İnmeyen ve çıkmayan bir merdivendeyim, ortasındayım, şimdi. İndiğim de oldu, çıktığım da, öncesinde.

Ne yüksekte aradığımı buldum, ne de alçakta.

Ne yürekte yer edindim, ne tetikte kıymet gördüm. Kaç çalım yenmiş bu yolda, kaç taç takmıştık her adım, her mertebede. Kaçını çıkarıp atmıştık, yok yere.

Kaç tenden kovulmuş, kaç ziyafeti davetliyken terk etmiştik.

Peki, dağınıkken bu bünye bu beden, ben benden bunca sıkılmışken, insanların hayatlarını değiştiriverecek bir kurtarıcı gibi sarılmaları niye?

Eski bir elbise gibi hissediyorum kişiliklerimizi bazen, basamaklarda. Yıpranmış ve yorulmuş. Birbirini yontacak ve yoğuracakken…

Bağıra çağıra susarken, insanlarla dolu yalnızlıklarda, bir kuytu buluvermiştim tam, ama...

Sonsuz olsun istedim sonsözüm...