Deniz Güneş / Demokrat Haber

Radikal Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Malatya’da bir Alevi ailenin evinin önünde toplanan kalabalığın, aileye gözdağı vermesi, tehdit etmesi, Sürgü kasabasını terke zorlaması ve buna gösterilen tepkileri provokasyon olarak niteledi.

Eyüp Can, dünkü yazısının başlığını ‘Malatya'da esas provokasyonu kim yaptı?’ koymuştu. Can, “En başa medyayı koyarak Meclis'e, Diyanet ve Yargıtay'a soruyorum. Ortada bir provokasyon varsa bu provokasyonda sizin rolünüz yok mu?” diyerek önemli bir soru soruyordu.

Ancak yazının devamında neredeyse yaşananların sorumluluğunu, olaya tepki gösterip haber yapan medyaya yüklüyordu. Hem de sadece, Hürhaber sitesinde yer alan Malatya Hacı Bektaşi Veli Vakfı Başkanı Hasan Meşeli’nin sözlerine dayanarak, bunu gerçek kabul ederek.

Eyüp Can’a göre provokasyonu yapanlar, yüzyıllardır katliamlara, baskılara, sürgünlere, asimilasyona tabi tutulmuş azınlık bir topluğu kendi inançları doğrultusunda yaşamaya zorlayanlar, evlerini taşlayanlar, tehdit edenler değil de bunu haber yapan, aileyi yalnız bırakmayan, sahip çıkan, ayrımcılığa barikat kuran medya organları.

Eyüp Can şöyle yazmıştı:

“Madem çuvaldızı kendimize batıracağız gelin medya ile başlayalım.
Hafta sonu sosyal medya kışkırtıcı mesajlarla doluydu.
Kimi savunmak adına kışkırtıcılık yapıyordu, kimi uyarmak...
Kimileri ise düpedüz saldırmak…
Meğer lokal gibi görünen bir gerilimin ulusal boyuta taşınması internet üzerinden yayın yapan YOL TV’nin ‘Malatya’da Alevilere Linç’ haberiyle başlamış.
Öyle ki olayın bu şekilde sunulmasından en çok Malatya Hacı Bektaşi Veli Vakfı Başkanı Hasan Meşeli rahatsız olmuş. Hürhaber sitesine yaptığı açıklama aynen şöyle:
“Davulcu ile Alevi bir vatandaş arasında çıkan bir tartışma sonucunda olay meydana geldi. Doğanşehir-Sürgü’de bulunan Alevi bir vatandaş, konuyu Yol TV’ye yanlış aktarmış. Yol TV de buradaki Alevilerin katledileceği yönünde provokatif bir haber yapmış. Bu haberden sonra bu işten nemalanmak isteyenler Alevi-Sünni çatışması yaratmaya çalıştı…”

YOL TV’nin Yayın Kurulu Eyüp Can’ın suçlamalarına şöyle yanıt verdi:

 

Sayın Eyüp Can,

Türkiye’nin farklı etnik kimliklere ve dini inançlara mensup bireylerin bir arada yaşadığı çok kimlikli ve çok kültürlü bir coğrafya olduğu biliniyor. Kuşkusuz muazzam bir zenginlik olan bu etnik, kültürel ya da dinsel çeşitliliğin, Cumhuriyet tarihi boyunca birikerek gelen yapısal sorunlar nedeniyle ağır bedeller ödenen birer sorun alanına dönüşmüş bulunduğu da yine bilinen bir başka hakikat. Halen bir çözüme ulaştırılamamış olan Kürt Sorunu belki de bunun en açık örneği. Alevi yurttaşlarımızın inançlarına getirilen yasaklar bunun bir başka örneği. Yakın geçmişte Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de Alevi inancına ve bu inanca mensup insanlara karşı hunharca gerçekleştirilen insanlık suçlar da bunun bir başka acı örneği.

Tarih bilincimiz ve belleğimizdeki acı deneyimler, bu kültürel zenginliğin, Cumhuriyet tarihi boyunca siyasi iktidarlar tarafından izlenen hatalı politikaların da etkisiyle, birer toplumsal fay hattına dönüştüğünü açıkça gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta sonu, asla görmek istemediğimiz türden bir acı olay da Malatya ili, Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde yaşandı. Alevi bir ailenin evi yüzlerce insanın saldırısına uğradı. Ev taş yağmuruna tutuldu. Olaylar iki gün boyunca çeşitli fasılalarla devam etti.

Saldırıya uğrayan ailenin yerel makamlardan aldığı yanıtlar “sizi korumamız mümkün değil” türü bir sorumsuzluktan, “beldeyi derhal terk edin!” türü sürgün emirlerinden başka bir şey de olmadı.

YOL TV’nin olaya ilişkin Pazar günü gerçekleştirmiş olduğu yayını eleştiri konusu yapmışsınız. Yapabilirsiniz kuşkusuz.

Ancak öncelikle şu hususun altı çizilmeli: Türkiye’nin önde gelen gazetelerinden birini Genel Yayın Yönetmeni her hangi bir konuda bir eleştiri dile getireceği vakit, bu eleştirisini dayandırdığı maddi olguların gerçeği yansıtıyor olması ve eleştiriye konu ettiği yayına ilişkin bilgi sahibi olması bütün okurların ortak beklentisi olsa gerek.

Yazınızdan anlaşılıyor ki ne YOL TV hakkında bilgi sahibisiniz, ne de eleştiriye konu ettiğiniz yayını izlemiş bulunuyorsunuz. Bir internet sitesinin televizyonumuzu açıkça hedef gösteren yalan/yanlış satırlarını veri kabul edip bunu sayfanıza taşımakta hiç beis görmemişsiniz.

YOL TV’nin “internet üzerinden yayın yapan” bir televizyon olduğunu ileri sürmüşsünüz örneğin. Hayır, YOL TV 2006 yılından bu yana TÜRKSAT 3A uydusu üzerinden yayın yapmakta olan, tüm Türkiye’de ve yurtdışında izlenebilen, kurulduğu günden bu yana da yayın faaliyetini kesintisiz biçimde sürdüren bir televizyon kanalıdır. Evet, tüm medya kuruluşları gibi onun da bir internet sayfası vardır. Ancak YOL TV’den “internet üzerinden yayın yapan bir kanal” diye bahsetmek, Radikal gazetesinden “internet gazetesi” diye bahsetmek kadar gerçek dışıdır.

Peki ne yapmıştır YOL TV eleştiri konusu olan sözümona “provokatif” yayınında? Saldırıya uğrayan aileden telefon bağlantısı ile yaşadıkları hadisenin bilgisini almış, bunu izleyicilerine aktarmıştır. Olay yerindeki Demokratik Kitle Örgütü yöneticilerinden yaşananlara dair bilgi almış, bunu izleyicileri ile paylaşmıştır. Konuya dair bilgisi olan ve sorunun çözümü için temaslar yürütmekte olan çeşitli milletvekilleri ile canlı telefon bağlantıları yapmıştır. Bunların hangisi provokasyondur?

Evet, YOL TV’nin yayını bir oyunu bozmuştur. Yerel makamlarca korumasız bırakılan ve yaşadıkları yerden sürgün edilmek istenen ailenin sesini duyurmasını sağlamıştır. Aileye “çözüm” diye dayatılan bu sürgün seçeneğini boşa çıkartmıştır.

Evet, YOL TV’nin yayını bir oyunu bozmuştur. YOL TV’nin yayını üzerine ülkenin dört bir yanında bulunan Alevi kurumları ve demokratik kitle örgütleri, konuya ilişkin hassasiyetlerini ortaya koymuş, basın açıklamaları yapmış, saldırıyı protesto etmiştir. Alevi kurumlarının protesto gösterisi düzenlemesini bile “tehlikeli provokasyon” diye okuyan bir bilinçaltının, her şeyden önce aynayı kendisine tutması, kendi gerçekliği ile yüzleşmesi gerekir.

Sayın Eyüp Can;

Basında bir provokasyon arıyor iseniz, “muteber kaynak” olarak görüp iddiasını sayfanıza taşımakta hiçbir beis görmediğiniz internet sitesine yakından bakmanızı öneririz. “Malatya'daki alevi olayına ‘YOL’ ayarı!” başlığını taşıyan söz konusu haber metninde televizyonumuz, “Malatya’da yaşananları  haberleştirerek provokasyon yapmak” gibi tuhaf bir suçlamanın muhatabı yapılmaktadır. Bu haber dilinin ve bu tuhaf iddianın habercilik açısından nereye denk düştüğünün muhasebesini sizin gazetecilik anlayışınıza bırakıyoruz.

Netice olarak;

Sürgü beldesinde yaşananların vehametini görmek ve bu topraklarda bu tür olayların bir daha asla yaşanmaması yönünde bir kamuoyu oluşturmaya gayret etmek yerine, olayı kamuoyuna yansıtmış olmak dışında hiçbir “suçu” olmayan televizyonumuzu eleştirilerin odağına koymak; müthiş bir akıl tutulmasıdır; amansız bir izan yoksunluğudur.

YOL TV her zaman olduğu gibi bugün de gücünü gerçeklerden ama sadece gerçeklerden alan habercilik anlayışını da; eşitlik, barış ve demokrasiden yana yayın çizgisini de tavizsiz bir kararlılık içinde sürdürecektir.