Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)'den Suriye'deki gelişmelerin ele alındığı toplantıya ait olduğu belirtilen ses kayıtlarını yayımlayan cumhuriyet.com.tr'ye bir yazı göndererek, kayıtların acilen kaldırılmasını istedi.

Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinde yayımlanan habere göre, TİB'den gönderilen yazıda "06/02/2014 tarih ve 6518 sayılı Kanun ile değişik 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 9/A maddesinin 8 numaralı fıkrasına göre özel hayatın gizliliğini ihlal eden ve EK’te yer verilen URL adreslerinde yer alan içeriklerin kaldırılması hususunda gereğini ivedilikle rica ederim" denildi.

Kaldırılması istenen içerikler bugün internete düşen Suriye 'deki gelişmelerin görüşüldüğü toplantıya ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarıydı. Cumhuriyet gazetesi TİB'e olumsuz yanıt verdi.

Gazetede yer alan haberde özetle şu ifadeler yer aldı: "TİB’in sitemiz içeriğinden yayının kaldırılmasına yönelik yazısı, basın özgürlüğüne açıkça aykırı nitelikte hukuk ve yasa dışı bir girişimdir. Yayının kaldırılması için yasal kılıf olarak bula bula “özel hayatın gizliliği” gibi trajikomik bir gerekçe bulunması ise devlet kurumlarının içine düştüğü çaresizlik ve beceriksizliğin en açık kanıtıdır. Üstelik daha biz bu yazıyı tartışırken bu kez TİB’in, Youtube erişimi engellediği bilgisi geldi. Görünen o ki; TİB yayın kuruluşlarıyla tek tek uğraşmak yerine, “sorunu” kökten çözmeyi yeğlemiş durumdadır. Ancak bu da Twitter engellemesi gibi hukuka aykırıdır ve kabul edilemez.

Bir kısım çevreler tarafından yapılan yayınların vatan hainliği ile eşdeğer tutulması, Türk basınının içinde bulunduğu vahim durumu göstermektedir. Elbette üst düzey devlet yetkililerinin devletin güvenliği, dış siyasal yararları konusudaki en mahrem konuşmalarının gizlice ve yasa dışı dinlenip kayda alınması ağır bir suçtur. Bunun sorumluları bulunmalı ve hesap sorulmalıdır. Ancak bu ağır suçun varlığı, dört beş devlet yetkilisinin koskoca bir ülkeyi savaşa sokacak vahim nitelikteki konuşma içeriklerini basının gözardı etmesini gerektirmez. Devletin yüce çıkarları örtüsü altında, basının ve halkın bilgilenme hakkı gaspedilemez. Demokratik bir toplumda basının asli ve hayatı görevi, devletin korunması değil, halkın olan bitenden doğru olarak bilgilendirilmesidir. Biz bu yolda yayınlarımıza devam edeceğiz. Sadece devletin izin verdiği bilgilerin halkla paylaşılabildiği bir sistem, asla demokratik olarak nitelenemez. Böyle bir sistemdeki basına da özgür basın denilemez."

TİB'in yazısı: