(GAZETECİLER.COM ) Akşam gazetesi yazarı Serdar Akinan, genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya'nın kendisini kovduğunu twitter hesabından duyurdu.

 

Akinan Twitter sayfasından kovulmayı şöyle duyurdu:

 

TWİTTERDAN BAŞKA MECRA KALMADI

Sevgili İsmail Küçükkaya Akşam yönetimi adına arayarak yazılarıma son verildiğini tebliğ etti.

 

Başta yazı işlerinin cefakar çalışanları olmak üzere aynı çatı altında olmaktan onur ve mutluluk duyduğum herkese teşekkürü borç biliyorum.

 

Mesleğimi icra edebileceğim bu mecradan başka yer kalmadı...:)

 

İŞTE O TWETTLER

 

BAŞBAKAN "YAPILANLARI NOT EDİYORUZ" DEMİŞTİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yapılanları not ediyoruz" diyerek Serdar Akinan'ın haberlerini katıldığı canlı yayında isim vermeden eleştirmişti.

 

Akinan, son olarak Kandil ve Suriye izlenimlerini Akşam'da kaleme almış, ardından Şemdinli bölgesine gitmişti.

 

"KENDİSİNE GAZETECİ DİYEN İSİMLER BENİ HEDEF GÖSTERİYOR" DEMİŞTİ

Pazartesi günü köşesinde Hakkari ne tarafta? başlıklı bir yazı kaleme alan Akinan, hükümete çok sert eleştiriler getiriyordu... Akinan Cumartesi günü yazdığı yazısında Şemdinli'ye gidip gazetecilik yaptığı için hedef gösterildiğini yazmıştı.

 

İşte Akinan'ın o yazısı:

 

Şemdinli'de son derece önemli bir çatışma var...

Resmi kaynaklar 'çatışma yaşanmadığı' yolunda tek bir açıklama yapmıyor.

Bölgedeki kaynaklar şehir merkezine birkaç kilometre mesafeden yükselen dumanları yayınlıyor. Binlerce asker Şemdinli'ye yollanıyor. Ve hala, 'Kontrol sağlanmıştır' şeklinde tek bir açıklama yapılmıyor. Dışişleri Bakanı, 'Ne olduğunu biliyorum ama anlatamam' diyor.

 

Tıpkı Kuzey Suriye'de olduğu gibi Türkiye açısından hayati önemde bir süreç yaşanıyor. Ve, bir gazeteci olarak çatışan iki taraftan birinin haber sitesi (ANF) saat saat, nokta nokta yaşananları belli rakkamlarla -iddia ediyor-...

O iddiaları, tıpkı Uludere, Dağlıca, Silvan, Kazan vadisi gibi artık önce sosyal ağlarda duyuyoruz. Twitter'ın iletişim mimarisinden ötürü bu iddiayı dillendirdiğiniz anda da ummadık biri (veya resmi bir yapı) anında yanıt verebiliyor. Veya susuyor. Ta ki er ya da geç gerçek ortaya saçılana kadar.

Şu ana kadar anlattığım gazetecilik ve ahval.

Fakat karşı karşıya kaldığım vahim tablo şu:

Kendisine gazeteci diyebilen belli isimlerin beni kasıtlı ve organize bir itibarsızlaştırma (ötesinde hedef gösterme) kampanyasına girişmiş olması.

Saldırılarını nasıl temellendiriyorlar?

'Durup dururken Kamışlı'ya gitti! Bunda bir bit yeniği var. Üstüne üstlük Şemdinli'yi yazıyor. Ortalığı karıştırıyor. Fitne ve fesat bunda!'

 

Buradan bir kez daha açık ve net ilan ediyorum. İmkanım olsun yarın sabah ne yapar eder Şemdinli'ye giderim. Kandil'e giderim, Halep'e giderim... Haber neredeyse, hayatım pahasına giderim.

 

Beni mesleki olarak eleştirecek insanlarla ilgili tek kriterim var. Aynı meslekten miyiz? Buyrun haber orada... Sahada... Bana beni atlatarak ders verin.

 

Gidin, risk alın ve gerçeğin iddia edildiği gibi olmadığını ispatlayın. Devlet politikasını kollamak, resmi açıklamalar çerçevesine sadık kalmak biz gazetecilerin görevi değildir. Biz gerçeğin peşindeyiz. İcazet alarak, belli odakların çıkarlarını gözeterek yapılana gazetecilik faaliyeti denmiyor.