Basılı hayatına son vererek dijitalleşen Radikal’in değişen yayın çizgisi tepki çekmeye devam ediyor.
 
Son olarak bir grup Radikal Blog yazarı, Radikal'in son zamanlardaki yayın politikası ile ilgili eleştirilerini ve sitemlerini bildiren ortak bir yazı yayınladı.

Radikal Blog yazarları, 21 Haziran'dan itibaren tamamen dijitale geçen Radikal'e seslenerek, "Radikal Blog'un yayına başladığı süreçten bu yana 500'ü aşkın yazı yazan, emek veren bir blog yazarı, herhangi bir yazısından dolayı davalık olsa Radikal bu konuda acaba yardımcı olur mu?" diye sordular.

Yazarlar, herhangi bir yazıdan kaynaklı olası bir hukuki süreçte en azından Radikal'in yanlarında olduklarını bilmek istediklerini belirterek, "Radikal digital ortamda yerini korumak, yenilikçi olmak ihtiyacı duyuyorsa bu bağı güçlendirmeli, okuyucusuna internet sitemdeki bir 'tık' gözüyle bakmamalı, belirttiğimiz eleştirilere kulak vermeli," dediler.
 
İşte Radikal Blog sayfasında da yayınlanan o yazı:
 
 
21 Haziran 2014 günü Radikal Gazetesi'nin son sayısı matbaadan son kez çıkmıştı. "Kâğıda, mürekkebe elveda, dijital gazeteye merhaba" denmiş ve bu gelişme kiminde burukluk, kiminde heyecan, kimindeyse her iki duyguyu beraber uyandırmıştı.
 
Radikal Gazetesi 1996 yılından, çıkan son baskısına kadar, Türkiye'de hep okuruyla beraber büyüyen bir gazete oldu. Bu büyümede kuşkusuz muhalif ve demokrat kalemlerin Radikal'de bulunmasının etkisi büyüktü. Fakat Radikal'in okuruyla arasındaki esas bağa çimento olan ise Radikal İki olmuştur.
 
Radikal İki, Türkiye gibi demokrasisi noksan bir ülke için, hele hele internet gibi bir olanağın olmadığı bir dönemde okur adına cennetten bir vahaydı. Her ne kadar entelektüel kesimin yazılarıyla doldurulan bir pazar eki olsa da, inanılmaz bir dönüşüm yakaladı Radikal İki. Ünlü bir yazardan, hapishanedeki bir tutukluya, bir milletvekilinden herhangi bir üniversitedeki öğrenciye, bir yönetmenden bir oyuncuya kadar oldukça geniş bir yazar yelpazesi oluşmuştu. Fakat "zamanın şartları" dolayısıyla "dijitalleşen" medya ortamında Radikal İki tutunamadı. Radikal İki'nin de yayından kalkmasıyla beraber okuyucusuyla Radikal arasındaki bağ ciddi şekilde zedelenmiş oldu. 
 
Bu noktada yaklaşık 2 senedir Radikal'in web sitesinden yayınlanan Radikal Blog, acaba Radikal İki'nin yerini alabilir miydi? Gazetede yakalanan okur-gazete ilişkisi pek ala okur-site ilişkisi olarak da kendini devam ettirebilirdi.
 
Nitekim Radikal Blog da en az Radikal İki kadar başarılı olmuş, yine çok farklı düşüncelerin bir araya geldiği dijital bir alan olmuştur. Radikal Blog halen yayına devam ediyor. Fakat hangi ortamda?
 
Özellikle 21 Haziran'daki son baskıdan sonra Radikal internet gazetesi olarak devam ederken tanınmaz bir hale gelmiştir. Dosya haberler azalmış, kopyala-yapıştır haberler artmıştır. Fazla tıklanma kaygısı yüzünden normal bir haberde bile "kadın" vücudu üzerinden cinsiyetçi bir pazarlama stratejisi güdülmüştür. İki erkek futbolcunun bir havuz partisindeki fotoğrafının üzerine büyük puntolarla "Skandal Görüntüler" yazılarak homofobinin daniskası yapılmıştır. IŞİD gibi vahşi bir terör örgütü 500 Ezidi kadını kaçırırken habere "IŞİD'den tepki çeken eylem" başlığı atılarak vahşeti normalleştiren üsluplar şaşırtmıştır. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde çeşitli kesimlere yapılan ırkçı ve ayrımcı saldırılar "gerginlik" olarak tanımlanırken, saldırıya uğrayan ve mağdur edilen kesim kendilerine saldıranlarla aynı kefeye konulmuştur, saldırıya saldırı denmemiştir. Radikal'i sıradanlaştıran bu tarz örnekler ne yazık ki çoğaltılabilir.
 
İşte Radikal'in çizgisindeki böyle bir sapmanın olduğu ortamda Radikal Blog varlığını sürdürüyor. Medya üzerindeki baskının katmerleştiği bir dönemde, köşe yazarlarının yazılarını yazarken "linç" edilme korkusuyla iki kez düşündüğü bir ortamda Radikal Blog'daki yazarlar hiçbir lafını esirgemeden, korkmadan yazılarını yazabiliyorlar. Her ne kadar editöryal bir süzgeçten geçse de yazılar, en az Radikal İki'deki kadar cesur, Radikal İki kadar sansürsüz yazılardır. Blog yazarları bunu yazarken kendine ve elbette Radikal'e de güveniyorlar fakat bu güvenin karşılığı var mı gerçekten?
 
Radikal Blog'un yayına başladığı süreçten bu yana 500'ü aşkın yazı yazan, emek veren bir blog yazarı, herhangi bir yazısından dolayı davalık olsa Radikal bu konuda acaba yardımcı olur mu? "Bu blog yazısı benim sitemde yayınlandı bu yüzden benim de bir sorumluluğum var mıdır?" diye düşünür mü? Kuşkusuz hiçbir blog yazarı Radikal'in kadrolu maaşlı bir çalışanı değil ve blog yazarları da herhangi bir ekonomik beklenti içerisinde bulunmadan bu yazılarını yazarak Radikal'e ve Blog'a içerik sağlıyorlar. Bu yazılar da internet sitesinde yayınlanıyor. Fakat buna rağmen alan memnun satan memnun ilişkisinden uzak, yazar ile
blog arasında güçlü bir bağ olduğunu düşünüyoruz. Eğer böyle güçlü bir bağ oluşmasa hiç kimse onlarca yazıyı yazmaz bir internet sitesine, kimi zaman gecenin 3'ünde kimi zaman sabahın 7'sinde, kimi zaman öğle arasında.
 
Blog yazarları tarafından görülen tablo buyken, herhangi bir yazıdan kaynaklanan hukuki süreçlerde yazarın, Radikal'den en azından yanında olduğunu gösteren bir ilgiyi beklemek de pek açgözlülük sayılmasa gerek.
Bir blog yazarında eğer bu beklenti oluşuyorsa da kuşkusuz bunun sebebi Radikal'le arasında oluşan bağdır.
 
Radikal digital ortamda yerini korumak, yenilikçi olmak ihtiyacı duyuyorsa bu bağı güçlendirmeli, okuyucusuna internet sitemdeki bir "tık" gözüyle bakmamalı, yukarıda belirtilen eleştirilere kulak vermeli.
 
Tüm bunlar bir Radikal okuyucusu ve Radikal Blog yazarı olarak bizlerin, Radikal'in ve Blog'un daha iyi noktalara gelmesine dair temennilerimizin alt yapısını oluşturuyor.
 
Dileriz Radikal'i bugüne getirenlerin de bu bağa inancı da, özeni de vardır.
 
Sevgilerle...
 
Radikal Blog Yazarları:
 
 
Yazının linki:
 
(Demokrat Haber)