Brüksel'de düzenlenen “Batı Balkanlar ve Türkiye’de İfade Özgürlüğü” isimli konferansa katılan Taraf yazarlarından Amberin Zaman, gazetedeki yazısında konferansta herkesin Gezi Parkı olaylarını ve polisin uyguladığı sert müdahaleyi konuştuğunu ifade etti.

Yazısında medyaya yönelik baskılara değinen Amberin Zaman, “Türkiye’deki olup biteni haberleştirdiğimiz, sosyal medyada paylaştığımız için benim ve birçok meslektaşımın ne vatan hainliği, ne ajanlığı, ne ‘provokatörlüğü’ ne de ‘sürtüklüğü’ kaldı. Tehditlerin bini bir para. Başımıza bir şey gelse neredeyse zil takıp oynayacaklar. Yargı önünde hesap vereceğimizi koro hâlinde bağırıp duruyorlar. Gün gelecek sizler de Allah’ın önünde hesap vereceksiniz. Esas sizlere yazık. Hem de çok yazık,” sözleriyle tepkisini gösterdi.

İşte Amberin Zaman’ın Taraf’taki “Yazık” başlıklı yazısı:

“AB’nin düzenlediği “Batı Balkanlar ve Türkiye’de İfade Özgürlüğü” isimli konferans çerçevesinde Brüksel’deyiz. Gezi protestoları karşısında polisin sergilediği aşırı şiddet, gazlar, gözaltılar herkesin dilinde.

Daha yakın zamana kadar Müslüman coğrafyasında örnek ülke şeklinde tarif edilen Türkiye gitmiş yerine devlet şiddetinin tırmandığı baskıcı bir iktidar tarafından yönetilen bir Türkiye gelmiş. Bu algıyı tersine çevirmek kısa vadede oldukça zor görünüyor. Yazık...

Toplantıda Türkiye adına konuşan Sabah gazetesi ombudsmanı Yavuz Baydar Türkiye’deki medyanın içinde bulunduğu içler acısı tabloyu özetlerken şu değerlendirmede bulundu: “İtiraf etmeliyim ki belki 90’lı yıllardan beri böylesi berbat bir duruma tanık olmamıştım.” Yavuz’un konuşmasından sonra sevgili Banu Güven söz alarak polis tarafından şiddete maruz kalan meslektaşlarımızı teker teker sayıyor. Yazık...

Konferansta bulunan AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Stefan Füle Türk gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Aşırı polis şiddeti herkes gibi beni de şoke etti,” diyor. Füle yine de ısrarla AB’nin Türkiye ile “angajmanının” artması gerektiğini savunuyor. Haklı. Ancak Gezi olaylarının bir faturası da zaten tökezleyen AB ile üyelik müzakerelerine kesilecek gibi gözüküyor. Türkiye’nin tam üyeliğine şiddetle karşı çıkan Almanya’nın Gezi’yi fırsat bilip önümüzdeki hafta açılması öngörülen “bölgesel politika” başlıklı müzakere faslını bloke edeceği kesin gözüyle bakılıyor. Oysa üç yıldır herhangi bir müzakere faslı açılmadığından her iki taraf da faslın açılmasının AB sürecine yeni ivme kazandıracağını umuyordu. Yazık...

Taraf’a konuşan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT’in İfade Özgürlüğünden sorumlu temsilcisi Dunja Mijatovic sözünü sakınmıyor: “Türkiye’deki olaylar uzun zamandır baskılanın seslerin bir patlaması,” diyor. Balkan ülkelerinde de benzer sorunların yaşandığının defalarca altını çizen Bosna Hersekli Mijatoviç “kibrin siyasi hayatta hiçbir şekilde yer almaması” gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: “Halk bu insanları Tanrı muamelesi yapmak için değil hizmetkârları olmak üzere iktidara taşıdılar.”

Türkiye’de hapisteki gazeteci sorununa da değinen Mijatovic dün itibariyle gazetecilik faaliyetleri yüzünden hapiste 65 meslektaşımızın bulunduğunu ifade etti. “Yani Türkiye bu konuda dünya birinciliğini koruyor,” dedi. Yazık...

Hükümetin sözkonusu medya mensuplarının gazetecilik değil “terör” bağlantılarından ötürü tutuklu bulundukları savunmaları konusunda ne düşünüyor? “Terör son derece hassas bir mesele, devletin teröre karşı mücadelesine saygılıyız” diyen Mijatoviç, Adalet Bakanı’na yazdığı bir mektuptan söz ediyor. Sözkonusu mektupta tutuklu gazetecilerin Türk devletine ve başka ülkelere güvenlik tehdidi oluşturduklarına dair kanıt talep etmiş. Herhangi bir yanıt alamamış. Yazık...

Türkiye’ye dönecek olursak... Geçtiğimiz günlerde Washington merkezli Council on Foreign Relations isimli düşünce kuruluşunun önde gelen Türkiye uzmanlarından Steven Cook ile biraraya geldim. Polisin Gezi Parkı’nı boşaltmak üzere 15 haziran gecesi düzenlediği operasyon sırasında İstiklal Caddesi’nde yürüyormuş. “Yediğim gazdan hâlen ciğerlerim yanıyor” diyen Cook tanık olduğu manzarayı Twitter hesabı aracılığıyla duyurduğu için yine Twitter üzerinden yemediği hakaret ve tehdit kalmamış. “Şahsıma yöneltilen öfke ve zehir beni şoke etti” diyen Cook sözkonusu twitleri arşivliyormuş. Cook Washington’da sıkı bir Türkiye dostu olarak biliniyor. Yazık.

Mantar gibi türeyen bu hükümet yanlısı tetikçilerden bizler de nasibimizi almaya devam ediyoruz. Türkiye’deki olup biteni haberleştirdiğimiz, sosyal medyada paylaştığımız için benim ve birçok meslektaşımın ne vatan hainliği, ne ajanlığı, ne “provokatörlüğü” ne de “sürtüklüğü” kaldı. Tehditlerin bini bir para. Başımıza bir şey gelse neredeyse zil takıp oynayacaklar. Yargı önünde hesap vereceğimizi koro hâlinde bağırıp duruyorlar. Gün gelecek sizler de Allah’ın önünde hesap vereceksiniz. Esas sizlere yazık. Hem de çok yazık.”