Gazteciler.com yazarlarından Levent Gültekin İslami camianın önemli isimlerinden Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman'a “İktidarın tamamen siyasi hesaplarla aldığı tutumlarını meşrulaştırmak için her gün bir ayet bulup çıkaracak mısınız?”, Suriye’de ‘İslami bir yönetim’ gelecek diye daha kaç garibanın ölmesini bekliyorsunuz?” diye sordu.

Levent Gültekin şöyle sordu Hayretttin Karaman’a: “Yakın, yıkın, öldürün, hatta Esad’a destek veren sivilleri bile öldürün” diyen El Kardavi adlı akıl fukarasını eleştireceğinize “Bu işler silahla olmaz, Müslümanlar birbirlerini öldürmesin, daha derin çözümler gerekli” diyen Cevdet Said’e hücum ediyorsunuz. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Hatırlanacağı gibi Mısır'daki Müslüman Kardeşler örgütünün önemli isimlerinden İslam Alimleri Birliği Başkanı Yusuf el Kardavi, Suriye yönetimine destek veren herkes ile savaşılması gerektiğini söylemişti.

El Cezire televizyonunda yayınlanan bir programa konuk olan Yusuf el Kardavi, Suriye'deki olayları değerlendirmiş, izleyicilerden gelen, yönetime destek veren din adamı ve sivil halkın öldürülmesi konusundaki soruyu şöyle cevaplamıştı:

"Yönetimle işbirliği yapanların hepsiyle savaşmamız lazım. Asker, sivil, alim ve cahil olsun, insanları haksız yere öldüren bu zalim yönetimle beraber olanlar, bu yönetim gibi zalimdir. Bunlarla savaşılması gerekir. Eğer bunların arasında mazlum birisi varsa Cenabı Allah onu savunacak. Onun hakkını alacak."

Yusuf el Kardavi’nin sivillerin de öldürülebileceği, içlerinde mazlum varsa onun hakkını Allah’ın savunacağı yönündeki açıklaması bir fetva olarak tüm dünyada islami camia arasında yaygınlaştırılmış, Türkiye’deki islami yayın organları da ilgili haberi gündemde tutmuştu:

http://yenisafak.com.tr/dunya-haber/kardavi-esede-destek-veren-herkesle-savasin-22.12.2012-437799

http://www.zaman.com.tr/dis-haberler/kardavi-esede-destek-veren-herkesle-savasin/2031744.html

İşte Levent Gültekin’in o yazısı:

HAYRETTİN KARAMAN'IN KUTSAL SAVAŞI

Yeni yıl vesilesiyle sakin, huzurlu bir yazı yazma niyetindeydim. Fakat, Hayrettin Karaman Hoca’nın Pazar günü Yeni Şafak’ta yayınlanan yazısını okuyunca ne yazık ki buna imkan kalmadı.

Suriyeli düşünür ilim adamı Cevdet Sait bir TV kanalında yaptığı konuşmada “Suriye'de rejimin mi yoksa muhaliflerin mi tarafını tutuyorsunuz?” sorusuna silahla hak aramanın yanlış olduğunu belirtip, “Kur'an'ın tarafını tutuyorum. Ben en baştan beri rejimin muhalifiyim bunu herkes biliyor. İslam aleminin en büyük sorunu 'sömürüye elverişliliktir. 'İslam alemi maalesef aklını yitirdi” demiş.

Cevdet Said’in bu konuşmasına Hayrettin Karaman hocanın yaptığı yorumu, verdiği cevabı görünce içim karardı ve üzüldüm.

Hayrettin Karaman Hoca’ya göre “Suriye’de sorun silahla çözülmez, yapmayın etmeyin birbirinizi öldürmeyin” diyenler zalimin ekmeğine yağ sürüyormuş.

Oldu mu şimdi hocam? Yakıştı mı size? Ne oldu size böyle?

“HER GÜN BİR AYET BULUP ÇIKARACAK MISINIZ?”

İktidarın tamamen siyasi hesaplarla aldığı tutumlarını meşrulaştırmak için her gün bir ayet bulup çıkaracak mısınız?  Agresif siyasete dinsel onay vermeye daha ne kadar devam edeceksiniz?

28 Şubat döneminde binlerce kız çocuğunun hayatı söndü, binlerce insan işinden oldu, binlerce aile dramı yaşandı niçin tek bir sert söz söylemediniz? Niçin bu insanlara haklarını aramaları için ön ayak olmadınız? Niçin size “hocam bir şeyler yapın” diyenlere sabrı, oyuna gelmemeyi öğütlüyordunuz? Eğer silah çözümse o zaman niçin sesinizi çıkmıyordunuz?

“HANGİ MESELEYİ SİLAHLA ÇÖZDÜNÜZ?”

Hayatınızda hangi meseleyi silahla çözdünüz ki şimdi Suriye’de on binlerce insanın ölümünü meşru göstermek için Kur’an’dan savaş ayetlerini bulup öne sürüyorsunuz?

Savaş, kan ölüm… bir alimin önereceği bir şey midir Allah aşkına?

Dinler huzur, kardeşlik, dostluk tesis etmek için var değil mi? Peki nasıl oluyor da bu din sizin elinizde çatışmanın, savaşın, kavganın bir aracı halini geliyor?

Mekke’nin kansız, kavgasız, savaşsız fetih edilmesinin sizin için hiç mi değeri yok?

Müslümanların savaşmamak için hicret etmesinin hiç mi anlamı yok?

Nasıl oluyor da merhameti, bağışlamayı, yaşatmayı, dostluğu, kardeşliği öğütleyen bir dinden ve onun peygamberinden bu kadar ölüm taraftarlığı çıkarıyorsunuz?

Nasıl oluyor da adı ‘barış’ olan bir dinden savaşı öğütleyen bir fikir üretiyorsunuz?

Nasıl oluyor da Müslümanların birbirlerini öldürmelerine ayetleri dayanak yapıyorsunuz?

Yıllarca “Hayat iman ve cihattır” diyerek yüzbinlerce insanın hayatını çekilmez yaptınız, yetmedi mi?

Hala kalkmış Kur’an’ın öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı öğütlediğini söylüyorsunuz?

Yıllardır sizin ağzınıza bakıyoruz. Oturmayı, kalkmayı, temizliği, misafirliği, dekorasyonu, sanatı, eğitimi, cinselliği, uzayı, denizi… her şeyi size soruyor, danışıyoruz.

Üzerimizde hakkınız da var. Sizinle doğrudan, dolaylı derin bir hukukumuz da var.

Fakat geldiğiniz nokta burası mıdır hocam? Öldürmeyi, ölmeyi mi öneriyorsunuz?

“Silahla olmaz, Müslümanlar birbirlerini öldürmemeli; konuşarak, ikna ederek meseleleri çözmemiz gerek” diyen birini hedef alıyorsunuz. Üstelik bunu söyleyenleri “zalimin ekmeğine yağ sürmekle” suçluyorsunuz. Bu size yakışıyor mu? Nedir sizi bu kadar fanatik bir taraftar haline sokan şey?

“EL KARDAVİ ADLI AKIL FUKARASINI ELEŞTİRECEĞİNİZE…”

“Yakın, yıkın, öldürün, hatta Esad’a destek veren sivilleri bile öldürün” diyen El Kardavi adlı akıl fukarasını eleştireceğinize “Bu işler silahla olmaz, Müslümanlar birbirlerini öldürmesin, daha derin çözümler gerekli” diyen Cevdet Said’e hücum ediyorsunuz. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Bu nasıl bir iktidar sarhoşluğudur? Anlaşılır gibi değil.

“ALLAH’IN DİNİNİ DAHA NE KADAR MALZEME YAPACAKSINIZ?”

İktidarla kurduğunuz siyasi bağı korumak için Allah’ın dinini daha ne kadar malzeme yapacaksınız?

Türkiye’de Kürtlerin ‘silahla hak aramaları’ önünüze geldiğinde ‘çatı hikayesini’ anlatıp ‘bunun haram olduğunu’ açıklayan ayetler okuyorsunuz.

Konu Suriye için ‘silahla hak arama’ olunca bu sefer de bunun meşru olduğuna dair yorum fırsatı veren ayetler bulup çıkarıyorsunuz.

Bütün bunlar nasıl oluyor Allah aşkına?

Siz, Müslümanların mı kanaat önderisiniz yoksa AK Partililerin mi? Niçin yazdıklarınız, söyledikleriniz, ürettikleriniz hep AK Parti’nin konumunu güçlendirmeye, yaptıklarını meşrulaştırmaya matuf? Niçin?

Diyelim ki Suriye’de ‘dünya sistemi’nin oyunlarını görecek durumda değilsiniz. Diyelim ki ABD ve İsrail’in oradaki hesaplarının farkında değilsiniz.

Bir iki gösteriden sonra silaha sarılan, muhalif denen çapulcu takımının pespayeliklerini, yaptığı vahşetleri de mi görmüyorsunuz?

Olayın bütününü görmediğiniz halde niçin kendinizi bu konularda fikir beyan etme mecburiyetinde hissediyorsunuz?

Suriye harap edildi, on binlerce insan öldürüldü, binlerce çocuk yetim kaldı, toplumun arasına bir kan davası sokuldu.  Ne için bütün bunlar? Ne alınacak karşılığında? Suriye’de ‘İslami bir yönetim’ gelecek diye daha kaç garibanın ölmesini bekliyorsunuz? Kaldı ki gelecek ‘İslami yönetim’in ‘dünya sistemi’nin oyuncağı olmaktan başka bir işe yaramayacağını da mı göremiyorsunuz? Bütün bunları görmeniz için ne yapmamız gerek?

Ayıptır, yazıktır, günahtır.

Diğer taraftan Suriye’de insanların birbirlerini öldürmelerine fetva vereceğinize, Türkiye’de dinin niçin bir çatışma aracına dönüştüğünü düşünün hocam.

Destek verdiğiniz siyasal kadroların yakalandığı kibir hastalığına bir çare arayın. Bunun fetvasını verin.

Suriye’ye kafayı yoracağınıza Türkiye’de kendilerine Müslüman, dindar diyen kesimlerin ahlaki düşüklüğüne çare arayın. Bu kadar dindarlıktan, bu kadar bozuk, çarpık ahlak; üslupsuzluk, kabalık nasıl çıktı? Bu soruya cevap verin.