Açlık Grevleri'nin sonlandırılması herkese rahat bir nefes aldırdı. Anlaşıldığına göre, Devlet BDP'nin kapısını çaldı ve birlikte İmralı'ya başvurdular. Öcalan'ın bu grevlerden hoşlanmadığı da biliniyordu. Sonuç ortada. Herkesin hırpaladığı BDP, bu grevlerin bitirilmesinde önemli bir rol oynamış oldu.

Eğer Açlık Grev'lerinin bitmesinden dolayı rahat bir nefes aldıksa, bu sonuçta BDP'nin önemli rolü olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Hiç değilse, partinin bir kesiminin yapıcı tutumu sayesinde kapılar daha bir kolay açıldı.

 Ancak , toplu olarak BDP' ye gerçekten haksızlık ediyoruz.

 Hepimiz yükleniyoruz.

 Başbakan yerden yere vuruyor. Bir kesim medya, sürekli hücum ediyor. Yargı, elinden geleni ardına bırakmıyor.

Kimse bu partinin içinde bulunduğu zorlukları düşünmüyor. Hatta düşünmek dahi istemiyor.Oysa BDP, kelimenin tam anlamıyla iki cami arasında bi-namaz.

 Onlar için iki Cami'den biri Kandil, diğeri ise İmralı.

 Parti'nin içinde iki eğilim var.

 Bir kesim sevgiyle ve inançla Öcalan'a bağlı. Oradan gelen fikirleri benimsiyor ve çözümün İmralı'dan geçtiğine inanıyor. Ellerinden geldiğince de oradan gelen fikirleri ön plana çıkarıyor. Son Açlık Grevlerinde bu durum çok net biçimde ortaya döküldü. Adalet Bakanlığı ile ortak çalışmalarda bu ince çizgi Devlet bürokrasi'sinin de dikkatini çekti. Ancak bu kesim de sıkıntı içinde, zira kalpleri İmralı'da olsa dahi, kafaları Kandil'de...

 Parti'nin diğer bir kesimi daha var ki, onlar Kandil' e daha fazla ağırlık veriyorlar. Ankara' nın sadece silahlı mücadeleden anladığını, silahlı mücadele olmadığı taktirde hiçbir şey elde edilemeyeceğine inanıyorlar.

 Unutmamak gerekir ki, kaba kuvvet Kandil'in elinde.

 Parti ne derse desin, PKK'nın dediğinin dışına çıkmak her babayiğidin işi değil. Örgütün sokaklara hakimiyetini  kimseler görmezden gelemiyor. Kalbiniz istediği kadar İmralı'dan yana atsın, hayatın gerçeği silahlı ellerde.

 Ankara'nın arayışı da bu...

 Muhatap kim olacak ?

 BDP ile birlikte İmralı mı?

 Kandil'i nereye koyacağız?

Ne olursa olsun, artık BDP'ye daha farklı, daha anlayışlı ve müsamahalı bakmak zorundayız.

Hiç değilse onları biraz daha anlamaya çalışalım.