Resmi Gazete'de dün yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan basın kuruluşlarından Jin Haber'in (JİNHA) editörlerinden Fatma Koçak, gelişmeleri böyle yorumluyor.

Dün akşam duyurulan 676 sayılı kararnameyle, Dicle Haber Ajansı (DİHA), JİNHA, Azadiya Welat Gazetesi, Yüksekova Haber Sitesi ve Gazetesi, Evrensel Kültür ve Tiroj dergisinin de aralarında olduğu 15 basın kuruluşu kapatıldı.

675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 38 kamu kuruluşundan 10 bin 131 memur da meslekten ihraç edilmiş, Sağlık Bakanlığı'ndan 2774, Adalet Bakanlığı'ndan 2534, ve Milli Eğitim Bakanlığı'ından 2219 memurun da görevlerine son verilmişti.

Kapatılan kuruluşlardan JİNHA, dünyanın ilk kadın haber ajansı, Azadiya Welat Gazetesi de Türkiye'de günlük olarak çıkan tek Kürtçe gazete olarak biliniyor.

Türkiye'nin birçok kentinde temsilcisi olan JİNHA'nın 60'a yakın çalışanı var ve tüm çalışanlar kadın.

JİNHA'nın Diyarbakır'daki merkezinin kapısı dün gece mühürlendi.

"JİNHA'NIN TALİHSİZLİĞİ, KÜRT KADINLARI TARAFINDAN KURULMUŞ OLMASI" 

Son KHK ile kapatılan basın kuruluşlarının temsilcileri BBC Türkçe'den Hatice Kemer'e konuştu. 

JİNHA'nın "dünyada aktif olarak faaliyet gösteren ilk kadın haber ajansı" olduğunu yineleyen Ajansın editörlerinden Fatma Koçak, "JİNHA'nın talihsizliğini Türkiye'de Kürt kadınları tarafından kurulmuş olmasına" bağladı.



Koçak, "İlkemiz ve yayın anlayışımız evrensel tüm kadınları kapsıyor ama iktidarlar açısından Kürt kadınları tarafından kurulmuş olması bile kapatılması için yeterli bir gerekçe" dedi ve şöyle devam etti:

"Çıplak kadın bedeni sokakta teşhir edildi, daha iki gün önce belediye başkanlarının alınmasını protesto eden kadınlar yerlerde sürüklenerek darp edilip, gözaltına alındı. Biz, kadına yapılan bu şiddete karşı ses olduk. Medyadaki eril dile JİNHA müdahale etti. Basında kadının sesini duyurdular. Bu yüzden de sesimizi kesmeye çalışıyorlar."

"ZAROK TV'NİN KAPATILDIĞI TÜRKİYE'DE GAZETEMİZİN KAPATILMASINA ŞAŞIRMADIK"

Koçak'ın "'Erkekler ne der' diye düşünmeden kadınların sesini dünyaya duyurmaya çalışıyoruz" diyerek anlattığı JİNHA, 8 Mart 2012'de kuruldu.
Koçak, "Latin Amerika'dan, Avrupa'ya, İran'dan Afganistan'a kadar bize gönüllü haber geçen kadınlar var. Şimdiye kadar 13 defa internet sitemizi de kapattılar. Ajansımızı evrensel hukuk kurallarını çiğreneyerek, korsanvari bir şekilde kapatabilirler ama JİNHA binlerce kadının hayatına dokundu. Bizimle dayanışma içinde olan binlerce kadın var ve onlar JİNHA'yı sahiplenecek" dedi ve ekledi:

"Ajansın kapılarına mühür vurulmuş olabilir ama elimizde bilgisayarımız, telefonlarımız olduğu sürece, oturdukları yerden haber yapacak binlerce gönüllü kadın var."

Azadiya Welat Gazetesi editörü Murat Sekmen de, ilk Kürtçe çocuk televizyonu Zarok Tv'nin kapatıldığı Türkiye'de gazetelerinin kapatılmış olmasına "şaşırmadıklarını" söyledi.



Murat Sekmen ile telefonla görüştüğümüzde maliye ve polis ekiplerinin, gazetede materyal ve demirbaşların sayımını yapıpı kapıyı mühürlemek üzere olduklarını belirtti.

Sekmen, sadece 30'a yakın çalışanı olan Azadiya Welat'a değil, "Kürt medyasına karşı açılan bir cephe" var olduğunu savundu.

Sekmen, "Bir süre önce Kürtçe yayın yapan ya da Kürt sorununa odaklanan onlarca televizyon kapatıldı. Dün yayınlanan KHK ile DİHA'nın, ilk kadın ajansıJİNHA'nın, tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat'ın kapatılmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerek. Bununla Kürtler'in sesini kesmek istiyorlar" dedi.

DİHA: ANA AKIM MEDYADA GÖRÜLMEYEN KESİMİN SESİ OLDUK 

2002'de kurulan ve gönüllü muhabirler de dahil 250 çalışanı olan Dicle Haber Ajansı (DİHA) da RTÜK tarafından 48. kez yayınları kesildikten sonra dün yayınlanan KHK ile kapatıldı.

Ajansın editörlerinden Sedat Yılmaz, DİHA'nın "Türkiye'de tek sesli, tek renkli, ana akımın savaş diline karşı kurulduğunu ve kısa sürede çok büyük bir kitleye ulaştıklarını" söyledi.

Yılmaz, "Ana akım medyada görülmeyen kesimlerin, Kürtler, kadınlar ve emekçilerin sesi olduk" diyerek kısa sürede gelişen ilgiyi "ötekilerin sesi olma çabalarına" bağladı ve şöyle devam etti:

"Kürt sorunu gibi çok ağır bir sorun var ve bu sorunu askeri yöntemle çözme yöntemi bizi de etkiledi. Kürtler'e karşı geliştirilen toplumsal, siyasal, ekonomik baskı, şiddet silsilesi ile bizi de baskı altına almaya çalıştılar."

Sedat Yılmaz'a göre, ajansı "Türkiye'de ana akım medyada görülmeyen birçok gelişmeyi haber yaptıkları için" hedef oldu.

"ÇOK TEHLİKELİ BİR YÖNE DOĞRU İLERLEMESİ VAR"

Ana akım dışında tüm muhalif medyanın kapatılmasının kaygı verici olduğunu belirten Yılmaz, "Benim asıl endişem ve korkum ülkenin kendisi için. Bundan sonra çok büyük katliamlar, savaşlar başlayabilir. Ülkenin çok tehlikeli bir yöne doğru ilerleme tehlikesi var" dedi.

"Ana akım medya, son günlerde sık sık siyasi cinayetleri gündeme getiriyor. Aynı aynı şekilde yaşanan birçok olumsuz gelişme ülkeyi kaosa sürüklüyor. Bunlar ölümlerin, katliamların habercisi olabilir. DİHA'nın susturulmasını da yapılacak katliamların önünü almak olarak görüyorum. Medya ve delil, kayıt olmayınca yaşanan şeyleri ispatlamanız da zor olur."


Hakkari'nin Yüksekova ilçesinden yayın yapan Yüksekova Haber gazetesi ve haber sitesi de, son KHK ile kapatılan yayın kuruluşlarından biri. 2000 yılında kurulan ve geniş bir okur kitlesine sahip olan Yüksekova Haber'in 8 çalışanı var.

"TAM DEMOKRASİYLE MÜMKÜN"

Gazetenin yayın yönetmeni Necip Çapraz, "gazetecilik yapmanın bedelinin ağır ödendiği bir coğrafyada bunların yaşandığına" dikkati çekiyor.
Son çıkarılan KHK ile 15 basın kuruluşun kapatılmasının "Türkiye'nin ve evrensel hukukun normlarına aykırı" olduğunu söyleyen Necip Çapraz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hiç unutmasınlar ki bu gazete ve dergiler Kürt halkı ve muhaliflerin alınlarının akıyla, emekleyerek bugüne kadar getirip büyüttüğü kurumlardır. Resmî ideolojiler kapılarına kelepçe vursalar bile habercilik anlayışıları, habercilik etiği ve anlayışı ile yine gerçeği doğru bir şekilde duyurmak için, Kürt halkının ve muhalefetin sesini duyurmak için yoluna devam edeceklerdir.

"Sesimizi kesebilirsiniz ama nefesimizi kesemezsiniz. Çözüm Kürtlerin ve muhaliflerin gazetelerini kapatıp, belediyesine el koymakla, sokaklarını yasaklayıp, interneti kesmekle olmaz. Tek çözüm, Türkiye'nin imza attığı evrensel insan hakları normlarına uymak ve tam demokrasiyle mümkün olabilir. "