Hastalığı nedeniyle bir süredir tedavi gören gazeteci Işık Yurtçu yaşamını yitirdi. Yurtçu'nun cenazesi yarın Ortaköy Camii'nden kaldırılacak. Gazeteci Yurtçu'nun son günlerinde çevresindekilere "Ben öldüğümde basına haber vermeyin" dediği öğrenildi.

 

Türkiye basınının emektar isimlerinden biri olarak anılan Işık Yurtçu bir süredir Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi görüyordu. 67 yaşında vefat eden Yurtçu'nun naaşı yarın öğle namazı sonrası Ortaköy Dereboyu Camiinden alınarak, Ayazağa mezarlığına defnedilecek.

 

SORUŞTURMA GÖRDÜ, YARGILANDI

Yurtçu, 1945 yılında Adana’nın Pozantı ilçesinde doğdu. Gazeteci Çoban Yurtçu ve Kamuran Hanım’ın oğlu. Vefa Lisesi’nde ve AÜ Hukuk Fakültesinde eğitim yaptı.

 

Gazetecilik mesleğine Ankara’da Yenigün gazetesinde muhabir olarak başladı. Ulus, Yeni Halkçı, Politika, Dünya, Demokrat ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Kent haberleri ve yazıişleri yönetmenliği yaptı. Güneş gazetesi haber merkezi gece sorumlusu oldu. 12 Eylül 1980 döneminde Aydınlar Dilekçesi’ne imza attığı için yargılandı.

 

1992 yılında, Özgür Gündem gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü oldu. 8 ay görev yaptığı gazetedeki yazıları sebebiyle hakkında 26 dava açıldı.

 

Bu davalardan toplam 20 yıl hapis cezası aldı. 1996 yılında, merkezi New York’ta bulunan Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Basın Özgürlüğü Ödülü'nü üç gazeteci ile birlikte aldı.

 

KIRGIN VE KÜSKÜN AYRILDI

Hürriyet Dünyası yazarı Yalçın Bayer, Işık Yurtçu’nun vefatı ile ilgili şunları söyledi:

"Işık, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanıydı. Ankara Hukuk’u bitirdikten sonra yeni Ulus, Yeni Halkçı gazetelerinde çalıştı. İstanbul’a geldikten sonra Politika, Dünya, Demokrat ve Cumhuriyet gazetelerinde yazı işyeri müdürü, editör ve gece sorumlusu olarak çalıştı. 1990’ların başı da sıkıntılı yıllardı. Basına yönelik özgürlükler kapalıydı… Özgür Gündem’de yazılarda, yazı işleri müdürü olarak sorumluydu.

 

Hatırlarsak, Petrol İş Sendikası Başkanı Münir Ceylan, Haluk Gerger, Avukat Eşber Yağmurdereli, İsmail Beşikçi ve Ragıp Duran ile birlikte düşünce özgürlüğünden ötürü cezaevinde yatıyorlardı. Babıali-İkitelli Medyası da bu anlayışa karşı “Düşünce Özgürlüğü Platformu’nda mücadele ediyordu. Işık’ı, Tekirdağ’ın Saray İlçesi’ndeki cezaevine götürmüştük. Münir Ceylan ve Tanju Çolak da aynı cezaevinde yatıyordu. Işık için, birçok meslektaşımız için üzülüyoruz. Sonraki yıllarda Işık hep küskündü, kırgındı ve kendisini izole etmişti.

 

Basından uzaklaştığı için Ortaköy’de oturduğunu çok kişi yeni öğrendi. Hiç kimseyi yanında istemiyormuş. Ne meslektaşlarını ne de yakınlarını.. Niye küstüğünü öğrenemedik. Medyanın içinde bulunduğu duruma mı kızgındı… Işık’ın görev yaptığı dönemde gazeteci gazetecilik görevinden dolayı yargılanıyordu. Bugün ise iş çok daha ötede… Düşünce suçunun ‘terörist’ sayıldığı bir dönem… Yakınlarına ‘Ben öldüğümde gazetecilere haber vermeyin’ demiş.”

 

TGC'DEN YURTÇU İÇİN BAŞSAĞLIĞI MESAJI

Gazeteci Işık Yurtçu için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından başsağlığı mesajı yayınlandı. TGC mesajında, "Sürekli Basın Kartı Sahibi Değerli Meslektaşımız Işık Yurtçu'yu kaybetmenin acısını yaşıyoruz” denildi. (Hürriyet)