Agos gazetesi, Hrant Dink'le özdeşti. Onun öldürülmesi gazeteyi sindiremedi. Aksine cesareti daha da arttı. Türkiyeli, Ermenistanlı, Avrupalı Ermeni gençler Hrant'ın kalemini devraldılar.

AYÇA ÖRER / RADİKAL

“Milliyet’in de genel yayın yönetmeni öldürüldü, oradaki gazeteciler korkuyor mu?” Bercan Aktaş’ın bu sorusuyla duraksayıp, “Bu durum biraz farklı” diyorum. “Farkı” artık hepimiz biliyoruz, işin içinde “zürriyet” var. Beril Eski, Emre Ertani, Lilit Gasparyan, Zeynep Ekim Elbaşı, Bercan Aktaş, Vartan Estukyan’ın yaş ortalaması 25’i bulmuyor. Ayrı hikâyelerin kahramanı bu altı genci buluşturan payda Agos; milat 19 Ocak...
Dink’in öldürülmesinden sonra Agos’un geleceği uzun süre kafalarda soru işaretiydi; “Kapanacak mı?”, “Yerine kim geçecek?”, “Geçenler Agos’u Hrant Dink dönemindeki gibi güçlü kılabilecek mi?”… Agos bu kaos içinde yoluna devam etti. Başında 34 yaşında yayın yönetmeni olan Rober Koptaş’la. Cinayetin hemen ardından, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gençler Agos’ta buluşmuş, meslekleri gazetecilik olmasa da, iradi olarak bu meslekte karar kılmıştı. Geçen süre zarfında varlıkları gazeteyi gençleştirdi, haberlere dinamizm kattı. O gençlerden altısıyla buluşup, beş yılı konuşmak istedim ben de.

İçlerinden sadece Vartan, Hrant Dink’le ölmeden tanışabilenlerden. Onun da 19 Ocak’a kadar ne Agos umurunda, ne politika. Haberi okul servisinde almış, ağlayamamış; “Apolitik bir insandım, o gün benim için siyasi bir milattır. Üzgün değilim öfkeliyim şimdi…” Lilit, Ermenistan’da büyümüş, iki ülkenin geçmişine dışarıdan bir gözle bakabilmek için Paris’e gidip Türkoloji okumayı seçmiş. Paris’te bir gün Hrant Dink’le tanışıp, Agos’ta onunla çalışmak hayalleri kurarken gelmiş cinayet haberi; “Hrant Dink benim hep ‘tanışacağım’ insandı. Geleceğimin çok önemli bir parçası eksildi” diyor geriye dönünce.

‘Agos biz oldu, biz de Agos’
Okulun koridorundaki televizyondan bakarken, gazetecilik yapmaktan vazgeçen iletişim öğrencisi Zeynep Ekim Elbaşı’nın da hikâyesi benzer. Hepsi kırılan umutlardan dem vuruyor. Bu umutsuzluk içinde onları Agos’a getiren ne peki? “Bu gazete fazla uzun ömürlü olamaz, kimse onun yerini dolduramaz düşüncesi vardı ama öyle olmadı. Agos biz oldu, biz Agos olduk.” Lilit bunu söyleyip soruyor; “Bize benzemedi mi Agos da? İnatçı…”
“Kapısının önünde yayın yönetmeni öldürülse de Agos çizgisini bozmadı” diye sözü alıyor Emre. Bercan, “Gazetenin bir direnişi var. Agos başında da tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde çıktı, çünkü burada var olmak istiyordu, şimdi de öyle” diye devam ediyor. Farklı bir mecra yaratmanın inattan, cesaretten, çalışmaktan geçtiğini anlatıyorlar uzun uzun. Hrant Dink öldükten sonra bitmeyen tehditler, hedef göstermeler onları, ailelerini korkutmuyor mu? Vartan, “Korkutuyor” diye başlıyor, “çünkü çok taze yaşanmış bir trajedi var. Yıllarca korkuyla büyütülüyoruz, çocuklukta başlıyoruz burada korkmaya. Bir de bu olunca, insanlarda korku sabitlendi.” Lilit hâlâ “Agos’un kapısında görünmek bile tehlikeli” diyen anneannesini teskin etmeye çalışıyor. Vartan’ın gülerek anlattığı denklem, korkunun ecele fayda etmeyeceğini de gösteriyor zaten; “Türkiye’deki azınlıkların oranı yüzde 1 bile değil. İstese yüzde 99 bizi ezer geçer. Öyle de oluyor…”

‘Yılgınlığa düşmemeliyiz’
Rober’i anlatıyorlar heyecanla. Gençliği, dinamikliği, haber toplantılarında hepsine söz vermesi, müşkülpesentliği, ille demokrasi isteği ve her dertleriyle yakından ilgilenmesi… “Devletin aydınlığa karşı tek vücut olduğunu görüyoruz”, “Bizim okulumuz Agos”, “Umutsuzluğun zirvesidir bu karar…”
Konuştuğumuzda henüz mahkeme kararı çıkmamıştı… Sonucu bilmese de ne olacağını o anda, süreci şöyle özetliyor Lilit, kapanış sözünü ona bırakıyorum: “Bu beş yıla değil, önümüzdeki beş yıla bakmak lazım. Yılgınlığa düşemeyiz, önümüzde daha uzun bir yol var.”

VARTAN ESTUKYAN

Çok taze yaşanmış bir trajedi var. Yıllarca korkularla büyütülüyoruz, henüz çocuklukta başlıyoruz korkmaya. Bir de bu olunca, insanlarda korku iyice sabitleniyor.

BERCAN AKTAŞ
Agos gazetesinin bir direnişi var. Agos gazetesi başında da tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde çıktı, çünkü burada var olmak istiyordu, şimdi de aynı amacı güdüyor.

LİLİT GASPARYAN
“Türkiye’deki azınlıkların oranı yüzde 1 bile değil. İstese yüzde 99 bizi ezer geçer. Öyle de oluyor… Bu beş yıla değil, önümüzdeki beş yıla bakmak lazım. Yılgınlığa düşemeyiz.

ZEYNEP EKİM ELBAŞI
Herkeste bu gazetenin fazla uzun ömürlü olmayacağı, kimsenin onun yerini dolduramayacağı düşüncesi vardı. Ama öyle olmadı. Agos biz oldu, biz Agos olduk.