Kemal GÖKTAŞ / kemal-goktas.blogspot.com/

Hrant Dink, Agos’ta Sahiba Gökçen’in “Ermeni” olduğunu yazdıktan sonra başlatılan linç kampanyasının hedefindeydi.

Agos’taki haberin Hürriyet’te yayınlanmasından sonra Genelkurmay sert bir açıklama yapmış, Dink, İstanbul Valiliği’ne çağrılarak tehdit edilmişti.

Dink’i nefretlerinin odağına yerleştirenler, aleyhine kullanabilecekleri bir şey aradılar ve bir yazısını çarpıtarak meşhur “Türk’ün zehirli kanı” dediği yalanını piyasa sürdüler.

Dink aleyhine açılan dava, hedef haline getirilmesine ve katledilmesine neden olacaktı.

Dava devam ederken Dink’in her sözü, her yazısı onu bu sona bir adım daha yaklaştıracak ırkçıların gözetimindeydi.

İşte bu günlerde, İstiklal Marşı’ndaki “kahraman ırkıma bir gül” mısrasını eleştirmesi de hedefe alınmasının önemli bir kilometre taşı oldu.

Ekrem Dumanlı, Zaman gazetesinde “Hrant Dink’in göremediği...” başlıklı yazısında Dink’i şöyle “eleştiriyordu”:

“Düşünce Özgürlüğü panelinde konuşan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, İstiklal Marşı’nı bölücü bulduğunu söylemiş. Dink’i rahatsız eden ‘Kahraman ırkıma bir gül’ mısraı imiş. Bu mu bütünleştirici ulusal marş?’ sorusunu yönelten yazara göre marşın şairi ‘kahraman ırkım’ yerine ‘çalışkan halkım’ demeliymiş. (…)

Bugünkü moda değerlerin eşliğinde seksen küsur sene geriye gidip ‘Neden o tabiri değil de, bunu kullandın?’ demek, tarihî hakikatlere de, sosyal gerçekliğe de uygun bir sorgulama mantığı değildir. Bir de şöyle düşünmeli Agos Yayın Yönetmeni. Emperyalizme karşı yedi cephede mücadele vermiş bir millet, onca savlet ve ihanete boyun eğmeyerek, büyük bir imparatorluğun küllerinden gencecik bir devlet inşa etmiş; yıllar sonra kalkıp bu insanlara şöyle diyemezsiniz: ‘Milli marşımızı hümanist bir üslupla yazsaydınız ya’. (…)”

Dumanlı, İstiklal Marşı’ndaki “ırk” vurgusunun eleştirilmesine kabaca “o zamanın şartları öyleydi” diye karşı çıkarken bazı ülkelerin ulusal marşlarından benzer militarist ve ırkçı ifadelere de yazısında yer veriyordu.

Dumanlı’nın yazısı, “Elbette herkes düşüncesini özgürce söylemeli; ancak tahrik etmeden, incitmeden, sosyal yapıyı çatlatmadan. Kışkırtıcı söylemler olmasa milliyetçilik, kafatasçılığa doğru kayar mı hiç? ‘Aşırı milliyetçilik’ asıl gücünü milliyetçiliğin yükselmesinden endişe duyan kişilerin tahrikinden alıyor olmasın?” diye bitiyordu.

Özetle Dumanlı, Dink’in de aralarında olduğu aydınların milliyetçi söylemlere karşı çıkışlarını, “milliyetçileri tahrik eden, inciten, sosyal yapıyı çatlatan, kışkırtıcı söylemleri olan” ifadeleriyle tanımlıyordu.

Dumanlı’nın bu yazısı da, diğerleri gibi, Dink’in hedef haline getirilmesi sürecinde biriken damlalardan biriydi.

Aradan yıllar geçti. Dink’in nasıl hedef haline getirildiğine ilişkin birçok çalışma yayınlandı. Ne yazık ki, Dink’in göz göre göre öldürülmesiyle ilgili süreç, kamu vicdanında cinayetten sonra mahkum olabildi.

Dumanlı dünkü (1 Nisan 2013) “Bu ne huşunet!” başlıklı yazısında ise Dink’in adını anmadan 7 yıl önceki yazısındaki suçlamasını sürdürdü. “Yeni anayasadan Türk ifadesi çıkarılmasın" diye bir bildiri yayınlayan 300 milliyetçi ‘aydını’ savunurken şöyle diyor, Dumanlı:

IRKÇILIK KARŞITLIĞI, TÜRK KARŞITLIĞIYMIŞ

“Türk kelimesine karşı gösterilen öfke, nefret ve dışlayıcı tutum, korkarım ki, Türk ırkçılığını çokça besleyecek kadar vahim bir cinnet sınırını zorlamaya başlıyor. Irkçılık, ırkçılıktan beslenir çünkü. Şovenizmi kendi başına bıraksanız bir santim mesafe alamaz.

Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kelime avcılığı yapılmıyor. İstiklâl Marşı'nı aşırı Türkçü bulan ve yeniden yazılmasını teklif eden Türk karşıtı adamlar gördüm. (abç) Bir gün oturup Batı ülkelerinin milli marşlarının tercümesini yayınladım köşemde (21 Şubat 2006). Ülkemizdeki dar bakış açısından baktığınızda yeryüzündeki bütün milli marşlar “ırkçı, şovenist, faşist, ayırıcı, ötekileştirici” görünüyor. Ama hiç kimse böyle “millî meseleler”e o daracık çerçeveden bakmıyor. Bir dönemin şartları doğrultusunda oluşturulan tabirler, semboller üzerine güncel eleştirilerin çok da büyük bir anlamı yok.”

"TÜRK KARŞITI ADAMLAR"

Dumanlı’nın “İstiklal Marşı’nı aşırı Türkçü bulan ve yeniden yazılmasını teklif eden Türk karşıtı adamlar”dan bahsederken Hrant Dink’i suçladığı 7 yıl önceki yazıya atıfta bulunmasının bir anlamı olmalı. Dink’e yönelik yazısına yaptığı atıfla Dink’i de “Türk karşıtı adam” olarak suçladığını çıkarsamak zor olmasa gerek. Dumanlı, yazısında isim vermemenin konforuna sığınarak Dink’i kastetmediğini savunabilir. Ama zaten Dumanlı’nın İstiklal Marşı’nı eleştirenleri Türk karşıtı olarak tarif etmesi doğrudan Dink’i de aynı kategoriye aldığını gösteriyor. Dumanlı'nın yazısının son cümlesi şöyle: “Irkçılığın hiçbir cinsi, sahibini iflah etmez. Tarih de şahittir, Yüce Yaradan da…"

Ne diyelim, Dumanlı’nın seveceği bir tabirle söylersek: İnşallah…