(GAZETECİLER.COM) Radikal yazarı Cüneyt Özdemir ile Hürriyet yazarı Ayşe Arman arasında bir anda alevlenen kavga medyanın gündemini tekrar kürtaj meselesine çekti.

 

Arman'ın kürtajın yasaklanmasını eleştiren "Benim Bedenim, benim kararım" kampanyasına bir fotoğraf ile katılması ve bunu köşesinde ilan etmesinden sonra Cüneyt Özdemir twitterdan "'Bedenim benimdir' bahanesi ile her fırsatta soyunup bizlere teşhir etmelere doyamıyorsan, o beden pek de senin olmuyor artık..." yazmıştı.

 

Arman ise o fotoğraf için soyunmadığını, teşhircilik gibi bir amacı olmadığını fotoğraflarıyla kanıtladığı bugünkü yazısında "Hani insan, anne baba olunca biraz daha adaletli, vicdanlı olur diye düşünüyor insan. Utan Cüneyt, kendinden ve çiğliğinden utan!" diyerek yanıt verdi.

 

Özdemir ise sahibi olduğu Dipnot.tv sitesinden bir yazıyla Arman'a bombardıman'a devam etti. "Kürtajın yasaklanmasına karşıyım, bunun Ayşe Arman tarafından sömürülmesine daha çok karşıyım" dediği yazısında Özdemir,  "Sevişmeye, soyunmaya, yazmaya aynen devam Ayşe!" yanıtını verdi...

 

İşte o yazıdan çarpıcı bölümler:

 

KÜRTAJIN YASAKLANMASIN DA,
KONUNUN SULANDIRILMASINA DA KARŞIYIM

"Başını kadınların çektiği kürtaj karşıtı kampanyaları Türkiye'de son yılların en ciddi kadın hareketlerinden biri olarak görüyorum. Bu yüzden sulandırılması, sömürülmesi, şahsileştirilmesine tepki gösteriyorum. Bunu yapanların başında her zamanki gibi 'seksi gazetecilik' dalının dünyadaki tek üyesi Ayşe Arman geliyor.

 

Ayşe Arman her zamanki gibi fırsat bu fırsat diyerek meseleye kendiyle başlıyor, kendiyle bitiriyor. Dün gazetede yayınladığı fotoğraf bunun en somut göstergesi. Türkiye'nin dört bir tarafından kadınların tüm iyi niyet ve samimiyetleri ile katıldığı bir kampanyanın son ürünü olarak gayet şuh bir şekilde, elbette bol photoshop süzgecinden geçmiş bir fotoğrafını yayınlayıp bu kampanyaya 'güya' destek oluyordu. Memelerinin üst kısmına yazdığı 'Benim Bedenim Benim kararım' yazılı fotoğrafını meğerse biz yanlış 'algılamışız'. Sazanlık yapmışız. Kötü niyetliymişiz. Zira Ayşe Arman'ın alt tarafı giyinikmiş.

 

GOOGLE'A 'AYŞE ARMAN SOYUNDU' YAZIN BAKALIM

Google'a girip 'Ayşe Arman soyundu' diye yazdığınızda karşınıza 46.000 sonuç çıkıyor. Görsel ögelere girip Ayşe Arman'ın çıplaklık külliyatında kısa bir gezinti yaptığınızda maaşallah dünyanın en soyungan gazetecisini karşınızda buluyorsunuz. Afrika çöllerinden, 5 yıldızlı otel odalarına kadar Ayşe Arman'ın soyunmadığı yer kalmamış. Soyunma (ve photoshop) işini o kadar abartmış ki şu aralar İstanbul'da olan Madonna görse kıskanır!

 

Tabii bu fotoğraf kısmı, işin bir de yazı kısmı var. Her ne kadar Ayşe Arman'ın cinsellik takıntısının kökenlerini Türk psikiyatrlarına emanet etsek de, bugüne kadar cinsellik üzerine yazmadığı bir haber, sevişmeleri üzerine anlatmadığı bir detay kalmadığının ne yazık ki farkındayız.

 

CİNSEL HAYATI HAKKINDA BİLMEDİĞİMİZ KALMADI

Yıllardır sevgililerinden kocalarına kadar cinsel hayatı ile ilgili bilmediğimiz hemen hiçbir şey bırakmadı. Üstelik bu detayları Hürriyet gibi ana akım bir gazetede öylesine şehvetle ve istekle anlattı ki kimi zaman yüzümüz kızararak okuduk, kimi zaman yayınlayanlar adına utandık. Kendisini yaratıklandıran Gepetto Baba'sı da bir kaç sayfa ötesinde aynı düzeyde aynı seviyede cinsellik alemlerinde turladığı için kimse de itiraz edemedi.

 

Yani gerçekten ortada bir algı var. Bizzat Ayşe Arman'ın yıllardır gözümüze soktuğu fotoğrafları ve yazıları ile oluşturduğu ucuz bir 'cinsellik' algısı bu.

 

Yanlış anlaşılmasın Ayşe Arman'ın bu tür 'özel hayat' yazılarına, her geçen yıl dozu daha da artan photoshoplu fotoğraflarına da karşı değilim. Teşhircilik ve sosyopatlık sınırını herkes kendisi belirler. Alan razı satan razı ise hiçkimseyi de ilgilendirmez. Ancak yıllar boyunca binbir emekle zihinlerimizde oluşturduğu bu algı sonrasında Ayşe Arman'ın kürtaj tartışmalarını sömürmeye kalktığında bu algı bize de birkaç kelime etme hakkını doğurur.

 

STAND-UP GAZETECİLİĞİ MARKETİNİN ÇIPLAK ÖĞESİ

Zira Ayşe Arman'ın cinselliği kendi isteği ile bir kamu malına dönüştürmesini, gazetecilik mesleğini kendi cinselliği ile sömürmesini yıllarca stand-up gazeteciliğinin market reyonundaki çıplak bir öğesi olarak belletildik. Bu filmi her defasında izlediğimizde 'demek bu kadarı da olabiliyormuş' dedik. Sustuk. Oysa cin şişeden çıktı bakın. Amiral gemisinde yarım sayfa cambazlık gösterilerini cinsellik teşhirini hayır amaçlı gazetecilik olarak 'artık' yutturamıyorsunuz. Bu tür numaraları yemeyen, yemediği gibi yüzünüze tokat gibi çarpan birileri de çıkıveriyor. Ayşe Arman'ın paniklemesi, saldırganlığı ve ne halt yiyeceğini bilememesi tam da buradan kaynaklanıyor.

 

Dün twitter'a sadece Ayşe Arman'ı kast ederek yazdığım 'Bedenim Benimdir' bahanesi ile her fırsatta soyunup bizlere teşhir etmelere doyamıyorsan, o beden pek de senin olmuyor' cümlesinin ardında işte böyle bir Ayşe Arman algısı ve altyapısı yatıyor.

 

SEVİŞMEYE, SOYUNMAYA, YAZMAYA  DEVAM  AYŞE

Kürtaj yasakları tartışması Ayşe Arman'ın alıştığımız cinsellik sömürülerinden birine 'daha' bırakılmayacak kadar ciddi bir tartışmadır. Utanç kelimesini mesleğe başlarken sözlüğünden çıkartan birine bu saatten sonra UTAN AYŞE ARMAN diyecek halim yok.

 

Gazetecilik adına yaptıkların karşısında zaten yıllardır biz yeterince utanıyoruz. O yüzden Ayşe Arman bu tartışmaları kendi cinsel takıntılarına kurban etmesin yeter! Hayatta en iyi bildiği işi yapmaya devam etsin...

 

Sevişmeye, soyunmaya, yazmaya aynen devam Ayşe!