11 yıl önce cezaevlerindeki ölüm oruçlarını sonlandırmak için düzenlenen ve "Hayata Dönüş" adı verilen askeri operasyona en büyük destek dönemin medyasından gelmişti.

 

Hürriyet gazetesinin okur temsilcisi ise "Hayata Dönüş" operasyonunu protesto için düzenlenen gösterilerin Hürriyet'te haber olmaması eleştirilince, bu konuyu ve Hürriyet'in o operasyon sırasında izlediği gazetecilik çizgisini yorumlamıştı.

 

Gazetenin cezaevindeki okurları, Faruk Bildirici'nin bu değerlendirmelerine de tepki gösterdi.

 

Bu eleştirileri köşesinde okurları ile paylaşan Bildirici bugün şunları yazdı:

 

11 yıl önce cezaevlerinde düzenlenen “Hayata Dönüş” operasyonunu protesto amaçlı gösterilerin Hürriyet’te haber olmaması eleştirilmişti. 2 Ocak’taki yazımda, bu konuyu ve dolayısıyla da Hürriyet’in o operasyon sırasında izlediği gazetecilik çizgisini değerlendirmiştim.

 

Cezaevlerinden o yazıya da tepkiler geldi. Özetle, “Hürriyet’in rolünü basit hatalar gibi sunarak ne Hürriyet’in, ne de medyanın katliamdaki sorumluluğunu ortadan kaldırabilirsiniz” eleştirisi yöneltiliyordu. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nden Ercan Yıldız’ın mektubunda farklı bir öneri yer almıştı:

 

“Diliyoruz ki, sözünüzün arkasında durur; 28 arkadaşımızın katledildiği “Hayata Dönüş” katliamını, o günlerden bugünlere 12 yıldır sürdürülen “Sessiz katliamı” da tüm gerçekliğiyle yazar, halkımıza duyurursunuz. Bilgi Edinme Kanununa göre Adalet Bakanlığı’na 19 Aralık 2000’den bu yana hapishanelerde kaç insanın öldüğünü sorarsanız yaklaşık 1.800 ölü cevabı verilecektir. Katliam devam ediyor.”

 

Bu kadar çok sayıda insanın öldüğünden söz edilmesi üzerine Ercan Yıldız’ın önerdiği gibi, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde Adalet Bakanlığı’na başvurdum. Son 15 yılda cezaevlerinde meydana gelen ölümleri sordum. Gelen rakamları ürkütücü buldum doğrusu. 1997-2011 yılları arasında cezaevlerinde tam 2.497 kişi ölmüştü! Rakamların dağılımı şöyleydi:

 

Eceliyle ölüm 1910, intihar 495, Diğer hükümlülerce öldürülme 91, personelin kötü muamelesiyle ölüm 1.

 

Bu kadar bilgi bile, cezaevlerindeki ölümlerin giderek arttığını gösteriyor. Cezaevinde “eceliyle ölenler”in sayısı yılda 200’leri geçmiş. Yılda 30 civarında tutuklu ya da hükümlü de intihar ediyor. 1997’de cezaevinde ölenlerin sayısı 123 iken, bu sayı 2011’de 268’e fırlamış. Ölümlerin yıllara göre dağılımı üstteki tablodan ayrıntılı olarak görülebilir.

 

MEKTUPLARDAN SATIRBAŞLARI

Cezaevlerinin bugününe dair bu bilgileri verdikten sonra “Hayata Dönüş Operasyonu” konusundaki bazı mektuplardan da satırbaşları aktarayım:

 

Talat Şanlı: (Kırıkkale F Tipi) Hürriyet gazetesinin anlayışında bir farklılık mı oldu? Bugün yine aynı şeyler yaşanacak olsa yine güvenlik kuvvetlerinin bilgilerine dayanarak haber mi yazacaktır gazeteniz, yoksa gerçekleri mi yazacaktır? Gazetenizin birincisini yapacağını siz de biliyor olmalısınız.

 

Rahmi Dörtyol: (Bafra T Tipi) Doğruları birkaç cümle ile söylemek yeterli midir? Sormak gerekmiyor mu? O başlıkları kimler attırdı, kimler yazdı? 19 Aralık katliamına neden destek verildi? Dönemin generalleri, bakanları niye tutuklanmıyorlar? Bunları sormak bir gazetecinin görevi değil midir?

 

Ümit İlter: (Kocaeli 2 No’lu F Tipi) “Sorunlu metinler” diyerek Hürriyet’in katliamdaki rolünü masumlaştırmaya kalkmayın. Yapılanın adını doğru koyun.

 

İleri Kızılaltun: (İzmir 1 No’lu F Tipi) 10 Aralık 2000 tarihli Hürriyet’in manşetinde “Bu da L(açka) tipi cezaevi” haberi var. 11 Aralık 2000’de biz tutukluların talepleriyle dalga geçiyor Hürriyet: “Emriniz olur.” 15 Aralık 2000; katliamdan 4 gün önce; “Vebaline katlanırlar.” Madem Hürriyet’in katliamdaki rolünü ifade etmeyecektiniz bunları da aktarsaydınız.

 

İnan Gök: (Tekirdağ 2 No’lu F Tipi) Madem geçmişe dair günahlar çıkarılıyor, devam edelim. 19 Aralık o gün yaşanıp biten bir şey değildi. Bugün de yaşanıyor. Sayfalarınızda bunlara yer var mı?

 

Sevgi Saymaz: (E Tipi Uşak Kapalı Ceza İnfaz) Yazınıza konu olan gelişmeleri yaşayanlardanız. O günlerde yazılanların çoğunun yalan haber olduğunu söylememize rağmen medya ve köşe yazarlarının çoğu bize değil muktedirlerin dikte ettirdiklerine inanmayı tercih etti.

 

Didem Arman: (Ankara Kadın Ceza İnfaz) O katliama katılan askerler bugün mahkemelerde “Kadınların üzerine benzinli battaniye attık” derken Hürriyet yanlışlıkla mı “Militanların üzerine benzini örgüt liderleri döktü” diye yazdı?