İtalyan basını, Ankara'daki "Emek, barış, demokrasi" mitinginde meydana gelen patlamaları ve katliamı, Türkiye'de 1 Kasım'da düzenlenecek genel seçimler bağlamında değerlendirdi.

BBC Türkçe'den Övgü Pınar'ın aktardığı habere göre;

Corriere della Sera gazetesinden Antonio Ferrari, "1 Kasım'a kadar daha kaç saldırı olacak?" diye sordu. Corriere della Sera'nın internet sitesinde Antonio Ferrari imzasıyla yayımlanan, "Türkiye'deki cehennemin arkasındaki çözülmemiş düğümler" başlıklı analizde şu ifadeler yer aldı:

"Erdoğan'ın artan otoriterliği. Kürtlerle yaşanan gerginlik. Rusların yaptığı ihlaller yüzünden küçük düşmeler, Nato ile anlaşmazlıklar, uluslararası izolasyon. Yeni seçimlerin arifesinde daha da dramatikleşen durumun tüm nedenleri."

"Türkiye üç hafta içinde oy vermeye gidecek. Çünkü 7 Haziran seçimlerinin ardından hükümet kurmak mümkün olmamıştı. Ama bu noktada kendimize sinik bir soru sormamız gerekiyor: 1 Kasım'a kadar daha kaç saldırı olacak? Ülkenin güneydoğusunda Türk ordusu ile PKK'nin Kürt gerillaları arasında yaşanan şiddeti protesto etmek için yapılan barış yürüyüşünün katılımcılarının Ankara'da bir araya geldiği sırada düzenlenen kanlı saldırının ardından durumun kötüleşmesi korkusu çok güçlü. Barış yürüyüşü, açık şekilde Kürt olan ama son seçimlerde geleneksel seçmen kitlesi dışındakilerin de desteğini almış olan HDP tarafından destekleniyordu. (HDP), ödünç olarak da olsa, artık diktatörlük yönüne kayan 'sultan-başkan' Recep Tayyip Erdoğan'ın kibrine karşı çıkanların da oylarını toplamıştı."

"Rejimin gözünde, tüm kötülüklerin temelinde HDP var ve gardaki kanlı saldırının, (HDP'nin verdiği) bu tahammül edilmez rahatsızlığın bir işareti olması muhtemel."

'DİYARBAKIR'DAKİ SALDIRIYI HATIRLATIYOR'

La Stampa gazetesi de internet sitesinde, Türkiye temsilcisi Marta Ottaviani'nin kaleme aldığı bir haber-analizi yayımladı.

Ottaviani, Ankara'daki saldırının akıllara hemen Temmuz ayında Suruç'ta düzenlenen saldırıyı getirdiğini belirtti ve şöyle devam etti:

"Ancak Ankara'da patlayan bombalar aynı zamanda, seçim kampanyasının sonunda HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın son mitingini yapmaya hazırlandığı sırada 5 Haziran'da Diyarbakır'da meydana gelen patlamaları da hatırlatıyor. O olayda, miting iptal edilmişti ve parmaklar kararlı bir şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyordu. Erdoğan, istihbarat servisi aracılığıyla doğrudan saldırıyı düzenlemekle değilse bile saldırının önlenmesi için hiçbir şey yapmamakla suçlanıyordu. 1 Kasım seçimlerine hala 3 hafta kaldığı göz önünde bulundurulursa, kimileri 'Kürtleri hedef alanların bu kez daha erkenden harekete geçmeyi tercih ettiğini' söyleyebilir."

"Kesin olan bir şey varsa o da, ülkedeki bu azınlık grubunun birilerini fazlasıyla rahatsız ettiği ve meclise girmemeleri için uğraştıklarıdır. Ve, manevi olarak yaratılan durumdan dolayı, Erdoğan'ın bir numaralı şüpheli olarak görüleceğidir. İstihbarat servisi tarafından, seçimlerden önce gerilim yaratma stratejisi çerçevesinde düzenlenmiş bir saldırı olduğu da düşünülse; saldırganların IŞİD bağlantılı intihar bombacıları olduğu da düşünülse... Çünkü bu noktada, iki ortak düşmana - Esad ve Kürtler - sahip olduğu IŞİD ile daha da yakın bir Türkiye kabusu geri dönecektir. Tek zorluk, hangi suçlamanın daha kötü olduğuna karar vermek."

"SALDIRI, ÖZELLİKLE HDP'Yİ HEDEF ALIYOR"

La Repubblica gazetesinden Marco Ansaldo da, "(Ankara'daki) saldırı, ülkeyi istikrarsızlaştırmayı hedefliyor. Özellikle de, geçen seçimlerde barajı geçen Kürtlerin partisini (HDP) hedef alıyor. Türkiye gerginlik altında seçimlere gidiyor. Medya da büyük baskı altında" yorumunu yaptı.