GAZETECİLER.COM - Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugün köşesinde "Bir darbeci tutum: Köşe yazarı kovdurmak" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

 

28 Şubat sürecini yorumlayan Ahmet Hakan, köşesinde "gazetenin yazarını at" diye baskı yapmak darbecilerin zihniyetidir yazdı ve Başbakan Erdoğan'ın budan 2 sene kadar önce söylediği cümleyi hatırlattı.

 

Başbakan Erdoğan 26 Şubat 2010 günü "Herkes fikrini söylemekte serbesttir. Gayet güzel de böyle belirlenmiş şeyler var. O insanlara o kalemleri teslim edenler de der ki 'Kusura bakma kardeşim, bizim dükkânda sana yer yok.' Çünkü herkes vitrinine layık olanını koyar..." demişti.

 

Ahmet Hakan da "Köşe yazarlarını medya patronuna şikâyet eden darbeci generalleri yargılamak tabii ki çok önemlidir, değerlidir.

 

Ama bundan daha önemlisi köşe yazarlarının medya patronlarına şikâyet edildiği ortama son vermektir." yazarak o sözleri hatırlattı.

 

İşte Hürriyet yazarının bugünkü köşesinden çarpıcı bir bölüm:

 

DİNÇ BİLGİN'İ ÇAĞIRIP YAZARLARI ŞİKAYET ETMİŞLER

"28 Şubat döneminin ünlü medya patronu Dinç Bilgin, Samanyolu Haber'e şu açıklamayı yapmış:

 

"Ben 28 Şubat döneminde Genelkurmay'a bir defa davet edildim, tek bir konuşma yaptım. General Özkasnak ile Çevik Bir vardı. Onları da hayatımda bir defa gördüm, bir daha da görmedim. Bana Sabah gazetesi yazarlarından şikâyetlerini bildirdiler. Elimden geldiği kadar savunmaya çabaladım."

 

ATILMASI GEREKEN KÖŞE YAZARLARI LİSTESİ

Sadece Dinç Bilgin'in mi başına geldi bu durum?

Hayır!

Yığınla örnek var buna benzer.

28 Şubat sürecinde "gazetelerinden atılması gereken köşe yazarları" listeleri dolaşırdı her tarafta...

O dönemi yaşayan medyanın içindeki herkes, "Darbecilerin kovdurduğu köşe yazarları" diye bir listeyi iki dakikada çıkarabilir.

 

DARBECİ TUTUM

Bir "darbeci tutumu"dur köşe yazarlarını medya patronuna şikâyet ederek kovdurtmak.

Darbeciler, kendilerine ayak bağı olarak gördükleri köşe yazarlarından hiç hazzetmezler.

Hazırladıkları "darbede ilk yok edilecekler" listesinin en başında köşe yazarları vardır.

 

DÜKKAN SENİN DEĞİL Mİ DERLER Mİ?

Yöntemleri şudur:

Önce açarlar telefonu medya patronuna, "Şu köşe yazarlarını kulağından tut at" diye emrederler.

Bakarlar, emir yerine getirilmiyor.

Bu kez Genelkurmay'a çağırırlar.

"Şu köşe yazarlarını istemiyoruz, derhal atacaksın onları gazetenden" derler.

Ardından da "yoksa..." diyerek tehdidi savururlar.

"Dükkân senin değil mi? Niye kovmuyorsun?" derler mi?

Bilmiyorum.

 

HEM DARBE YARGILANIR HEM DE DARBECİLERİN YAPTIĞININ AYNISI YAPILIRSA

Köşe yazarlarını medya patronuna şikâyet eden darbeci generalleri yargılamak tabii ki çok önemlidir, değerlidir.

Ama bundan daha önemlisi köşe yazarlarının medya patronlarına şikâyet edildiği ortama son vermektir.

Hem darbe yargılanır, hem de darbeci generalin yaptığının aynısı yapılırsa sadece "kötekçi" değişmiş olur, "kötek atma arzusu" ise baki kalır...

Oysa bu tür yargılamaların amacı "eski kötekçi"ye haddini bildirmekten daha çok "kötekçilik" olgusunu yerle bir etmek olmalıdır.

Değil mi ama...