Bilal Tinar, 2015 yılını geride bırakırken, bir yıl içinde ülkenin içinden geçtiği acılar sarmalını hatırlatıyor: Suruç ve Ankara katliamı, Tahir Elçi cinayeti, sokağa çıkma yasaklarıyla katledilen kişileri...

"2015 yılında; umutlarımız, hayallerimiz katledildi, günlerimiz mezarlıklarda geçti. Her gün öldük, hala ölmeye devam ediyoruz" diyen Tinar'ın yuksekovahaber.com'da yayımlanan "Bütün güzel insanları acımasızca katlettiler bu sene..." başlıklı yazısı şöyle: 

2015 senesine girerken büyük umutlarla yeni yılın barış ve huzur getirmesini dilemiştik. Acı ve gözyaşlarıyla geçen ömrümüzün, artık huzurlu günler geçirmesini istemiştik. Ama dileklerimiz gerçekleşmedi. Umut dolu, neşe dolu bir yıla gireceğimizi düşünürken, kendimizi acı dolu bir boşluğun içinde bulduk. Mutlu bir yıl beklerken, her gün kan deryasında boğulduk. Birer birer canlarımızı toprağa vereceğimizi bilmiyorduk.. Elimize uzun ölüm listelerinin verileceğini bilmiyorduk. 2015 yılında; umutlarımız, hayallerimiz katledildi, günlerimiz mezarlıklarda geçti. Sevdiklerimiz yüreğimizden kopup gitti. Her gün birisini uğurladık sonsuza... Her gün birisinin ardından haykırdık en acılı çığlıklarla... Her gün pencerenin önüne dikildik, kaybettiklerimizin dönüşünü bekledik. Her gün ölüm listeleri açıklandığında elimiz ayağımız titredi, canımızdan can gitti. Her ölüm listesinde evlatlarımızın ismini aradık...

Kana doymayan topraklarda, tetiğe bastılar ansızın. Tam ciğerimizden vurdular. Suruç’ta, çocuklara oyuncak götürmek isteyen gençlerin arasında bomba patlattılar. Birbirinden iyi çocukların bedenleri, paramparça oldu gözlerimizin önünde... Dağıldı yürekleri her köşeye. Gazete örttük üzerlerine. Dayanamadık bakmaya... Gülüşlerine kıyamadığımız gençleri, gözlerimizin önünde vurdular... Öpmeye, koklamaya doyamadığımız insanları, haince aldılar elimizden. Gözlerindeki neşe ile hayata tutunduğumuz sevdiklerimizi, gözlerini kırpmadan katlettiler...

Katliamın acısını atlatamadan ülkenin her köşesine tabutların gittiğini gördük. Kimisi doya doya sarılamadığı sevdiğini, kimisi kardeşini, dostunu, yoldaşını, kimisi öpmeye doyamadığı evladını toprağa verdi. Kimisi nişanlısını uğurladı, bağrına taş bastı gözü yaşlı şekilde, kimisi babasının ardından ağladı aylarca... Kimi sevdiğine sarılamadı bir daha, kolları öylece havada kaldı; kimisi öldüğüne inanamadı, yollarını gözledi günlerce. Günler geçtikçe ölüm çemberi büyüdü. Çember büyüdükçe sevdiklerimiz yitip gitti. Günler geçtikçe acılar büyüdü, umutlar da tabutlar da küçüldü...

Barış için çabaladı insanlar. Kimse ölmesin diye haykırmaya başladılar. Aldılar ellerine ‘barış ve kardeşlik’ dövizlerini, Ankara Garı önünde toplandılar. Barışa yürümek istediler. Dünyanın en güzel en onurlu eylemini yapmak istediler.. ‘Analar ağlamasın, kanlar dökülmesin’ diye çığlık attılar. Halaya durdular hep beraber. Omuz omuza verdiler. Her omuz bir umut, her umut bir yaşam olmuştu meydanda..

Ama boş durmadı cellatlar.. Barış isteyen insanların gözlerindeki umutları da yok ettiler. Halaya duran gençlerin ‘Bu meydan kanlı meydan’ dedikleri anda, meydanı kana buladılar... Halay yerini bir anda cehenneme çevirdiler. Yüreği güzel insanların bedenlerini parçaladılar yine. ‘Kimse ölmesin, barış gelsin’ diyenleri katlettiler yine. Anne babalarının kızmaya kıyamadığı çocukları, sevdiklerinin doyamadığı gençleri hiç düşünmeden katlettiler. Evladı uğruna binlerce zorluk çeken birçok anneyi, bir anda evlatsız bıraktılar..

Bütün güzel insanları katlettiler bu sene... Gözlerindeki yaşama sevinciyle hayata bağlandığımız, gülüşleri ile huzur bulduğumuz, kollarında yeniden doğduğumuz, öpüp koklamaya doyamadığımız, kokusunu doya doya içine çekemediğimiz bütün güzel insanları katlettiler bu sene...

Suruç’ta, Ankara’da bombaladılar, Sur’da dört ayaklı minarenin yanında enseden vurdular... Yere serdiler barış diyenlerin bedenlerini... Kardeşlik diyen, insanca yaşam diyen bütün güzel insanları katlettiler bu sene. 'Baba, çocuklara oyuncak dağıtıp kütüphane yapmaya gidiyorum' diyen Nuray’ı, ‘Bugün buradayım, yarın kimbilir neredeyim’ diyen Süleyman Hoca’yı, ‘Bu coğrafyada artık çatışma istemiyoruz’ diyen Tahir Elçi’yi, ‘Herkes kendi türküsünü söyler bu şehirde ve sadece kendi acısına ağlar” diyen Dicle Deli’yi ve daha nice güzel insanı alçakça ayırdılar bizden... Kadın, çocuk, yaşlı demeden, evlat sahibi, ana evladı demeden, bütün güzel insanları katlettiler bu sene. Elimize de uzun ölüm listeleri, sırtımıza taşıyamayacağımız ağırlıkta yük verdiler...

Turgut Uyar’ın dediği gibi..  Başarısız b.ktan bir kış geçirdik, kanımız bile doğru akmadı. Bir sürü çocuğu öldürdüler..

2015’te her gün öldük, hala ölmeye devam ediyoruz. 2016 barış ve huzur yılı olsun. Roboski başta olmak üzere tüm katliamların açığa kavuşturulduğu yıl olsun...