Bekir Avcı / Demokrat Haber

Savaş, göstergeler üzerinden yürür kuşkusuz; tıpkı barış gibi.

Türkiye'de anaakım medya ise 'barış'ı konuşurken bile 'savaş'ın dilini ve göstergelerini kullanma gibi bir çelişkiyi barındırıyor bünyesinde.

HaberTürk gazetesinin, BDP'lilerin Abdullah Öcalan'ın 'çekilme' konusuna ilişkin mektubunu Kandil'e götürdüğü esnada, PKK'nin lider kadrosuyla çektirdiği fotoğrafı ve görüşmeyi, "BDP-Kandil Fotoğrafının Şifreleri" başlığıyla vermesi 'gösterge' mevzuunu izah edebilmek açısından önemli bir örnek.

Haberde, gerillaların giydiği 'ayakkabılar' üzerinden bir 'şifre' çözümlemesi yapılması ve "PKK militanlarının mekap marka ayakkabı giydiği örgütte yöneticilerin tercihinin ise Jack Wolfskin olduğu ortaya çıktı," denilmesi savaşçı bir göstergeler yığınağı kurmanın da bir yolu aslında.

Yine, Haber Türk'ün aynı haberini referans göstererek, haberi "BDP-Kandil Fotoğrafında Öyle Bir Detay Gizli Ki" başlığıyla yayınlayan Samanyolu Haber'in de 'ayakkabılar'a dikkati çekmesi; Milliyet'in ise aynı fotoğraf karesi için "Kandil Hatırası!" başlığıyla verdiği haberin içeriğinde oturma düzeneği üzerinden "örgüt içi hiyerarşiye" dair bir takım analizler öne sürmesi farklı bir amaca hizmet etmiyor.

BİR 'GÖSTEREN' OLARAK MEDYA

Gösterge, burada gerçeğin yerini alan, onu karşılayan, ona denk düşen ya da düşürülendir. Bu haberlerde varsayılan gerçeklik ise, kabaca, örgütün 'adaletsizliği' üzerine kuruludur. PKK ile devlet arasındaki uzun savaşta, bir gösteren olarak medya, hemen her zaman bu 'gerçeklik' kurgusunu devrede tutmuştur. PKK'yi 'adaletin olmadığı, iç çekişmenin yaşandığı' bir kurum olarak lanse etmek yalnız haberlerin de değil; konuya ilişkin çekilen televizyon dizilerinin, hazırlanan tartışma programlarının da biricik malzemesi olmuştur.

MEDYA, SAVAŞA ALIŞTIRILMIŞTIR

Belki, Türkiye'deki ana akım medya için bu durumu bir 'alışkanlık' olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Çünkü savaş; göstergeleri sınırlandıran, söylemleri standartlaştıran ve kullanılan dili ketumlaştıran bir olgudur. Ve devletin PKK ile yürüttüğü uzun savaşta da medyanın bu her türlü standartlaşmadan nasibini aldığı açıktır. Medya, savaşa alışmış veya alıştırılmıştır.

Bu savaşta 'gösteren' olarak anaakım medya, bir savaşçı titizliğiyle; anlamı zedeleyen, onu hırpalayan ve gerçeği çarpıtarak yeni bir gerçeklik olarak sunan bir özenle bu işi yapmıştır.

BERTARAF EDİLEN: SÖZ

'Söz'ün önemli ve değerli olduğu, adına 'çözüm süreci' denilen bu dönemde, 'ayakkabılara' ve 'oturma düzeneğine' odaklanan bir medyanın niyetinin iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Barışın 'dillendirildiği' konuşmaları görmeyip, 'savaşçı' bir göstergeler saçmalığı oluşturmak da bu kötü niyetin bir parçası zaten.

Bu son örnekte de olduğu üzere medyanın, sözü ve kelamı bertaraf ettiği görülmektedir.

Peki, neden PKK ile devlet arasındaki -belki de bitmek üzere olan- uzun savaşta, silahların sustuğu bir döneme girildiği halde, medya hala savaş yanlısı göstergelerini devreye sokmakta?

Bu bir alışkanlık mı, anaakım medya için içselleştirilmiş bir durum mu, yoksa medyanın bilinçaltına zuhur eden bir unsur mu?

BİR 'GÖSTERGE' OLARAK MEDYA

Muhtemelen hepsi. Ama bunlardan daha baskın gelen unsur, anaakım medyanın, 'alıcısının' talebini gözardı etmeyişi ve iktidarın baskın 'dilini' es geçmeyişi, geçemeyişidir. Zaten bu, altın kuraldır da.

Yani yamuk bir bakışla, savaşçı göstergeleri kullanan medyanın aslında kendisi de başlı başına bir göstergedir; hem toplumun hem de iktidarın göstergesidir medya. Medyanın kurduğu 'arz-talep' dengesi de buralardan beslenir; yani onların -iktidar ve toplum- neyi arzulayıp, neyin çelişkisini yaşadığını bizlere gösterir.

Bu 'süreç'te henüz anaakım medyanın içselleştiremediği barış dilini, aslında iktidar ve toplum da içselleştirmemiştir.

Ama bu demek değildir ki 'medyanın bu göbek bağı koparılamaz' durumda ya da 'imkansız'dır.

Anaakım medyanın 'yeni' süreçte, bu zamana kadar kullandığı dilini 'eskitmesi'; savaşçı göstergesel dizgelerini bir tarafa koyması şart.

Sadece tartışma programlarında konuşulan bir 'barış süreci', barış dilinin inşa edildiği ya da edileceği anlamına gelmez; bunu, haberlerdeki gösterge nesnelerine, televizyonlardaki dizi ve programlara, kısacası medyanın her alanına yaymak 'barış' için bir zorunluluk.