Alman basınında Suriye hükümetine bağlı güçlerin Doğu Guta saldırısı geniş yer buldu.

Hükümetin eleştirildi haberlerde, Merkel’in en büyük korkusunun yeni göç dalgası olduğu savunuluyor.

Merkel'in Suriye konusunda mecliste açıkladığı 10 milyon euroluk yardım ile Almanya'nın çatışma bölgelerine yaptığı silah ihracatı öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

Südkurier Merkel'in Brüksel'deki gayri resmi AB Zirvesi öncesinde Alman Federal Meclisi'nde yaptığı Suriye'deki duruma ilişkin hükümet açıklamasını ve 10 milyon euroluk yardımı şu şekilde değerlendiriyor:

"Son günlerde Suriye'den elimize ulaşan fotoğraflara tahammül etmek mümkün değil. Tozla kaplanmış korkulu yüzleriyle çocuklar. Kimse nereye götüreceğini bilemediği için yanyana sıraya dizilip, öylece bırakılmış cansız bedenler. Kurtulma şansı olmadığı için doktorlar tarafından tedavi edilmeyen ağır yaralı erkekler. Başbakan bu barbarca hareketi "katliam" olarak kınadı. Savaş suçlusu Esad bundan hiçbir şekilde etkilenmeyecek. Böylece de bu çıkış yararsız bir jest ve hükümetin cebinden çıkan para olarak kalacak. Suriye'ye 10 milyon euro aktarılacak, diplomatik ağlar çalışıyor. Yardım sadece kurbanlara acındığı için yapılmıyor. Bu, Orta Doğu'nun çaresiz göçmenlerinin tekrar Almanya'ya doğru yola koyulmasından duyulan korkuyla da alakalı. Böyle bir durum Başbakan'ın şu anda ihtiyacı olan son şey. Böylece bu yardım ile politik egoizm birbirine karışıyor."

Straubinger Tagblatt/Landshuter Zeitung Merkel'in Federal Meclis'te Suriye'ye ilişkin yapmış olduğu açıklamanın arka planına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Angela Merkel'in parlamentoda "bu katliamın son bulması için" her şeyi yapacaklarını söylemiş olması hiçbir şey değiştirmiyor. Batının bu konudaki çaresizliği apaçık. Bir de buna Avrupa'ya yönelik yeni bir göç dalgasından duyulan korku ekleniyor. Tüm bunlar başbakanın ve muhtemel bakanların Kızılhaç'a 10 milyon euroluk acil yardım gerçekleştirmesinin nedenini ve eldeki tüm diplomatik kanalları kullanarak yardım örgütlerinin Doğu Guta'ya tekrar erişimini sağlamak için neden hummalı bir şekilde çalıştıklarını açıklıyor. Suriye'de insanlara yardım etmek istiyorlar ama çok daha önemlisi onların ülkelerinde kalmalarını arzuluyorlar. Ki 2015 yaz ayında yaşananlar tekrarlamasın."

‘ESAD'IN TEKRAR MÜZAKERE MASASINA OTURTULMASI GEREKİYOR’

Handelsblatt  Suriye'deki savaş suçlarından sorumlu tutulan Esad'ın müzakere masasına oturtulması gerektiğinin altını çiziyor ve müzakerenin koşullarına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Bu korkunç saldırıları sona erdirmek için Esad ile konuşmamız lazım. Ancak şu anda bu mümkün görünmüyor. Esad geçtiğimiz 10 yılda gerçekleşen savaş suçlarının çoğunun sorumlusu. 400 bin insanın ölümünden sorumlu. Uluslararası gözlemcilerin açıklamalarına göre saldırılarda, bir savaş suçu olan kimyasal silah kullandı. Kendi iktidarını koruyabilmek uğruna Rusya ve İran'a güvendiği için diplomatik olarak Batı'ya sırtını döndü. Buna rağmen, ya da tam da bu sebeple, Esad'ın tekrar müzakere masasına oturtulması gerekiyor. Sunulacak seçenek şu olmalı: Suriye'de yeni bir anayasa ile kurallara bağlanmış politik geçiş süreci ve seçimler. Kesin olan talep ise: şiddetin sona erdirilmesi, ateşkese kesin olarak uyulması ve acı çeken halka yardım edilmesi."

Neue Osnabrücker Zeitung Almanya'nın çatışma bölgelerine yaptığı silah ihracatlarına ilişkin aşağıdaki değerlendirmeyi yapıyor:

"Ne utanç verici bir bilanço: Sigmar Gabriel 2013 yılında büyük koalisyon hükümetinin Ekonomi Bakanı olarak göreve geldiğinde silah ihracatını sınırlandıracağını açıklamıştı. Sonuç: Silah ihracatı büyük koalisyon döneminde 25 milyar euroya yükseldi. Bundan sadece NATO müttefikleri değil savaş tacirleri de yararlandı. Hükümet gerekli adımları anca şimdi atıyor. Bu nedenle, mesela Yemen'de olduğu gibi, insanların çekmiş olduğu tarifsiz acılardan müştereken mesul. Savaş, açlık, tehcir ve göç: Yemen'deki durum bir facia. Hükümetin kısa süre önce açıkladığı ihracatı durdurma kararı geç kaldı. Ancak hükümetin gerilimli bölgelere savaş muhimmatı göndermeme ilkesine geri döndüğünü göstermesi açısından bu karar aynı zamanda az da olsa umut verici."

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe