Rober Koptaş'ın yazısı:
Agos 3 Haziran 2011

Ufuk Uras’a teşekkür

Bu köşede herhangi bir siyasetçi hakkında övgü yazısı yazılmadı bugüne dek. Ama seçimin ve sonrasının karmaşası, Ermenicesiyle söylersek ‘taşkala’sı içinde unutulursa, İstanbul milletvekili Ufuk Uras’a koca bir teşekkür borçlu olacağız demektir. Borçlu kalmamak için, bazı şeyleri zamanında söylemek gerekir.

Siyaset sahnesinde, vefa denen mevhumun bir kıymetinin olmadığını biliriz. Hayat deneyimimiz bize öyle öğretmiştir. Ufuk Uras’a gösterilen vefasızlığı da vaka-yi adiyeden saymak gerekir. DTP’nin ve BDP’nin en zor günlerinde onlarla saf tutan, partinin Meclis’te grup oluşturmak için yeterli sayıya sahip olması için onlarla daima dayanışma içinde olan Ufuk Uras’a 12 Haziran öncesinde bağımsız adaylar arasında yer verilmemesi, bugüne dek gördüklerimiz içinde en çok can yakan vefasızlık örneklerinden biridir.

Ne yapştı Ufuk Uras? İstanbul Birinci Bölge’de Kürtlerin ve özgürlükçü solcuların ortak çalışması sayesinde bağımsız milletvekili seçilmiş, ondan sonra da bütün mesaisini, demokrat bir sosyalist olarak, Türkiye’nin ezilen, sesleri bastırılan toplumsal gruplarının Meclis’teki sesi olmak için harcamıştı. Meclis’te, seçilmesinde önemli rolü olan Kürtlerin siyasi haklarını savundu, gayrimüslimlerin ezilmesine karşı çıktı, işçilerin, göçmenlerin, eşcinsellerin dertlerinin takipçisi oldu, Hrant Dink cinayeti davasını sadece seçim zamanında değil, daima yakından izledi. Yani dürüst, tutarlı bir siyasi hat çizmeye çalıştı, bunu yaparken de asla, esnemez, pazarlıksız, astığım astık kestiğim kestik bir tavra meyletmedi; her zamanki zarif, güleryüzlü duruşunu korudu.

Uras, BDP’yle dayanışmasını sürdürürken, doğru bildiği yoldan şaşmamak için, gerekirse partinin çizgisinin dışına da çıktı. Anayasa oylamalarında, referandum sürecinde kendi düşüncesini siyasi tavrına yansıttı, belki böylece Kürt siyasetine de içerden bir eleştiri yöneltti. Ancak muhtemelen bu eleştirel tutum, onun 2011 seçimlerinde yeniden milletvekili adayı gösterilmesini engelledi.    

BDP aday listeleri ondan daha sadık olması beklenen isimlerden oluşturulunca Ufuk Uras’a listede yer kalmadı. Tıpkı, adaylık için uygun Ermeni aday bulunamamasında olduğu gibi... O ise, bu durumu da bir sitem veya siyasi gösteriş malzemesi yapmadan, yine bağımsız adaylara destek olmak için uğraşarak geçiriyor günlerini.

Ufuk Uras, kuruluşunda etkin olduğu, ancak BDP’nin kendisine ihtiyaç duyması nedeniyle daha önce katılamadığı Eşitlik ve Demokrasi Partisi’ne katıldı. Onun ve EDP’nin işi kolay değil. Görülmeyen, duyulmayan bir parti olarak yola devam etmek zorundalar. Çalkantılı, değerlerin birbirine girdiği, anlamını yitirdiği sol siyaset ortamında özgürlükçü ve demokrat bir çizgi tutturmak gibi zor bir görev onları bekliyor. Belki hiçbir zaman kitlesel bir parti olamayacaklar, ama onurlu mücadelelerini sürdürerek barış içinde bir Türkiye mücadelesine kendi güçleri ölçüsünde katkı sağlayacaklar. Yolları açık olsun.