Pazar günü görkemli bir maç izletti Galatasaray bize, belki de bu sezonun en coşkulu karşılaşması oldu Galatasaray - Bursaspor maçı. Maçın görkeminin yanında ayrı bir anlamı da vardı elbet, Metin Oktay’ın doğum gününe denk gelmişti Bursaspor maçı ve maç öncesi seremonide Galatasaraylı futbolcuların ellerini kalplerine koyarak efsane isme vefa gösterisinde bulunuşu maçın görkemi kadar hafızalarda yer edecekti.

Futbolun henüz paraya tahvil olmadığı, forma aşkının egemen olduğu dönemlerin, boş mukavelelere kalben imza atıp, mütevazılığı asla elden bırakmamanın fotoğrafı gibidir benim için Metin Oktay’ın kalbine koyduğu o el. Ve bunun içindir ki, endüstriyel futbolun içinde artık hiçbir futbolcu Metin Oktay gibi, Lefter gibi, Baba Hakkı gibi anılamayacaktır yazık ki. O paye hep onların olacaktır.

Bilinen üzere büyük golcü, 1969 sezonunda futbolu bırakırken müthiş bir jübile yapmıştı. Galatasaray’ın Fenerbahçe’yle 1-1 berabere kaldığı maçta Metin Oktay 5 dakika için Fenerbahçe forması giymiş, Can Bartu da aynı süre içinde Metin Oktay’ın 10 numaralı formasıyla mücadele etmişti. Aynı Metin Oktay, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idamına karşı yürütülen imza kampanyasına katılarak onların verdiği mücadeleye karşı ne kadar duyarlı olduğunu da göstermişti.

Bu gün aramızda olsaydı eminim Ali İsmail Korkmaz’ın davasında Fenerbahçe formasını yine giymekten gocunmazdı.

Maça dair bir şeyler söylemeden önce, öncelikle Galatasaray’ın ara transferin en hızlı takımı olmasıyla söze başlamak gerekiyor. Zira Ocak ayında bu kadar bütçeli ve bu denli oyuncu transfer eden bir başka süper lig temsilcisi olmuş mudur bilmiyorum. Bu transferlerin bize anlattığıysa Mancini’nin gelmeden önce ciddi bir transfer yatırımı istemiş olduğu, hem ilk onbir hem de onbir dışında ciddi bir yapılanmaya gideceği yönünde anlaşmış olduğu. Yapılan dokuz oyuncu transferinde yerli ve yabancı oyuncuların eşit dağılımı ve yaş ortalamasının düşüklüğüyle hem bugünü hem de geleceği kurmanın derdinde gözükmekte Mancini ve Galatasaray. Bu strateji sezon sonu yapılacak transferlerden daha mantıklı gözükmekte, zira bu oyuncuların birçoğu önümüzdeki sezon için uyum sorunu gibi bir sorunla uğraşmayacakları anlamını taşıyor.

Son olarak şunu da not düşmek gerekir, Galatasaray bu genç oyuncuları toplayıp kiraya verip sonra da toplama işini her zaman iyi kıvırmıştır. Dolayısıyla bu alınan genç oyunculardan birkaçı kiraya verilirse kimse şaşırmamalı.

Maça dönecek olursak, Cumartesi günü Fenerbahçe’nin aldığı mağlubiyet puan farkının 7’ye inmesi anlamında Galatasaray için değerlendirilmesi zorunlu bir fırsattı. Bu fırsatın olası bir puan kaybında kaçması, ileriki haftalar için işlerin fazlasıyla zorlaşması demekti. Kazanılmasıysa şampiyonluk yarışında Fenerbahçe için erken bir avantaj yitimi, Galatasaray için yarışta buradayım mesajı taşıyacaktı.

Galatasaraylı futbolcular bu motivasyonla sahaya çıktı ve Bursaspor gibi güçlü ve kaliteli bir takıma karşı görkemli bir oyunu altı golle süsledi ve belki bir o kadar da kaçırdı. Pazar akşamı gördük ki, sistem tartışmaları sürerken, Mancini’nin “sisteme çok da takılmayın” söylemi haklı çıktı. Sahadaki yerleşimden ziyade stratejinizi ne kadar hayata geçireceğiniz elbet daha önemli oluyor. Kaldı ki sistem konusunda Mancini de henüz çok net değil, o da deniyor ve en fazla verim alacağı sistemi bulmaya çalışıyor. Ama stratejisi net; rakip sahada baskıyı kur, ön alanda pres yap, topu mümkün olduğunca rakip yarı sahada oyna…

Pazar akşamı bunu fazlasıyla yaptılar. Dakikalar 12’yi gösterdiğinde Melo sağdan alıp Sneijder topu belki biraz sertçe ikram etse de Sneijder bundan pek yerinmedi ve açılışı yaptı.

Ardından kanatlarda Eboue ve Sabri’nin dahil olduğu, Ceyhun’nun Semih ve Hakan Balta’nın önüne çıkıp Melo’nun savunmadan ziyade hücumda da etkinleşmesini sağlayan ve geceye de damgasını vurduran ön alan presi geldi ki bu ilk yarı skoru için 4-0 demekti. Maçın ikinci yarısıysa formalite kıvamına büründü. Tabi bu skorun gelmesinde Bursa’nın dirençsizliğini de eklememiz gerek. Skorda farkı yaratan Galatasaray’ın takım halindeki iştahının yanında Bursaspor’un dirençsizliği de etkendi.

Bu maç aynı zamanda Mancini’nin Galatasaray’a ne oynatmak istediğine dair soru işaretlerini de gidermiş oldu. Bu coşku ve kapanan puan farkı Fenerbahçe’yi tedirgin edecek gibi gözükse de, burada devamlılık elbette önemli. Mancini’nin transferlerden yana ısrarı biraz da bundan aslında. Zira bir dahaki sefer bu kadar dirençsiz bir Bursaspor olmayacak karşılarında.