Özgecan Aslan'ın vahşice öldürüldüğü Mersin'de bu kez bir trans kadına saldırı oldu. İpek Kaya kaçırıldı, bıçaklandı, 1.5 saat işkence gördü.

Radikal'e konuşan Kaya, "Sürekli 'Allah rızası için bırakın' diye yalvardım. 'Senin Allah'ın mı var ki bu işi yapıyorsun' diyorlardı. 'Sen ilksin. Bundan sonra hepinize yapacağız' diye tehdit ettiler" dedi.

Tam bir hafta önce, 1 Mart gecesi saldırıya uğradı. Bıçaklandı. 1,5 saat işkence gördü. Canını son anda kurtardı. 11 Şubat’ta Özgecan Aslan’ın öldürüldüğü Mersin’de bu kez saldırının hedefi bir başka kadın İpek Kaya oldu. İpek Kaya, hem emniyetin failleri “bulamamasına” hem de kamuoyunda bu konunun yer almamasına tepkili. “Daha dün Özgecan için eylem yapıyorduk. Ben de katılmıştım. Şimdi neden herkes susuyor? Trans olduğum için mi?” diye soruyor.

Serdar Korucu’nun Radikal’deki haberi şöyle:

Bıçaklı saldırının düzenlendiği gün 1 Mart’ta neler yaşandı?

23:00’te evden çıkmıştım. Seks işçisi olarak çalıştığım yere doğru gittim. Bir saat bekledikten sonra bir araba durdu. İçeride iki kişi vardı. Fiyatta anlaştık. Arabanın arkası görünmüyordu, camları filmliydi. Boş bulundum, binmeye karar verdim. Biner binmez arkada bir kişinin daha olduğunu fark ettim. Ancak çok geçti. Arkadaki kişi otururken bacağıma bıçak sapladı. Öndeki saçımı çekti. Beni arabanın içinde darp etmeye başladılar. Sonra beni bir yere götürmeye başladılar.

Nereye götürdüler?

Portakal bahçelerine götürdüler. Önce üzerime bira döktüler. Sonra kemerlerle dövmeye başladılar. Sonra ellerine sopalar aldılar. Sırasıyla her biri 10’ar dakika vuruyordu. 1,5 saat boyunca cehennemi yaşadım.

Saldırı sırasında size ne diyorlardı?

Ben onlara çok yalvardım, “Allah rızası için beni bırakın” dedim. Dinlemediler. “Senin Allah’ın mı var ki bu işi yapıyorsun?” diyorlar, sürekli “Niye böyle oldun?” diye soruyorlardı. Halbuki bu benim kimliğim. Çocukluğumdan beri hissettiğim bir şey ama bunu anlamıyorlardı. Çok eziyet çektim. Sonunda acılara dayanamayarak “Beni öldürün” dedim. Gerçekten bunu istiyordum. Onlarsa “Hayır, sizin gibileri hemen öldürmemek gerek. İşkence yapmalı” diyordu. Hedefleri sadece ben de değildim. “Sen ilksin bundan sonra hepinize yapacağız” diye tehdit ediyorlardı. O anı ben yaşadım başka arkadaşlarımın yaşamasını istemem.

Nasıl kurtarmayı başardınız?

Bu işkencenin sonunda öldürüleceğimi anlamıştım. Onlardan kaçmak için fırsat kolluyordum ama üç kişilerdi. İlk anda uzaklaşmam mümkün değildi. Ancak 1,5-2 saat boyunca bana işkence yaptıktan sonra yoruldular. Kanal tarafına park ettikleri araçlarına gittiler. Belki uyuşturucu kullanıyorlardı. İşte o sırada gücümü topladım. Ayağa kalkıp ters yöne koşmaya başladım. 15 – 20 dakika boyunca hiç durmadan koştum.

İzinizi bulamadılar mı?

Ben düşüp bayılmıştım. Sabah 7:30 gibi erkek sesleriyle uyandım. O anda içimi korku sardı. Yeniden geldiklerini sandım. Fakat çaresizdim. Yerimden kımıldayamıyordum. O sırada kalabalığın içinden kadın sesleri de duydum. Gelenler portakal toplamaya gelen işçilerdi. Allah onlardan razı olsun.

Polise gittiniz mi?

Beni bulanlar önce muhtara haber verdi. Muhtar da polise. Polisler beni karakola götürdü. Oradan da ambulansla hastaneye kaldırıldım.

Emniyetin soruşturması ne durumda?

Benim anlayamadığım da bu. Nasıl olur da arabayı tespit edemezler? Bana yetkililer arabayı gördük ama plakası belli değil diyorlar. Bu nasıl olabilir? Ben o insanlarla aynı şehirde yaşıyorum. Sadece ben de değil. Hangi kadın, trans, travesti onlar dışarıdayken huzurlu olabilir ki? Bu nasıl olabilir?

İşkenceye maruz kaldığınız an aklınıza Özgecan Aslan cinayeti geldi mi?

Tabi ki geldi. Biz onun için yürüyüşler düzenlemiştik. Ben de katılmıştım. Bir gün başıma benzerinin geleceğini tahmin etmemiştim. Bugün faillerin yakalanmasını da bu nedenle istiyorum. Bir başkasının başına gelmemesi için.

Akdeniz Belediye Başkanı Yüksel Mutlu sizi ziyaret etti. Kadın Platformu da Mersin’de eylem yaptı. Size başka destek mesajları geldi mi?

Geldi ancak beni asıl üzen kamuoyunun genelindeki sessizlik oldu.

Son dönemlerde kadına şiddet Türkiye’nin en çok konuşulan konularından biri. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kabataş Olayı”na atıfta bulundu, “Kimse o kadını taciz edenleri kınamadı” dedi.

Vücudumdaki darp izlerimle soruyorum: Neden herkes benim yaşadığım karşısında susuyor? Trans olduğum için mi? Evet. Bizim başımıza bir olay gelince suskunluk çöküyor. Çünkü biz “makbul kadın” olarak görülmüyoruz. Sanki bize ne olursa olsun “doğal”mış gibi kabul ediliyor. Bizim buna itirazımız var.

Daha önce şiddete uğramış mıydınız?

Evet. Başıma gelen ilk olay bu değil. 15 yıl İstanbul’da yaşadığımda da bazı olaylar başımdan geçmişti. Ancak hiçbir zaman ölüme bu kadar yaklaşmamıştım. Bu seferkinde kaçma fırsatım olmasa ölmüştüm. Bugün tek bir talebim var: Öldürülmemek! Bunun için de o kişilerin bulunması gerek. Bu işin sonunu asla bırakmayacağım.