Liseli LGBTİ Oluşumu üyesi 16 yaşındaki Elif N. C., okulda yaşadığı şiddetin ve ayrımcılığın en önemli kaynağının okul yönetiminin ve öğretmenlerin homofobik yaklaşımı olduğunu söylüyor.

Kendisi gibi var olma çabası gösteren çocuklara da bir tavsiyesi var: “Yılmadan, korkmadan kendinizi anlatın, onları bezdirin.”

Hilal Köse’nin Cumhuriyet’te yer alan haberine göre, oluşumun kurucularından, üniversite öğrencisi Emre Demir ise LGBTİ’lerin ‘sürüklendiği dram ortamına’ itiraz ediyor.

Demir, “Zaten bizden istenen mutsuz olmamız. Biz ölen arkadaşlarımızı bile mezar başında anarken şarkı söyleyen insanlarız. Bize çektirdikleri acılar sayesinde, güçleniyoruz, örgütleniyoruz, açılıyoruz…” diyor. 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları (ÇOÇA), “LGBTİ Ergenler Anlatıyor: Öğrenci Olmak” adıyla bir forum düzenlendi.

İsveç Enstitüsü’nün “Genç Sesler” projesi kapsamında gerçekleştirilen forumun amacı ise çocuk LGBTİ’lere destek alanları yaratabilmekti.

Forumda, Liseli LGBTİ Oluşumu’ndan Emre Demir, Melisa Yıldırım, lise öğrencileri Çayan A. ve Elif N. C. okullardaki şiddeti ve ayrımcılığı anlattı.  LGBTİ anneleri, Eğitim Sen’li rehber öğretmenler ve çocuklarla çalışan sivil toplum örgütü temsilcileriyle yapılması gerekenleri tartıştılar.

‘YILMADIM, YILDIRDIM’

Elif N. C.’nin okul hayatı, okul yönetimine ve öğrencilere kendini olduğu gibi kabul ettirmenin başarı hikayesi.

Konuşa konuşa, yanından geçerken omuz atanları, ‘gel beraber karı kız keselim, senin top arkadaşların da vardır, beni bir dene doğru erkeği bulamamışsındır’ diyen erkekleri, ‘nasıl yani sen şimdi Kıvanç Tatlıtuğ’u, Burak Özçivit’i beğenmiyor musun?

Baksana ne kadar yakışıklı’ diyen kızları, homofobik öğretmenleri, kendisini okuldan atmaya çalışan idarecileri hizaya getirmiş. “Bize bir tepki geldiğinde nasıl başa çıkacağız?” diye soruyor.

Yanıtı ise şöyle: “Ben onlara kızmıyordum. Her söylenene karşılık verdim. Susmadım. Susmadığımı gördüklerinde, yıldılar. Bıkmadan, her yerde olduğumuzu anlatıyorum. Beni, dersine almayan hocamın en sevdiği öğrencisiyim şu an.

Yanımda küfür etmiyorlar, ‘bayan’ diyemiyorlar, kimse kimseyi aşağılamıyor. İlk başta idare çok büyük tepki gösterdi. Aileme söyledi. Müdür ‘okula gelme seni mezun ederim’ dedi. Bir süre gitmedim de… Şu an homofobik öğretmenlere, arkadaşlarım yanıt veriyor.” 

‘HAYATIM ÇOK GÜZEL’

Emre Demir, oluşum fikrini ortaya atan iki kişiden biri. Hem LGBTİ hem de ergen olmanın farklı sorunlar yarattığını, örgütlülüğün bu nedenle çok önemli olduğunu vurguluyor.

16, 17 yaşındaki birinin 30 yaşındaki birine sorunlarını anlatamadığına dikkat çekiyor. Örgütlü olmaya dair tespitleri önemliydi: “En hiyerarşisiz ortamda bile çocuk olmaktan kaynaklı bir hiyerarşi ile karşılaşıyorduk.

Bunun önüne geçmek istedik. Paylaşlak kolay değildi ve paylaşabileceğimiz güvenli ortamı yaratmak da gerekiyordu. Ergenlerin gay gettolarında bir araya geldiği sosyal ortamlar var. İşin politik yönünü irdeleyen bir şeye ihtiyaç vardı.

Ben Elif’in deneyimiyle kendi okulumda bazı şeyleri aşabildim. Elif benim aileme açılma yöntemimle ailesinde bazı şeyleri aşabildi mesela... Biz anlatarak çoğulmayı önemsedik.” Demir, LGBT’lere yönelik “akran zorbalığı, öğretmen bilmem nesi, çok acı çekiyorlar” imajını yıkmak istediklerini anlatıyor: “Çok güzel şeyler de var.

Benim hayatım gerçekten güzel. Ailem güzeldi, okuduğum okul güzeldi. LGBTİ’lerin sürüklenmeye çalışıldığı bu dram ortamını en azından lise alanında aşmaya çalışıyoruz. Kötü şeyler vara ama zaten bizden istenen mutsu olmamız.

Biz ölen arkadaşlarımızı anarken bile mezar başında şarkı söyleyen insanlarız. Burda yoklar ama, belki bir gazete yazar duyarlar... Bize çektirdikleri acılar sayesinde güçleniyoruz, örgütleniyoruz, açılıyoruz... Tek başına ibnelerin veya dönmelerin dertlerine yoğunlaşan bir örgüt değiliz.

Kadın eylemlerinde, 1 Mayıs’ta, hayvan barınakları için bağış toplarken, işçi grevlerinde, gericileşmeye karşı eğitim boykotunda en önde yer alıyoruz. Çünkü  bize yönelen şiddetin nedeni bencil ve tek yönlü olması. Biz bunu reddediyoruz. Biz her yerde herkes için var olmaya çalışıyoruz.” 

16 yaşındaki Çayan A. cinsel yönelimi nedeniyle okulunu değiştirmek zorunda kalmış.  Örgütlenmeye ise şöyle karar vermiş: “Benim derdim iki yıl önce aynı sırayı paylaştığım arkadaşımla aramızdaki aştı. Bizi ifşa edip, onu okuldan zorla alıp, her türlü sözel, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakmalarıydı.

Onun maruz kaldığı şiddet biraz azalsın diye okuldan alınıp, başka okula verilmemdi. Ona bir sözüm vardı. Gelecekte sevdiği insanla sokakta onu el ele görebilmekti o söz. Beni mücadeleye iten en önemli neden buydu.” 

İKİ KİŞİLİK ÖRGÜT

Üniversiteli  Melisa Yıldırım, Ankara’da örgütlü. Kendi hikayesi yerine, ilkokuldan tanıdığı trans arkadaşı Özgür’ün yaşadıklarını paylaştı: “Özgür’le akran şiddetinden korunmak için ikimize dair bir getto oluşturduk. Dersanede ona ‘top’, ‘caddeye de çıkıyor mu’ diye laf attıklarında travma yaşamıştım. Özgür de şimdi üniversitede. Bir buçuk yıldır, ‘LGBTİ çocuk olmak’ üzerine çalışıyoruz. Geriye dönüp baktığımda, kendimiz olabilmek için çok güçlü bir mücadele vermişiz. İlkokulda bile iki kişilik örgütmüşüz biz…”