Kaos GL'nin "Siyasetin O Biçimi" dosyası kapsamında Yıldız Tar'a konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu ve LGBTİ Komisyonu üyesi Cihan Erdal, partinin “Yeni Yaşam” politikalarının Kürtler için de LGBTİ’ler için de eşit oranda geçerli olduğunu belirtterek, LGBTİ Koordinasyonu olarak genel seçimlerde LGBTİ politikalarını belirlemek için çalıştıklarını kaydetti ve “Genel seçimlerde bütün vekil adaylarımız birer LGBTİ aktivisti gibi hareket edecek. 550 LGBTİ aktivisti vekil adayımız olacak” dedi.

Cihan Erdal'ın Kaos GL'den Yıldız Tar'a verdiği söyleşi şöyle:

“YENİ YAŞAM KÜRTLER İÇİN DE TRANSLAR İÇİN DE GEÇERLİ”

Okurlarımız için HDP’nin LGBTİ politikasını ve şimdiye kadar yaptıklarını anlatır mısın?

HDP, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) partisi ve HDK’nin kuruluşundan bugüne LGBTİ Komisyonu vasıtasıyla çalışmalar yürütüyor. HDP yeni bir parti olması sebebiyle kurumsallaşmasını yeni tamamlıyor. Kısa zamanda başarılı iki seçim atlattık. İl ve ilçe düzeyinde örgütlenmemizi esas olarak bu dönemde, genel seçim çalışmalarımız ile birlikte yürütüyoruz. Bu süreç bizim bütün politikalarımızı daha iyi anlatabileceğimiz araçları oluşturmaya çalıştığımız bir süreç aynı zamanda. Neredeyse tümü kitlesel katılımlarla gerçekleşen il kongreleriyle örgütsel olarak kendimizi yeniden yapılandırıyoruz, bütün alanlardaki politikalarımızı çalıştaylarla, eğitim çalışmalarıyla, atölyelerle gözden geçiriyoruz, programatik olarak bir bütünleşmeye doğru gitmeye gayret ediyoruz. Bu dönemde diğer alanlarda olduğu gibi LGBTİ politikamızı da daha fazla konuşarak sözümüzü, yaklaşımımızı ortaklaştırıyoruz.

Bu bahsettiğin yeniden yapılandırma sürecinde LGBTİ hakları nerede duruyor? Önünüze nasıl bir yol haritası koydunuz?

Politikamızı ifade ederken belli alt başlıklar kullanıyoruz. Örneğin program yazılırken önerilerimiz LGBTİ’ler, gençler, emekliler gibi başlıklar etrafında detaylandırılıyor.  Bu, derdimizi anlatırken işi kolaylaştırıyor. LGBTİ meselesinde de heteroseksizmle mücadelenin kapitalizme ve diğer tüm eşitsizlik kaynaklarına karşı mücadeleden ayrıştırılamayacağını düşünüyoruz. HDP, homofobi ve transfobi temelli ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına hedefleyen bir parti. Ancak öte yandan genel anlamda önerdiğimiz bir “Yeni Yaşam” siyaseti var. Bu siyaset ve teklifin Kürtler için de translar için de eşcinseller için de eşit derecede geçerli ve gerekli olduğunu söylüyoruz. Kimliksel, sosyal, ekolojik sorunların iç içe geçmiş, hayatın içindeki karmaşıklaşmış haline tüm bu sorun alanlarını birbirinden soyutlayan yanıtlarla çözüm getiremeyiz. Orada yeni yaşam olmaz.

Nedir bu “Yeni Yaşam” dediğiniz? Diğer siyasi partilerin ve oluşumların politikalarından farkı ne? Yeniliği nerede?

Türkiye’nin bugün en fazla uğraştığı sorunlardan biri toplumsal kutuplaşma. Kimliklerin birbirine düşman edildiği, birbirinden korkar hale geldiği bir ortamdayız. Toplumsal düzen bu haliyle sağlıklı değil, insanlara mutluluk getirmiyor. Yeni yaşam dediğimiz ise kimliklerin birbiri ile temas kurabildiği, birbiriyle konuşabildiği ve aralarındaki duvarları yıkıp bir arada yaşamı gerçekleştirebildiği bir toplumsal hayat. İnsanların onurlu ve özgürce kimliklerini yaşayabilmelerini istiyoruz. Diğer yandan artık bu kimliklerin ve üzerimize iliştirilen etiketlerin çok da matah şeyler olmadığının farkına vardığımız bir yaşamdan bahsediyoruz. Türklük, Kürtlük, eşcinsellik, bunlar başlı başına yücelik ya da olumsallık atfedilecek şeyler değil çünkü. Toplum olarak bunu idrak edersek çok da kavga edilecek bir mesele olmadığını anlayabiliriz. İnsanların dikkatlerinin yeni yaşamın nasıl organize edilebileceğine yönelmesi biraz buna bağlı. Ortada bir düzen sorunu var ve biz de bu sistemi değiştirip dönüştürmeyi hedefleyen, düzene alternatif bir partiyiz. Cinsel, etnik, dinsel, sınıfsal farklılıkların eşitliği ve özgürlüğünü kazanmayı istiyoruz. Sorun alanları arasına hiyerarşiler koyarak mücadele içerisinde bir önem sıralaması da yapmıyoruz. Ezilenlerin kurtuluşunun tek başına olamayacağını aklımızdan çıkarmıyoruz. Tahrir Meydanı, Gezi, Wall Street, Barcelona Meydanı, Rojava, Syriza’nın iktidarı… Bunlar tesadüfi ve salt lokal olana özgü, birbirinden bütünüyle ayrışık deneyimler değil. Son 3-4 yılda dünyada süren irili ufaklı mücadeleler türlü saiklerle ve yollarla yeni yaşam arzusunu dile getiriyor. Biz de bunun siyasetini yapıyoruz Türkiye’de.

 “NORMALLER ACI, ÖLÜM VE AYRIMCILIK ÜRETİYOR”

 Kolektif mutsuzluklar üreten bir sisteme karşı mutluluğun siyasetini yaptığınızı söyleyebilir miyiz?

Kesinlikle söyleyebiliriz. Normaller üreten ve sırtını sürekli normallere dayayan bir egemenler dünyası var. Bizim için bu normaller acı, ayrımcılık ve ölüm üretiyor. Yeni yaşam siyasetinde ise her türlü hizalama çabasına karşı meydan okuma çağrısı var. Aile baskısına dayanamayıp intihar eden trans erkek Okyanus Efe ne diyordu? Neye yaradı normal olmak? Kimse kimseye benzemek durumunda değil. Bize sürekli itaat etmeyi buyuranlara usanmadan itiraz ederek ezilenlerin mutluluğa eriştiğini görebiliriz, hep birlikte yapabiliriz.

“HETEROSEKSİZMLE MÜCADELE BİZİM İÇİN ASLÎ BİR MESELE”

Peki, HDP’nin özellikle LGBTİ politikasına ilişkin eleştirilere cevabın nedir? HDP’nin LGBTİ politikasında samimi olmadığı ve LGBTİ haklarını araçsallaştırdığı iddialarına ilişkin ne düşünüyorsun?

Açıkçası bu meseleyi samimi olmak ya da olmamak üzerinden tartışmak doğru değil. HDP ve LGBTİ politikasını konuşurken partinin belgelerine yani program ve tüzüğüne bakmak lazım. Yine aynı şekilde parti temsilcilerinin, eşbaşkanların söylemlerine ve parti içerisindeki mekanizmalara bakmak lazım. Disiplin yönetmeliğiniz LGBTİ’lere yönelik ayrımcılığa karşı nasıl bir hüküm içeriyor örneğin? Eksikler olabilir elbette ama bu saydığım şeylere bakıp HDP’ye dair eleştiri üretmek zor. HDP’nin merkezi, resmi yaklaşımı son derece açık. Diğer taraftan bir kitle partisi içerisinde, halk içerisinde bu konuda yüzde yüz bir uzlaşının olduğunu söylemek de güç. HDP’ye oy veren insanların tümünün LGBTİ hakikatini içselleştirmesi bir anda olabilecek bir şey değildir. İşte bu nedenle LGBTİ komisyonu kurduk, bu yüzden daha çok çalışmak gerek. Ama heteroseksizmle mücadelenin partimiz için aslî bir mesele olduğunu söylemeliyim, dolayısıyla samimiyet testlerini devreye sokmak siyaseten kimseye bir şey kazandırmaz.

HDP’nin mekanizmalarından bahsederken, LGBTİ komisyonunun çalışmalarını hatırlatalım istersen. HDP ve HDK LGBTİ Komisyonları ne yapıyor?

Önümüzdeki dönemde seçimler olduğu için çalışmalarımız LGBTİ politikalarımızı toplumla daha fazla buluşturabilmek ekseninde ilerliyor. Diğer yandan LGBTİ çalışmalarımızı kurumsallaştırmak için de çalışıyoruz. İki temel çalışmadan bahsedebiliriz. Biri dediğim gibi sözümüzü toplumsallaştırmaksa diğeri de parti içinde komisyonlarımızın yaygınlaşması ve parti içi LGBTİ eğitimleri. Bu alana dair sözümüzün detaylandırılması ve nihayetinde ortaklaşması için sistemli uğraş gerekiyor. Mecliste yürütülen parlamento faaliyetlerine yönelik LGBTİ alanından akışın daha düzenli sağlanması yine komisyonun işlevlerinden biri.

Yakın zamanda İstanbul, Ankara ve İzmir’de LGBTİ komisyonu toplantıları aldık. Bir Genel Koordinasyon oluşturduk. Komisyon çalışmalarını düzenli sürdürerek, büyüterek meclisleşmeyi gündemimize alabiliriz. Tüm yerellerde LGBTİ meclisleri kurarak daha kitlesel bir LGBTİ örgütlenmesine dönüşmeyi arzu ediyoruz.

“LGBTİ’LERİN YASAL OLARAK TANINMA SORUNU VAR”

HDP’nin çalışmalarını bir yana bırakırsak, Türkiye’de yaşayan LGBTİ’lerin güncel olarak temel sorunları nedir sence? İlk elden müdahale edilmesi gereken sorun alanları ne olabilir?

En temel ya da öncelikli problem yasal bağlamda tanınma problemi. Bunu aşmadığımız sürece diğer sorunların önüne geçmek daha zor olacak.

Yasal bağlamda tanınmaktan kastın nedir?

Anayasal eşit yurttaşlığın gerçekleşmesinin en temel adımı. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği tanımının Anayasa’nın eşitlik maddesinde geçmesi gerekiyor. Bu olmadan LGBTİ’ler kendilerini eşit hissetmeyecekler. Dolayısıyla, LGBTİ’lerin kendilerini bu toprakların insanları olarak hissetmesini sağlayarak işe başlamak gerekiyor.

Diğer taraftan, yasalar her şeyi çözmeyebilir. İstediğiniz kadar albenili laflarla dolu yasalarınız olsun, eş anlı olarak toplumda ayrımcılığa karşı mücadelenin de içselleşmesi ve kök salması gerekiyor. Bunun da yapılması için siyasetçilerin hepsine iş düşüyor. Herkesin LGBTİ’lerin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesi için çalışmaları olması gerekli. Devlet kurumlarından yöneticilere, bir okuldaki öğretmenden doktora LGBTİ ayrımcılığına karşı topyekûn bir idrak sorunu var, o yüzden toplumsal kültürün dönüşümü en güç ve en önemli olanı.

Bütün bunların yanı sıra LGBTİ’lerin sosyal politikalar bağlamında sayılabilecek bir dizi sorunları olduğunu da görmemiz gerekiyor. Eğitimden çalışma hayatına, sosyal güvenceden barınmaya, medeni haklara bütün bu alanlar LGBTİ’lere kapalı ve ayrımcılıkla dolu. Özellikle translar çok katmanlı eşitsizliklerle karşılaşabiliyor. Bir transın bir hastanede dış görünüşü nedeniyle hizmet alamaması büyük bir sorun. Birçok arkadaşımız gittiği kamu kurumlarında kimliği nedeniyle ayrımcılıkla karşılaşıyor. Devletin kamu hizmetlerinde LGBTİ’lere dönük pozitif ayrımcılık yapması elzem. LGBTİ’ler lehine sosyal politikalara ihtiyacımız var.

 “ANAYASADA CİNSEL YÖNELİM VE CİNSİYET KİMLİĞİ İÇİN HDP’NİN BARAJI GEÇMESİ ŞART”

 Anayasa’da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kampanyası dönemin BDP’si ve CHP tarafından Meclis’te yürütüldü. Ancak AKP ve MHP’nin vetoları sonucu yasal bir düzenlemeye kavuşamadık. Şu anda ise bir tıkanmışlıktan bahsedebiliriz. HDP hangi adımlarla Anayasa’ya cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği eklenmesi mücadelesindeki tıkanmışlığı aşabilir sence?

HDP’nin bileşenleri yıllardır bu talebi vurguluyor. Daha 2003 yılında DEHAP, “Cinsel yönelim farklılıkları sebebiyle ayrımcılığa son” demiş ve bunu Meclis’te de dile getirmişti. Son dönemde de BDP milletvekilleri çok çaba harcadı. Ama şu an diğer partilerden kaynaklı tıkanmış durumdayız. Bunun aşılabilmesi bana kalırsa Meclis matematiğinin değişmesiyle mümkün. Daha güçlü bir HDP varlığı bu tıkanıklığı aşmakta önemli rol oynayabilir. Sokakta var olan toplumsal itirazın, baskının Meclis’te daha güçlü dile getirilmesi ile bu tıkanıklığı aşmak için daha iyimser olabiliriz. Sadece LGBTİ politikasında değil, diğer birçok alanda da. Örneğin insan hakları komisyonunda ya da kadına karşı şiddeti önleme komisyonunda daha fazla HDP’li vekilin varlığı birçok bakımdan olumlu olur, parlamento kararlarına daha aktif, değiştirici olma potansiyeli yükselmiş bir müdahillik anlamına gelir.

Bunun yolu da barajı geçmekten geçiyor…

 Elbette. Barajı geçmekle mümkün.

Sence HDP barajı geçebilecek mi peki?

Ben barajı geçeceğimize yürekten inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 9,8 oy aldıktan sonra konuşulan bir konuydu bu. Seçimlere parti olarak girmemiz gerektiğini söylemiştik. Bize yüzünü dönen insanların paylaştığı hissiyatı bir yana bırakıp tekrardan bağımsız adaylarla gireceğiz, diyemeyiz. Bu en başta onlara, yeni yaşam siyasetinin kendi geleceği için umut ışığı olabileceğine inananlara haksızlık olurdu.

HDP’nin barajı geçtiği günün ertesinde Türkiye’de ne değişir?

Bir anda yepyeni bir Türkiye’ye uyanacağımızı söyleyemeyiz herhalde. Ama şu açık ki, insanların ekmek kadar, su kadar umuda ihtiyacı var. Geleceğe karamsarlıkla bakan, bu ülkeyi terk etmek isteyen gençlerin ne kadar çok olduğu sadece benim dikkatimi çekmiyordur. Barajı geçtiğimiz gün umudu yeşertmeye başlamış olacağız sahiden. Öte yandan, önümüzdeki dönem yeni anayasanın tartışılacağı bir dönem olacak. Daha fazla vekille orada yer almak, yeni Anayasa’ya ortak olmak, bu süreci AKP’ye bırakmamak demektir. Yeni Türkiye tablosunda özgürlükten, eşitlikten, değişimden yana fırça darbelerinin artacak olması demektir.

Ezilenlerin her manada sesinin çok daha gür çıktığı, doğrudan temsil edildiği bir meclis Türkiye’nin demokratikleşmesi ihtimalini cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü kılacak. Parlamento gereğinden fazla anlam yüklenecek bir yer olmamakla birlikte gerek Kürt sorununun çözümü noktasında gerekse barışın toplumsallaşması bağlamında yeni, özgürlükçü bir Anayasa’nın Türkiye halklarına hediye edilmesi noktasında barajı aşmamız kilit rol oynayacak.

 “BÜTÜN VEKİLLERİMİZ LGBTİ AKTİVİSTİ GİBİ HAREKET EDECEK”

Hazır seçimler konusuna girmişken, HDP yerel seçimlerde birçok yerde ilk sıralardan belediye meclis adayları gösterdi. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ise Demirtaş’ın kampanyasında cinsel özgürlükçü yaşam kendisine yer buldu. Peki, genel seçimler sürecinde HDP’nin LGBTİ politikası nasıl olacak?

Genel seçimler sürecinde LGBTİ aday adayları çıkarsa partimiz bunu memnuniyetle karşılar. Ama özellikle LGBTİ koordinasyonumuz genel seçimlerdeki çalışmalarımızı salt adaylık meselesi üzerinden tartışmıyor. Eşcinsellerin, transların o Meclis’te temsil edilmesi elbette ki önemlidir, bütün vekil adaylarımızın birer LGBTİ aktivisti gibi hareket etmesi ve davranması ise çok daha önemlidir. 550 LGBTİ aktivisti adayla seçimlere hazırlanmak... LGBTİ’lerin uğradığı ayrımcılıklar konusunda da bütün adaylarımızla ortak çalışmalar yürütmeyi hedefliyoruz. Genel seçimlerdeki bu yaklaşımımız düzen partilerinin temsilden ne anladığıyla bizim siyaset anlayışımız arasındaki farkı da göstermiş olacak.

HDP’nin adayları nasıl belirlenecek? Parti içi demokrasinin çok sorunlu olduğu bir siyasal ortamda HDP aday adaylıklarını nasıl değerlendirecek?

Seçim komisyonlarımızı merkezden yerele oluşturuyoruz. Merkezi koordinasyon her ilde aday adayları başvuru komisyonlarıyla koordine içerisinde akışı sağlayarak parti olarak tespit ettiğimiz, üzerinde ortaklaştığımız kriterler doğrultusunda değerlendirmeler yaparak aday listesi çalışmalarını yürütecek. Yerellerde yapılacak yoklamalar büyük önem taşıyor tabii. Bugüne kadar yaptığımız gibi, herkesin rahatlıkla aday olabileceği ve parti politikalarına uygun olma kriteri üzerinden değerlendirileceği bir süreç yaşanacak. Bizim için HDP’nin yeni yaşam politikasını kimlerin daha iyi dillendireceği meselesi mühim.

Temsilden çok daha geniş bir mesele olarak siyasete katılım sorunu LGBTİ’lerin önünde duruyor. Siyasete katılmak o kadar da kolay bir şey değil LGBTİ’ler için. Buna dair HDP’nin politikası nedir?

Şimdiye kadar parti içerisinde süren resmî olmasa da fiilî bir pozitif ayrımcılıktan söz edebiliriz. Her organda LGBTİ’leri teşvik eden bir yaklaşım söz konusuydu. Bunun daha resmî bir hale gelmesi ise LGBTİ komisyonunun çalışmalarıyla mümkün olacak. Fiiliyatta işleyen bir sürecin yazılı hale gelmesine herhangi bir itiraz olacağını düşünmüyorum.

Katılım sorununu çözmek için LGBTİ politikasına yerelden başlamak gerek. Parti içerisindeki ortak siyaset yapma kültürünün ilçeden, ilden gelişmesi lazım ki bu partinin her organına yansısın. Önümüzdeki zaman diliminde belediyelerle birlikte çalışmayı ve örneğin Akdeniz Belediyesi’nde hayata geçirilmeye başlanan LGBTİ politikasını yaygınlaştırarak genel anlamıyla siyasete ve toplumsal yaşama katılımın önündeki engelleri aşmayı planlıyoruz.

 “HDP İÇERİSİNDE LGBTİ HAKLARINI SAVUNDUĞU İÇİN BİR TARTIŞMA YOK”

Yarım ağız da olsa dile getirilen bir endişe var. LGBTİ haklarını savunmanın oy kaybına yol açacağı söyleniyor. HDP içerisinde böyle bir tartışma ve endişe var mı?

HDP içerisinde böyle bir tartışma yok. HDP’nin kurullarında hiç böyle bir tartışma yaşanmadı. Genellikle bize dışarıdan yöneltilen bir argüman. Demirtaş da bu konuya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok net cevap vermişti. “Riskse biz bu riski alıyoruz” dedi. Biz ilkeleriyle hareket eden bir partiyiz. MYK ve Parti Meclisi gibi organlarında açık kimlikli LGBTİ siyasetçilerin olduğu bir partide bu tartışmaların yapılması abesle iştigal olur.

Yüksek siyaset kirli bir alan ve bütün partiler birbirini karalamak için fırsat kolluyor. Farklı yayın organlarında HDP’ye LGBTİ politikası üzerinden bir yıpratma kampanyası yürütülüyor. Buna karşı stratejiniz nedir?

En son Bülent Arınç, meclis kürsüsünde Demirtaş’ın LGBTİ’lerden oy aldığını alaycı bir dille ifade ederek kendi tabanını konsolide etmeye çalıştı. Medyası da hemen harekete geçti. Özellikle Akit gibi faşist yayın organları LGBTİ çalışmalarımız üzerinden bizi bölgede zayıflatabileceklerini zannediyorlar. HDP’nin barajı aşacağı korkusuyla bize yönelen Müslümanları, Kürtleri görerek bunun önüne geçmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar yaptıkları gibi kutuplaştırma yöntemiyle varlıklarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Ancak bu sefer başarılı olamayacaklar. Gezi’yle birlikte bazı duvarları yıkmaya başladık. Cumhurbaşkanlığı seçiminde hiç azımsanamayacak bir aşama kaydettik. Heteroseksüelle eşcinsel, Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni bir arada yaşayabilir. Israrla bunu anlatmak lazım. Demirtaş da, Yüksekdağ da, diğer sözcülerimiz de bu saldırılara karşı çok sahici bir dille ilkelerimizi anlatıyor ve anlatmaya devam edecekler. Bizim stratejimiz sahici bir dille yeni yaşam arzumuzu seslendirmektir. En büyük sermayemiz haklılığımız ve sözümüzün gücüyle insanları ikna edebileceğimize olan inancımız.