Tutuklu trans kadın Esra, elini kaleme bantlayarak yazdığı mektubunda, “10-15 kişi geçti üzerimden, domuz bağı yaptılar, 4 saat işkence gördüm.’Elleri kangren olsun, kopsun i.nenin. Kapıya vuramasın’ dediler” dedi.

​Esra, yaklaşık 13 yıldır cezaevinde. Esra, cezaevi sürecinin başından beri uğradığı baskıyı, sürgünü, cinsel saldırıyı gönderdiği mektuplarında duyurmaya çalışıyor. 

‘Trans mahkum Esra İle Dayanışma İnisiyatifi’, insan hakları savunucuları ve çeşitli sivil toplum örgütleri de Esra’nın yaşadıklarını yıllardır duyurmaya devam ediyor. 

Zeynep Yüncüler’in BirGün’de yer alan haberine göre Menemen T Tipi Cezaevi'nden kısa bir süre önce Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edilen Esra’dan yeni bir mektup var.

Yeni mektup da, önceki mektuplardan farklı değil, işkence, darp, baskı… Ancak, vasisi Merve Arkun’a gönderdiği mektupta Esra bu sefer, “İyi değilim kardeşim, çok kötüyüm, bu defa beni tam yıktılar” diyor.

KALEMİ ELİME ALDIM YAZDIM 

“Bu satırları yazabilmek için kalemi elime bantla sarmış sabitlemişim, zar zor yazıyorum. Köpek gibi tabağın içinden kafamı sokup yemek yiyorum, 4 gündür yataktan kalkamıyorum” diyerek mektubuna başlayan Esra, başına gelenleri şöyle anlatıyor:

SIK SIK “KANGREN OLSUN” DEDİ

“…TIR çarpsa yeridir. Gerçi TIR çarpsa hastaneye kaldırılırdım. Yanımda biri olurdu, yemek yedirirdi.10-15 kişi geçti üzerimden, dedim ya TIR geçse iyidir. Ölümden döndüm. Bana olan nefretlerini biliyorsun. Bu defa beni tam yıktılar. Acil çağrı butonum yok, hava alma saatinde kapıya vurmak zorunda kalıyorum. Havalandırma saatim memurların iş güzarlığı yüzünden kısıtlanıyor. 

Havalandırma saatim gelince kapıyı açmıyorlar, ben de vurmaya başlıyorum açın diye. Sonra ‘Vurma lan kapıya i.ne’ diyorlar. Kapıya vurdum diye ölüm tehditleri aldım. 10-15 kişi geldiler. Ben de bana hakaret edene kilitlenmiştim gafil avlandım. Hem tehdit ediyor hem de saklanıyor. Beni etkisiz hale getirdiler. 

En çok da o vurdu, i.ne saçlarını uzatıyor deyip saçlarımı yoldu. Ağzımı burnumu kapatıp beni öldürmeye çalıştılar. Astım krizinden öldü, dediler. Elini ısırdım sonra nefes almaya çalıştım. Dayak devam etti. Sonra beni sürükleyerek süngerli odaya götürdüler. Orada da dayak devam, bir de ellerimi arkadan plastik kelepçe ile bağladılar. Beni tehdit eden de sık sık elleri kangıren olsun kopsun ibeninin kolu kapıya vuramasın dedi. Ayaklarımı da kelepçelediler ardından el ve ayaklarımı birleştirip domuz bağı yaptılar 4 buçuk saat öyle kaldım. Domuz bağı ile işkence gördüm.”

DARP RAPORU YERİNE TUTANAK TUTTULAR 

Anlattığı işkencenin ardından zar zor 2 gün sonra doktora görünebildiğini anlatan Esra şöyle devam etti: “Darp raporu aldırmadılar. 2 gün sonra doktara çıkardılar, ısrarım üzerine. Doktor ellerimi görünce beni hastaneye sevk etti. Ona da engel oldular beni çıkardılar alçıya alınacaktım. Alçı olmadığı için sargı yaptı ilaç yazdı.

Darp raporu da alamadım. İşte böyle kardeşim 4 gündür bu yüzden yataktan kalkamıyorum. Ellerimi hissetmiyorum uyuşmuş durumda. Hem suçlu hem güçlüler tutanak da tutmuşlar. İçeriğini bilmiyorum bana vermediler. İmza atarken tek okuyabildiğim memura kötü söz söylemek yazıyordu suç bölümünde, içeriğini bilmiyorum. Ne yalanlarla doldurdularsa artık ben çok kötü durumdayım kardeşim.”