Müzik yazarı Alper Bahçekapılı'nın BirGün'de bugün yayımlanan yazısı şöyle: 


John Lennon’ın hayatının son yıllarını geçirdiği, New York’taki Dakota Apartments’ın önünde dikiliyorum. Lennon’ın, girişinde vurulup hayatını kaybettiği apartmanın tam karşısındaki Central Park’ın içinde ona özel olarak ayrılmış bir bölüm var. The Beatles’ın aynı isimli şarkısından esinlenilen, Lennon’ın anısına yapılan Strawberry Fields bundan 30 sene önce 1985 yılında açılmış. 2 buçuk dönümlük, peyzajı orman gülleri, su ladinleri ve farklı ülkelerin dayanışma amacıyla gönderdiği ağaçlarla düzenlenen bu anıtın merkezinde, üzerinde sadece tek bir kelime, “Imagine” yazan bir mozaik var. Lennon’ın efsanevi şarkısına gönderme yapan bu mozaiğin etrafı yılın her zamanı çiçeklerle kaplı. Lennon ve pek tabii The Beatles hayranlarının, büyük bir saygıyla, grubu ve efsanevi solistini anmak için bıraktığı çiçeklerle.

Yeni yılın hemen sonrasındaki bu güneşli ama rüzgarın etkisiyle oldukça soğuk hissedilen kış gününde de, anıtın çevresi ziyaretçilerle dolu. Dünyanın dört bir tarafından geldiği aşikar olan bu ziyaretçilerin The Beatles’ın ve Lennon’ın müziğiyle ilk nerede tanıştığını kestirmek zor. Keskin soğuktan korunmak için parmaklarına geçirdikleri eldivenlerini birkaç dakikalığına çıkartıp, anıtın fotoğrafını çekmek için cep telefonlarının dokunmatik ekranlarına ya da nadiren deklanşöre basanların hatırı sayılır bir çoğunluğu orta yaşın üzerinde.

The Beatles’la karşılaştıkları ilk yer neresi acaba? Radyoda dinlerken mi denk geldiler? Televizyondaki bir klipte mi? Bir müzik dergisi okurken mi? Mahallelerindeki bir müzik mağazasında mı? Belki de ailelerinden duymuşlardı. The Beatles albümlerinin plaklarını, kasetlerini evin içindeki aile arşivlerinde keşfetmişlerdi. Tıpkı benim için geçerli olduğu gibi. Ama peki yaşı çok daha genç olanlar? Instagram’a yüklemek için yerdeki Lennon yazılı çiçeklerin fotoğraflarını çekenler, Imagine mozaiğinin fotoğrafına ‘Snapchat’te yazılar ekleyenler, arkadaşlarıyla anıtın yanı başında Skype ‘yapanlar’ The Beatles’ın müziğini nasıl keşfetmişlerdi? Ya da gerçekten keşfetmişler miydi?

THE BEATLES'I YENİDEN DİNLEMEK 
The Beatles’ın albümlerini yayınladığı 1960’lardan ve Strawberry Fields anıtının yapıldığı 1980’lerden bu yana müzik adına çok şey değişti. Bunların en başında müziğin nasıl dinlendiği geliyor. İnsanların büyük bir çoğunluğu, -hele ki Lennon anıtının etrafındaki gençler ve onların Skype ‘yaptığı’ dünyanın öteki ucundaki arkadaşları- müziği artık tamamen dijital servislerden dinliyorlar. Belki de onların müziğe başlamasını sebep olacak, müzikal tarzlarını belirleyecek ya da anılarına eşlik edecek şarkıları bu servislerden keşfediyorlar. Müzik tüketiminin geçirdiği tüm bu evrim boyunca, müzik tarihinin en ilham verici gruplarından birini, The Beatles’ı ‘streaming’ servislerinden dinleyemiyor olmak her zaman büyük bir eksiklikti. Geçtiğimiz hafta bu eksiklik en sonunda giderildi. The Beatles’ın kataloğu, dünyanın en büyük müzik servislerinde dinlenebilir hale geldi.

Elbette The Beatles albümleri ulaşılamaz değildi, isteyen herkes gidip bir yerlerden bulurdu. Ama The Beatles albümlerini, şarkılarını parmaklarımızın ucuna getiren, günümüz müzik dinleme formuna uyarlayan, onları yeni bir nesille tanıştıracak olan bu hadiseyi hiç de küçümsememek gerekir. Zira bu, şarkıları, sözleri, fikirleri ve daha nicesiyle tüm dünyayı değiştiren bir grubun yeniden popüler olup, yeni bir nesli etkileyebileceği anlamına geliyor. Üstelik sadece bununla da kalmıyor. Geçenlerde yaşı geçkince bir dostum, “The Beatles’ın ne kadar farklı, harika şarkıları varmış” dedi.

The Beatles’ı klasikleri dışındaki şarkılarıyla tanımayan diğerleri de, dijital müzik servislerinin bu yeni yıl armağanıyla muazzam bir kataloğu derinlemesine keşfedebilecek hale geldi. Hiç bitmeyen bir şekilde, geri döndüğüm, ömrümün sonuna kadar dinleyeceğim nadir gruplardan bir tanesi The Beatles. New York’ta, Dakota Apartments’ın birkaç blok ötesindeki bir kafede oturup bu yazıyı yazarken, elimdeki cep telefonuna tek bir dokunuşla dilediğim The Beatles albümünü anında dinleyebiliyor olmanın değeri ve anlamı bu yüzden büyük. Yeni bir kuşağı etkilemen dileğiyle, yeniden hoş geldin The Beatles. Yeni yılınızın The Beatles’lı geçmesi dileğiyle, tekrardan mutlu yıllar dilerim.