Bursa'da bir söyleşiye katılan Nobel Ödüllü Yazar Orhan Pamuk, bir romancının görevinin ülkedeki herkese eşit mesafeden bakmak ve anlamak olduğunu söyledi.

Orhan Pamuk, Bursa'da Nazım Hikmet Kültür Evi'nde Semih Gümüş'ün moderatörlüğünü yaptığı söyleşide son romanı ile ilgi konuştu. 'Kafamda Bir Tuhaflık'ta İstanbul'da bir boza satıcısının 40 yıllık hikayesini anlattığını ifade eden Pamuk şunları söyledi:

"DİN, YASAKLAR VD. KONULARI İRDELEMEK İÇİN BOZA İYİ BİR MALZEMEYDİ"

"Herkesin hayatı ülke şartlarına göre birbirine benzer. Bu romanı yazarken hayat hikayelerinin birbirine benzerliğini gördüm. Roman sanatı milli kültürün ürünüdür. Roman sanatı her zaman orta sınıfı ele alır. Alt sınıfa roman, yazarın ideolojisine göre eğilim gösterir. Bu romanda Bozacı Mevlüd'ü bir birey olarak topluma göstermek istedim. Kitapta din, yasaklar, kendini kandırmalar, gelenekler gibi konuları irdelemek için boza iyi malzemeydi. Boza satışlarında artma olduğunu öğrendim. Yılbaşı akşamı kapıma çağırdığım bozacı da bunu bilmeden de olsa esprili şekilde doğruladı."

"TÜRKİYE'NİN HAYATI DÜNYA HAYATINA ÖRNEK OLMAYA BAŞLADI"

"Kafamda Bir Tuhaflık' kitabının bir İstanbul romanı olduğunu ifade eden Pamuk, bu romanda şehrin dokusunu, değişen akımları, siyasi, ideolojik akımları ele aldığını kaydetti.

Kendisinin şehir romancısı olduğunu, ama günlük hayatı ve değişimi yazdığını kaydeden Pamuk şunları anlattı:

"Günlük hayattan bazı kesitleri, hatta siyasi düşünceleri de kitaba taşıyarak cesur olmaya çalışıyorum. Kitaplarımdan okurların zevk alması çok önemli. Post modernizim hayatımda çok önemli değil. Bir romancının görevi ülkedeki herkese eşit mesafede bakmak ve anlamaktır. Dünya değişiyor ve yaşam tarzları da buna paralel değişim gösteriyor. Türkiye'nin hayatı dünya hayatına örnek olmaya başladı. Ülkemizdeki çatışmalar, din, gelenekler dünyanın da sorunu olmaya başladı. Türkiye her yönüyle cennet ama tanıtamıyoruz. Kısacası Türkiye'nin sorunları ve hayatı dünyanın bildiği bir durum olmaya başladı. Onun için kitaplarım ve içerdiği konular dünyanın çeşitli ülkelerinde sevilmeye başladı. Artık dünyanın her yerindeki insanlar kitaplarımda kendilerinden bir şeyler bulmaya başladı. Bizim hayatımız herkese benziyor ve herkes okuyor."

Kaynak: Radikal