PINAR ERBAŞ / GAZETE HABERTURK- HT PAZAR

Bir gecede şöhret olma faslı kapanmıştı, sayesinde yeniden açıldı. Zira Yalan Dünya’nın yayınlandığı günün ertesinde onu konuşuyorduk. Gürse Birsel’e hayran. “Oyunculuk yapacaksam ya kendi yazdığım bir senaryo olacak ya da Gürse Birsel yazacak ben oynarım” diyecek kadar... Nurhayat’ı ‘’Erkeklerin annelerine benzetip yakınlık duyduğu, kadınların da titizlik, kıskançlık gibi temel dürtülerine hitap eden bir karakter” diye tarif ediyor. “Çocuklar da ağzı gözü yamuk olduğu için komik buluyorlar’’ diyor. Hemen her kesime hitap ettiği için deterjandan mobilyaya pek çok ürün için teklif gelmiş, sonunda Dacia’nın reklam yüzü olmayı kabul etmiş. Gupse Özay, hayatında başka nelerin değiştiğini anlatıyor. Bu arada dizideki gibi değil ama gerçekte de epey hızlı konuşuyor. Onun enerjisine yetişmek zor...

''Çok mutlu bir hayatı vardı, Gürse Birsel keşfetti, ünlü oldu, ödüller alıyor'' gibi bir profiliniz var. Muhtemelen bu kadar kolay olmamıştır her şey.
Tabii ki. Oyunculuk alanında ter dökmesem de ona gelene kadar çok emek verdim. Önce İzmir'den İstanbul'a geldim. Asıl değişim o zaman başladı. Sinema-tv mezunuydum. Abim İstanbul'daydı. Staj yapmak için gide gele İstanbul'da yaşamam gerektiğine karar verdim. Buradaysa hep bir koşuşturma, rekabet, güvensizlik.. Onlardan biri değilken onlarla mücadele etmek çok zordu. 3-4 senem staj yaparak geçti. İlk TRT'deydim. Sonra magazin dergilerine, yapımcı şirketlerine, özel kanallara, reklam ajanslarına, reji asistanlığına kadar pek çok yerde çalıştım. 4 yıl da metin yazarlığı yaptım. Zaten İzmirli'sin, daha safsın, herkesi çok iyi sanıyorsun. Bazen paramı alamadığım, güvenimin kırıldığı çok olmuştur mesela...


"Zaman geçiyor, ben olamayacağım galiba" dediğiniz oldu mu?
Tabii. Tipik bir kaçma psikolojisi vardır ya; "Olmadı, o zaman bir Amerika'ya gidip orada deneyeyim" diye. İşte tam böyle dedikten 2 hafta sonra Gürsel Birsel'den teklif geldi.

'BEYAZ RAHATLATTI'
İlk set günü nasıldı peki?
Fena. Set ekibinin karşısında çok heyecanlandım. "Ellerim titriyor, nasıl saklayabiliriz" diyordum. Beyazıt sağolsun, "Tamam, sakin ol, buradayız, istersen on defa tekrarlat" diyerek rahatlattı beni. Belki bu işe başka bir sette başlasaydım yeteneğimi gösteremeyebilirdim. Stresten, olumsuz enejiden çok çabuk etkilenirim çünkü.


En çok kimi merak ediyordunuz?
Nihal'i (Yalçın) görürdüm Cihangir'de. Keşke arkadaş olsam diyordum. Gürse Birsel'e hayrandım zaten. Aslında kadroya bakarsan merak edilmeyecek kimse yok gibi.


Nurhayat, birbirini seven Rıza ve Deniz arasındaki kara kedi. Gıcık ev kızı. Aslında kağıt üzerinde hoşlanılmayacak bir tip ama biz onu seviyoruz. Hatta Nurhayat güzel kadın diyenler bile var. Başarılı olan her şey sevilir derler ya; bu da onun gibi bir şey mi?
İnşallah öyledir. Nurhayat bağırıp çağırıp işkence yapıyor insanlara. Ama ağlama huyu varya hani. Elinden oyuncağı alınmış bir kız çocuğuna dönüşüyor. İşte o zaman kıyamıyorsun ona. Acıyorsun.


Nurhayat gibi biri bir erkeği memnun edebilir mi?
Bence Nurhayat çoğu erkeğin hayallerindeki kadının karikatürize hali. Bakma sen, erkekler kıskanç, titiz, annelerine benzeyen ev kızlarını severler.


Oynarken aşırı mimik kullanıyorsunuz. ''Yüzüm kırışacak'' diye korkmuyor musunuz?
Öyle takıntılarım yok. Yönetmenlik yaparken çirkin olmaktan korkan oyuncularla çalışmak istemem. Kendim de o duruma düşmemek için göbeğim mi çıktı, ağzım mı yamuldu diye hiç düşünmüyorum.

'BİR ÜTOPYA YARATTIM'
Ayvalık'ta butik otel açma hayalleriniz varmış. Doğada yaşamak istiyormuşsunuz. 28 yaşındasınız, daha erken değil mi?
Önünde sonunda mutlu olacağım yerin orası olduğunu biliyorum. Sadece oturup denize bakmak değil hayalim. Senaryo, roman yazarım, resimlerimi yaparım. Butik otele gelenler olacaktır. Yeni insanlarla tanışmayı çok severim. Vaktim böyle geçer. Kendime bir ütopya yarattım işte. Şimdi uygun bir arsa bulsam, param olsa hemen başlarım. 6 ay şehir 4 ay o taraf insana yarar.


Kamera önüne geçtikten sonra arkasına geçmek zor olmaz mı? Ünlü olmayı aramaz mısınız?
Yönetmen olarak bir festivalden ödül aldığınızda da ünlüsünüz. Senaristlik yaptığım projelerde kendime ufak roller verebilirim. Zaten herkes beni tanısın gibi bir hayalim hiç olmadı ki. İnan şimdi de hayatımda hiçbir şey değişmiş değil. Şöhret oldum hissini de pek yaşamadım. Çünkü bu sektörde iş yapıyordum. Yani çevreyi tanıyordum, işlerin nasıl yürüdüğünü biliyordum.


Herkes sizin bir gün bir şey olacağınızı biliyor muymuş, itiraf ediyorlar mı?
Tabii. Eski ajans patronum Antalya Televizyon Ödülleri'nde jüri üyesiyken "Gupse benim yazarımdı, hep böyle deli bir şeydi" demiş. Ünlü olmama kimse şaşırmadı zaten. Herkes bekliyormuş. Hatta geç kaldığımı düşünenler var.

'Amatörlüğün sihrine inanıyorum'
Yönetmenlik yaparken tanınmamış oyuncularla çalışmaktan yanayım. Doğallığın, amatörlüğün sihrine inanıyorum. Profesyonel bir oyuncuyla çalışmak elbette çok daha rahattır. Ama oyunculuğu ilk defa yapan, çok hevesli, enerjik, işin kuralını, matematiğini bilmeyenlerin daha büyük sürprizler yaptıklarını düşünüyorum. Yürürken yerdeki taşlara bakarsan düşersin ya, bu da onun gibi gelyor bana. Ses tonu, diyafram, mimik, jest diye çok matematik düşününce işin doğallığı gidiyor. Kimseye bu işin eğitimini alma diyemeyiz tabii. Benim seçimim bu diyelim. Ama bahsettiğim şey sokaktan birini çevirip gel amca seni oynatayım değil. Zaten arkadaşımdır, avukatlık yapıyordur, hatrım için oynar."

'Nurhayat'la her gün görüşmesek de olur'
"Nurhayat gibi titiz değilim, mutfak hakimiyetim yoktur. Daha zeytinyağcıyımdır. Kıyafete de ilgi göstermem, rahat şeyler giyerim. Kuaföre gitmem. Ama Nurhayat gibi bir arkadaş güzel olurdu. Bütün gün dedikodudur, alışveriştir... Güldürür de seni. Gerçi her gün görüşmesek de olur."

'Küçük düşünmek beni hasta ediyor'
"Şimdilerde senaryosunu yazdığım bir uzun metraj var. İki sene sonra da bir festival filmi yazıp yönetmeyi düşünüyorum. Hedeflerim çok büyük. Aslan burcuyum. Doğam bu. Küçük düşünmek beni hasta ediyor.

'İnsanlara iyi geliyorum'
"Pozitifimdir. Dert anlatmayı sevmem. İyi bir dinleyiciyimdir. İnsanlar benimle vakit geçirmekten hoşlanır. İyi geliyormuşum, öyle söylüyorlar.

'Yeteneğim olduğu için kabul görmeliyim'
"Sadece güzel olduğu için rol verilen kadınlardan olmak istemedim. Yeteneğim olduğu için kabul görmeliyim. Ondan sonra güzeli de oynamak var çirkini de."