Kanser olduğu haberleriyle gündeme gelen senarist Meral Okay, hastalığı hakkında yakın dostu Selda Uskan'a konuştu.

İşte Uskan'ın duygusal bir şekilde kaleme aldığı o yazı:

"Meral kanser" dediler…

Temmuz'un ortalarıydı. Bir sabah telefonum çaldı, "Çok üzüldüm Meral hasta" dedi ortak bir dostumuz. Koca bir küfür etmişim. Hemen aradım "koca çınar"ı…"Evet, akciğer kanseriyim şekerim, kemoterapi görüyorum ama her şey iyi gidiyor" dedi. O kadar metanetliydi ki, kendi acizliğimden utandım bir an.

Zaten bunu apaçık yazmaya karar verişim de, onun bu tavrından aldığım cesaret… Bir de o kadar eminim ki, değil 400 senelik Osmanlı tarihi, dünyanın tüm tarihi hikayelerini dizi yapmadan bir yerlere gitmez benim bildiğim Meral. Eh bu da en azından 90yaş demektir. Allah bin bereket versin.

***

Meral…

Onun ağzından çocukluk günlerini ilk dinlediğimde, beni anlatıyor demiştim içimden… O da benim gibi hayatının o bölümünü etek giymeden tamamlamıştı. Her ne kadar şimdiki süslü ünlüler de, "Ağaca çıkardım, misket oynardım" diyorlarsa da bizimki harbiden "erkek fatmalıktı!"

Hem sonra tornet nasıl yapılır, evcilikte nasıl bakkal olunur, misketi afili atma şekilleri, mahalle maçında penaltı verilirse, kaleci değişip nasıl çift şut çekilir… O ünlülerin hiç biri bilmez ki bunları. Çünkü onlar "erkek gibiliği" sadece ‘namusluyduk, oğlanlarla fingirdemezdik' savunması için kullanırlar.

Bu yüzden değil mi zaten, Meral'in Balıkesir'de, benim Ankara'da geçen veletlik zamanlarımız, bizi sonradan böyle 'tuhaf' kadınlar yapmıştır!

Meral…

Meral'i 'Meral' eden kuşkusuz o sokaklardan edindiği ve beyin katmanlarına istiflediği o anlardır. Dikkatli, cin gibi, atak ama duygusunu içinde saklayan bir küçük genç kız… Ama nedense aşk konusunda 'tık' yok! Erkeklerle o kadar dost ki, kıyıp da birini kendine sevgili yapamıyor!

Gün geliyor sol-sağ davaları başlıyor Meral için. Üniversite yılları... ve Maral kızın ruhunun zıplamaya başladığı yıllar… Bunun adı çalışma hayatı. Bol fikirli, bol icatlı, heyecanlı, buram buram beceri kokan ve elbette başarıyla kotarılan işler. Dergi çıkarmalar, şarkı sözü yazmalar, Hümeyra ile bar işletmeler. Hatta bir gece 'Ben içkiyi bıraktım' dediğimde, 'İyi halt etmişsin, biz şimdi kimden kazanacağız parayı' demeler… ve ardından dev senaryolar, yapımcılık, televizyonda Beyazıt Öztürk'le program, Asmalı Konak, Muhteşem Yüzyıl ve benzeri pek çok faaliyet. Hangi birini sayayım, her biri babalar gibi işler işte…

Meral…

Bu arada aşk da çalar kapıyı. Yaman Okay tiyatrocudur ve Kocaman bir adamdır. Ama sevdaları Yaman'ın pankreas kanserine yenilmesiyle yarım kalır. Zaten ondan sonra da kapatır bu defteri. İşte o günlerde tanışır Sezen Aksu'yla. Gerçek dostluğun ne manaya geldiğini anlatırlar bir güzel, bizim şu dandik piyasaya.

Birlikte şarkı sözleri yazarlar, yiyip içerler, deli danalar gibi gülerler sabahlara kadar. Bir ara Sezen hastalanır, dibinde Meral… Şimdi Meral hasta ya, bu kez hasta bakıcı Sezen! Bu yüzden inanıyorum ya, bizim kızın zıp diye iyileşeceğine…

Bir de bilirim-biliriz, Meral böyle kıytırık şeylere pabuç bırakmaz asla.

Hastalığını gönlümün tüm ferahlığıyla yazmam da bu yüzden…

Not; Sahi söylemiş miydim, ailecek geçirdiğimiz en kötü günümüzde yanımızda olan 5 dosttan biridir Meral.

Selda Uskan/ farklıhaber8. com