Kare Sanat Galerisi, "Kötülüğün Şeffaflığı ya da Ötekine Bakmak" isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. "Ötekiyle bağ kurmayı" önceleyen serginin amacı, "Ötekine sırt çevirmeyen, onu yadsımayan, Aynılaşmayan bir anlayışı öne çıkarmak" olarak ifade ediliyor.

Sergide, Suat Öğüt’ün, 1982’de ‘faili meçhul’ cinayete kurban giden Ermeni devrimci şair Nubar Yalım’ın hayatından ve şiirlerinden esinlenerek ürettiği bir eser de yer alıyor.

Serginin sanatçı ve eser seçkisi Ezgi Yıldız'a ait. 6 Ocak'ta açılışı yapılacak sergi, 14 Şubat'a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak.

Serginin Bekir Avcı tarafından kaleme alınan "Kötülüğün Şeffaflığı ya da Öteki'ne Bakmak" başlıklı metni şöyle:

Yukio Mishima, İyiliğin doğasında kendini dışa vurmanın, Kötülüğün doğasında ise gizlenmenin olduğunu söyler. Peki Kötülük neden gizler kendini? Kötülüğün ifşası neden İyi değildir? İyi olan nedir? Ya da Kötülüğü şeffaf kılacak ve onu açığa vuracak şey nerede saklıdır?

Bu soruların yanıtını Fransız düşünür Jean Baudrillard vermeye çalışır. O, İyi olanın, ancak İyininİyiyi ya da Kötünün Kötüyü üretmesi durumunda varolabileceğine çeker dikkati. İyinin Kötüyü ya da Kötünün İyiyi üretmesi durumunun ise Kötüyü yaratan şey olduğunu savunur düşünür. Ona göre tüm sorunlar tam da burada vuku bulur; yani karşıtların birbirini doğurmasında. Baudrillard bu durumu, “yürek hücrelerinin karaciğer hücreleri üretmesine” benzetir ve o, neden ve sonuçlar arasındaki tüm dengesizliklerin Kötünün düzeniyle ilişkili olduğunu öne sürer.

O halde Kötü, kendini gizlemek zorundadır ya da kendini bir İyi olarak sunmak zorundadır denilebilir. Öyle ki ikinci durum da aslında bir kendini gizlemedir. Ve zaten kendini gizleyen şeyKötüdür.

Ötekiyle ilişkimiz bize bu konuya ilişkin bir yanıt verir; çünkü Kötünün gizlediği, kendini Ötekiyle ilişkisinde açık eder. Bizim Ötekiyle olan ilişkimiz de kendini en net biçimde Ötekinin ölümünde gösterir aslında. Emmanuel Levinas ın da belirttiği üzere en çok bu durumda Ötekiyle bağ kurarız. Çünkü kendi ölümümüz ancak bu şekilde gündeme gelmektedir. Belki bugünkü, “arkaik” bir durum gibi karşımıza dikilen, Ortaçağ vahşetine ve bu vahşet karşısındaki tutuma bakılabilinir. “Modern” ve “insan haklarıyla”donanmış Şimdiye sirayet eden bir vahşet örgütünün katliamları ile bir çok insan yaşamını yitirirken, yaşanan ölümlerle ya da Ötekinin ölümüyle gerçek bir bağ kurulabiliyor mu; yoksa Ötekinin ölümüyle sadece seyirlik bir bağ mıdır söz konusu olan? Bugünkü tutumun, televizyon karşısındaki bir izleyicininkinden farklı olduğunu kim söyleyebilir?

Gerçek şudur: Ötekiyle bağ kopmuştur. Herkesin gözü önünde ölümler en vahşi yöntemlerle sürüp gitmektedir. Ötekinin ölümü sıradanlaşmıştır. Sıradanlaştırılan şeyde ise bağ yoktur. Bir bağ olmadığı içindir ki o şey sıradan olabilmiştir.

Bugün artık Ötekinin olmadığına vurgu yapan Baudrillard da, onun yadsındığını dile getirir ve şunları söyler: "Öteki yok artık. Özne yalnızca bir Aynıdan ibaret... Oysa Öteki her zaman bir diğerini barındırır, ama Aynı kendinden başkasını barındırmaz."

İşte bu Kötülüğün şeffalığıdır. Kötülük kendini Ötekiye yaklaşımda ifşa eder. Bu; Ötekinin yadsınması, dışlanması ve bir Aynıya dönüştürülmesidir...

Kötülüğün Şeffaflığı ya da Ötekine Bakmak sergisi, Ötekiyle bağ kurmayı öncelemektedir; sergi, Ötekine sırt çevirmeyen, onu yadsımayan, Aynılaşmayan bir anlayışı öne çıkarmayı amaçlamaktadır. 

Sanatçılar:   Emre Ünal, Yonca Karakaş Demirel, Sezer Arıcı,Tolga Özgal, Murat Kahya, A. Zekeriya Çan, Sadık Arı, Abdulkadir Avcı, Sibel Kocakaya, Serkan Efe, Giacinto Occhionero, Eşref Yıldırım, Suat Öğüt, Kemal Özen

Adres: Abdi İpekçi Cad.  Ada Apt. No:22/8 K:2 Nişantaşı / İstanbul

Kaynak: Demokrat Haber