İstanbul Şehir Tiyatroları'nda repertuvarı belirleme yetkisinin genel sanat yönetmeninden alınmasıyla başlayan süreçte tiyatrocuların tepkisi devam ediyor.

 

Galatasaray Lisesi önünde eylem yapan tiyatrocular ve tiyatroseverler basın açıklaması ile herkesi 'Özgür Sanatı Muhafaza Etmeye' çağırıyor.

Grup adına açıklama yapan Engin Alkan, Şehir Tiyatroları'nda yapılan değişikliklerle sanatın içinden sanatçının kovulduğunu iddia ederek, çok sesliliğinin önemine işaret etti.

 

Muhafazakar sanat gibi söylemlerin demokratikleşme diye sunulduğunu söyleyen Alkan, sanatsal yaratının siyasi iradeye teslim edilemeyeceğini belirtti.

Genco Erkal, Altan Erkekli, Berkun Oya, Murat Daltaban, Meltem Cumbul, Hasibe Eren, Sevinç Erbulak, Levent Tülek, Memet Ali Alabora, Fırat Tanış gibi birçok sanatçının yanı sıra siyasetçilerin, sinemacıların, konservatuar öğrencilerinin katıldığı eylemde yapılan açıklama şöyle:

''Türkiye ve dünya kamuoyuna!

Her şeyin farkındayız.

1914’ten beri ehil ellerde olan İstanbul Şehir Tiyatrosu göz göre göre ehlileştirilmeye çalışılıyor.

Dünyada -herhalde- ilk kez bir tiyatro, tiyatro insanlarından arındırılıyor.

Sanatın içinden sanatçı kovuluyor.

Tüm bunlar sanatı ve sanatçıyı hizaya sokma ve halkın gözünde küçük düşürme gayretleridir.

Bilinsin; gerçekleri eğip bükerek hiç kimse sanat ve sanatçı ile halkın arasına nifak sokamaz.

Hedefin ne olduğunu görüyoruz. Özgür düşünceden korkmayan herkes görüyor.

Çok sesliliği tek bir notaya dönüştürecek olan “muhafazakar sanat” gibi söylemler, demokratikleşme diye sunuluyor. Sanatsal yaratı, siyasi iradeye teslim ediliyor.

Oysa sanat ve demokrasi, hiçbir siyasi iradenin faydacı beklentilerine göre yeniden tarif edilemez. Seçilmişlerin asıl görevi, sanata, ihtiyacı olan özgür ortamı sağlayacak altyapıyı oluşturmaktır. Onlar, bunu sadece sanatçı için değil, öncelikle halk için yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa, sanat sessiz kalmaz.

Sessiz kalmayacağız.

Öncelikle, dayatılan yeni yönetmeliğe karşı hukuki zeminde hakkımızı arayacağız. 100 yıllık Şehir Tiyatrosu mirasını her zeminde savunacağız. Ustalarımıza, İstanbul seyircisine ve gelecek kuşaklara karşı üstlendiğimiz bu sorumluluğu ülkemizdeki ve dünyadaki tüm sanat emekçileri ile paylaşıyoruz.

Hedefimiz, çağdışı yönetmelik dayatmaları yerine, çağdaş ve özerk bir İstanbul Şehir Tiyatrosu yasasıdır.

Ülkemize, değerli sanat kurumlarımıza, sanatçılarımıza ve halkımıza yaraşacak olan budur.

Karanlığa ve karanlığın getireceği korkuya karşı birlikte direneceğiz.

Sayın Belediye Başkanı’nın bir canlı yayında kurum sanatçılarına yönelik sunduğu öneriyi düstur kabul ediyoruz:

Herkes kendi işini yapsın!
Bizim işimiz tiyatro.
Korkuya karşı özgür tiyatro!
Korkuya karşı özgür sanat!''


ANKARA'DA DA EYLEM VARDI
Öte yandan Ankara'da da eylem vardı. Tiyatro sanatçıları, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda yapılan yönetmelik değişikliğini, Ankara'da yaptıkları eylemle protesto etti.

 

Büyük Tiyatro önünde toplanan ve tiyatro sanatçılarından oluşan kalabalık, ''Korkuya karşı özgür tiyatro'', ''Şehir tiyatroları yok edilmez'' yazılı pankartlar açarken, bir tiyatro oyuncusu da adalet heykeli gibi giyinerek hiç hareket etmeden açıklama süresince bekledi.

 

Kültür Sanat-Sen, Detis, Tobav, Tomeb, Işık-Der, Santekder, Kültür-İş, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Ankara Halk Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu, DTCF Mezunları Derneği ve ASSA adına basın açıklamasını okuyan tiyatro sanatçısı Şahin Ergüney, İstanbul Şehir Tiyatroları yönetimliğinde yapılan değişikliğin, sanatı ve sanatçıyı hizaya sokma ve halkın gözünde küçük düşürme gayreti olduğunu belirtti.



İstanbul Şehir Tiyatroları'nın 1914'ten beri ehil ellerde olduğunu belirten Ergüney, ''Tiyatro göz göre göre ehlileştirilmeye çalışılıyor. Dünyada her halde ilk kez bir tiyatro, tiyatro insanlarından arındırılıyor. Sanatın içinden, sanatçı kovuluyor. Bilinsin ki gerçekleri eğip bükerek hiç kimse halkla sanatçı arasına nifak sokamaz'' diye konuştu.

 

Ergüney, yeni yönetmeliğe karşı huhuki zeminde de haklarını arayacaklarını ifade ederek şunları kaydetti:

''Çok sesliliği tek bir notaya dönüştürecek 'muhafazakar sanat' gibi söylemler, demokratikleşme diye sunuluyor. Sanatsal yaratı, sanatsal iradeye teslim ediliyor. Oysa sanat ve demokrasi hiçbir siyasi iradenin faydacı beklentilerine göre yeniden tarif edilemez. Seçilmişlerin asıl görevi, sanata ihtiyacı olan özgür ortamı sağlayacak alt yapıyı oluşturmaktır. Onlar bunu sadece sanatçı için değil, halk için yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa sanat sessiz kalır'' (ntvmsnbc)