3. Mardin Bienali, “Mitolojiler” teması ile 15 Mayıs’ta başladı. 15 Haziran’a kadar devam edecek bienali, 7 ay önce gündeme getirense Kobani Olayları nedeniyle alınan erteleme kararıydı. Her ne kadar bu sene Mardin Sinema Derneği tarafından düzenlense de arkasındaki isim, başından beri bienalle adı özdeşleşen küratör Döne Otyam alınan kararın arkasında. Otyam, erteleme kararının tüm ekip tarafından verildiğinin altını çiziyor, eleştirilere ise “Sanat tabii ki çok değerli ama önce insanlık. Kobani’nin düşme olasılığı varken bienal yapamazdık” diye yanıt veriyor.

Serdar Korucu'nun sorularını yanıtlayan Döne Otyam'ın Yurt gazetesinde yer alan söyleşisi şöyle: 

Kobani Olayları nedeniyle erteleme kararı çok konuşuldu, çok tartışıldı. Bu kararı nasıl aldınız?

Bu tek kişilik bir karar değildi. Bize Mardin’de yakın zamanda böyle bir olayın yaşanmadığını anlatan bölgedeki arkadaşlarımız da dahil tüm ekip bunu kararlaştırdı ve uyguladık. Ben her zaman şöyle düşünürüm; sanat tabii ki çok değerli ama önce insanlık. Bu çizginin farkında olmak gerek.


'SANAT DEĞERLİ ANCAK ORTADA İNSAN HAYATI VAR' 


Erteleme kararınız Beral Madra’nın da aralarında bulunduğu bir sanat çevresinden tepki gördü. O süreçte ne hissettiniz?

Evet, o dönem “Mutlaka yapılması gerekli” diyen birkaç kişi vardı. Ama bence hayatta vazgeçilmemesi gereken bazı şeyler var; sanatın önemini asla küçümsemem ancak ortada insan hayatı var. Kobani’nin düşme olasılığı varken bienal yapamazdık.

'SANAT HAYATA YUKARIDAN BAKMAMALI'

Yapsaydınız halk bugünkü gibi katılım gösterir miydi?

Katılamazdı. Herkesin gözü sınırın karşısındaydı. Öncelikle oturup şunu düşünmemiz gerekli. Biz bunu insanlar için yapmıyor muyuz? Katılımın olmadığı bir bienali neden düzenleyeceğiz? Bugün Mardin’de herkes bienalin farkında. Katılıyor, açılışında halaylar çekiyor. En önemlisi insanlar eğleniyor, paylaşıyor. Bundan daha değerli ne var? Sanat sadece Mardin’de değil, hiçbir yerde hayata yukarıdan bakmamalı. Samimi olmalı.

Mardin aynı dönemde bienallerin düzenlendiği İstanbul ve Venedik’ten çok farklı. 100 yıl önceden başlayıp son 30 yılda da hissedilen bir acı zinciri var. Yaralı bir şehirde bienalin farkı ne?

Bizim için önemli olan bu yaraları sarmak. Sanat bunu yapabiliyor. Mesela yıllardır kapalı olan Mor Efrem Manastırı, 3. Mardin Bienali için kapılarını açtı. Bazı Süryaniler “Gözlerimiz doldu, Mor Efrem böyle bir şey görmedi” diyor. Bu söz bile yeter. Bu ruhu İstanbul’da ya da bir başka şehirde yakalamanız zor. O nedenle uzaktan eleştiri yapanları kaale alamıyorum. Önce gelsinler, yaptığımız işi yerinde görsünler. Burayı hissettikten sonra istedikleri gibi eleştirsinler.

Mardin Bienali’nde çalışmalar halkın sık kullandığı mekanlardaydı. Bu kez yıllardır kapalı iki mekan ilk kez kapılarını açsa da halkın katılımı daha fazla. Sizce neden?

Toplumun her kesimi her seferinde bienalin içinde kendinden daha fazla şey buluyor. Mesela çocuklar Mısırlı sanatçı Khaled Hafez’in “Başkanlar ve Süper Kahramanlar Üzerine” başlıklı video çalışmasının karşısından ayrılmıyor. Ayrıca şehir dışından Mardin’e sırf bienal için gelenler de var. Hem öğrenciler, akademisyenler geliyor hem de turizm firmaları sanat turları içine Mardin Bienali’ni de katıyor. Hayalimiz tam da buydu.

Yerel basının bienale tavrı nasıl?

Ne yazık ki yerel basındaki bir, iki kişi tamamen bienalin karşısında. Etkinliğe katılmadan eleştiriyorlar. Durum böyle olunca, bu insanların Mardin’i sevmediklerini düşünüyorum. Öyle ağır ithamlar duyuyoruz ki! Ten renginde giyilen bir taytı çıplaklık gibi sunmalardan tutun da, şarap ikramlarının çocuklara uzandığı iddialarına kadar. Akla izana aykırı bir dolu şey! Neyse ki gerçek fotoğraf başkaları tarafından çekilebiliyor.

Bu sene Mardinli sponsorlarınız da çoktu.

İlk kez Mardinli işadamları destek verdi. Özel şirketlerin sponsor olması bölgede bizim desteklenmemiz açısından değerli.

Mardin Bienali için şimdiden heyecanlı mısınız?

Her seferinde bienal o kadar yorucu geçiyor ki! İnanın künyeleri bile teker teker biz yazıyoruz. Üstelik bir de erteleme kararı alınca bu sene iki kez aynı çalışmaları yaptık. Ama sonunda çıkan iş yorgunluğu unutturuyor. Hakkını veriyor. İlk yılında bir bebek olan bu bienal artık büyüdü. Bu nedenle tek kelimeyle yanıt vereyim: Devam!