"Hey lê, lê wayê gidî bilbilo/ Wê bayê lêxist, hêlîn tev xerakiro/ Perîşano, de sêwîyo, mihaciro/ Tu bi hasrera hêlîna keviro"

Bülbül yuvasının hasretinde diyor Aram Tigran.

Ve belki de kendi hasretini anlatıyor bununla.

Diyarbakır'a 50 yıllık hasretlik çeken Aram Tigran iki yıl önce hayata gözlerini kapatırken bu buluşmayı düşledi, ama olmadı. Diyarbakır bağrına basamadı Aram'ı.

(Aram Tigran, 20 yaşındayken Kürtçe, Ermenice ve Arapça şarkılar söylemeye başladı. Kürt şarkıcı ve müzisyenler arasında en iyilerden sayılmaktadır. Ünlü sanatçı hayatı boyunca 11 albüm çıkardı.

Aram, 230'u Kirmancî, 150'si Arapça, 10'u Süryanice, 8'i Yunanca şarkı okudu.

Ünlü sanatçı 2009 Nevruz kutlamaları için geldiği Diyarbakır'da rahatsızlandı, sanatçıya kaldırıldığı hastanede anjiyo yapılmıştı. 6 Ağustos 2009 tarihinde Yunanistan'da tedavi gördüğü hastanede beyin ölümü gerçekleşti ve 8 Ağustos 2009 tarihinde vefat etti. AKP hükümeti gerekli izinleri vermediği için cenazesi Diyarbakır’da gömülemedi…)

DİCLE MÜFTÜOĞLU/ANF- Son 50 yıldır her Kürt çocuğunun ezgileriyle büyüdüğü bir isimdir Aram Tigran... Ezgileriyle kardeşliği pekiştirir Ortadoğu'nun önemli müzisyenlerinden olan Tigran.

1934 yılında Qamişlo'da hayata gözlerini açar. Kulağına Aram ismini de, müziği de fısıldayan babası olur. Kendisi de müzisyen olan ve kaval çalan Baba Tigran oğlunun da müzikle ilgilenmesini ister.

KÜRTLERE MİNNET

Tigran ailesi 1915 Ermeni Soykırımı'ndan kurtulur. Hayatlarını kurtaran ve onlara kendi dillerinde ve dinlerinde yaşamlarına olanak tanıyan Kürtlere minnet duyar Tigran ailesi. Ve bu minnete karşılık baba Tigran oğlu Aram'ın Kürtçe müzik yapmasını tavsiye eder. Bu tavsiye ile başlayan müzik, iki halk arasındaki kardeşliği pekiştirir.

Önceleri ut dersleri alan Tigran, daha sonra düğünlerde ve çeşitli etkinliklerde sahne alır. Arapça, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe müzik yapan sanatçı, 1966'dan sonra Ermenistan'ın başkenti Erivan'a giderek, Erivan Radyosu'nda 18 yıl çalışır. Bu dönemde müzikal yaşamını daha da olgunlaştıran Tigran, çalışmalarına 1995'ten itibaren Avrupa'da devam eder.

Yaşamının 53 yılını müzikle dolduran efsane müzisyen bu süre içinde, Kirmancî, Arapça, Türkçe, Süryanice, Yunanca, Zazaca, Ermenice eserler seslendirerek müziğin birleştirici etkisini kullanır. Az da olsa Ermenice'den Kürtçe'ye eserler çevirir.

Diyarbakır'a ve doğduğu topraklara hasret kalan Tigran 50 yıl sonra Diyarbakır'a gelerek 8. Diyarbakır Kültür Sanat Festivali'nde sahne aldı ve daha sonrasında ilçelerine geziler düzenledi. Tigran 9. Diyarbakır Kültür Sanat Festivali'ne de katıldı.

DİNK ANISINA...

Batman'da düzenlenen festivale de katılan Aram Tigran, burada Kürtçe, Türkçe, Ermenice ve Arapça şarkılar seslendirmiş, Ermeni gazeteci Hrank Dink anısına "Sarı Gelin" şarkısını seslendirmişti. Tigran, Hrant Dink için "O Sarı Gelin'i çok seviyordu. Ben de her gittiğim konserde bu şarkıyı söylüyorum" demişti.

MÜZİĞE DOYAMIYORUM

Yaşamının büyük bölümünü müziğe adayan Tigran, müziğe ve Diyarbakır'a doyamadan 8 Ağustos 2009'da hayata gözlerini yumdu. Aram Tigran, müziğe olan tutkusunu şu sözlerle anlatıyor: "Gençken çevremiz doluyordu. Sabaha kadar oturur, çalar, söyler, doymazdık. Şimdi sanat üretme koşullarım farklı olsa da hayatımın ortak tek doğrusu var: Müziğe doyamıyorum."

Aram Tigran Atina'da hayata gözlerini yummadan önce "Diyarbakır'a gömülmek istiyorum" dedi. AKP hükümetinin izin vermemesi nedeniyle Diyarbakır Aram'ı son kez bağrına basamadı.

Şimdilerde en başta Diyarbakır'da olmak üzere Kürtler dillerinde, Ay Dilbere, Pısmamo, Bılbılo, Te ez kalkırım ezgileriyle Ortadoğu'nun bülbülünü anıyor...