Berlinale ikinci gününe giriyor, ama festival alanında zemin hâlâ siyah.

Almanlardan dinliyoruz; geçen yıl bu zamanlar kendini cömertçe yere bırakan kar, bu yıl nerede kaldı diye soruyorlar.

Bir Akdeniz sıcakkanlılığı ve 'saflığı' içinde, "Böyle daha iyi değil mi işte, hava ve zemin festivale müsait. Hem Noel'de değiliz, şart mı kar?" diyecek oluyoruz, ama nafile. En imalısından bir "Sen yenisin galiba" bakışlarıyla 'kar muhabbeti'ne devam!

Üstelemiyoruz; çünkü biraz daha kulak kesilsek ortam 'buz kesecek'. Açılış günü, fazla gösterim de olmadığı için sakin bir başlangıçtı. Sabah 10.30'da Isabella Rossellini başkanlığındaki jüri, basının karşısına çıkıp 'poz kesti'.

KHAN, ÖZGÜRLÜK SÖZCÜSÜ OLDU

Aslında haksızlık etmeyelim, karşımızda hayli ağırbaşlı bir jüri var. En 'çıkıntı' ve popüler olanları Alman sinema ve televizyon yıldızı aktris Nina Hoss ve Bollywood'un gözdelerinden Aamir Khan.

Nina, alabildiğine durgunken, Aamir basın toplantısında, sağındakinden solundankinden soru 'çaldı' âdeta. Özellikle Cafer Penahi'yle ilgili sorularda grubun özgürlük sözcüsü oldu Khan. Tıpkı geçtiğimiz yıl Cannes'da olduğu gibi Berlin'de de Cafer Penahi'ye özgürlük çağrısı yinelendi.

Rossellini'nin de dâhil olduğu açıklamalarla 'Doğu cephesinde değişen bir şey' olmadığı ortaya konuldu. Tam da böyle düşünürken mevzu birden Tunus ve Mısır'daki ayaklanmalara geldi. Sinemanın dünyadaki toplumsal değişimlerdeki rolünden bahis açıldı. 'Ortaya karışık' diyebileceğimiz bu soruda jüri de dâhil olmak üzere tüm gözler Khan'a çevrildi doğal olarak! Aamir Khan da beklentileri boşa çıkarmadan, sinemanın aslında o kadar da doğrudan değiştirici/dönüştürücü bir gücü olmadığını 'itiraf' etti. Fakat kalplere, duygulara, dolayısıyla insana dokunduğu için çok önemli bir etkisi olduğundan bahsetti. Politik bir festivale doğru mu gidiyoruz derken, Isabella Rossellini'nin, usta bir yönetmen olan babasıyla ilişkisini, onun kariyerindeki etkisini, hayata bakışını nasıl şekillendirdiğini anlattığı bölümler toplantıya 'sıcaklık' kattı. Isabella'nın, Roberto Rossellini ile Ingrid Bergman'ın kızı olduğunu düşününce, üstüne bir de hayatının farklı dönemlerinde Martin Scorsese, David Lynch ve Gary Oldman gibi ustalarla hayatını paylaştığını hatırlayınca toplantının anılar ve 'hoşluklar' bölümünün ondan gelmesi şaşırtıcı olmuyor. Son bir not: Başta Rossellini olmak üzere tüm jüri festival bitene kadar Penahi'nin geleceğinden ümitli; en azından buna inanmak istiyorlar.

AÇILIŞ FİLMİ TRUE GRİT’E YOĞUN İLGİ

Berlinale'nin açılış filmi True Grit'in gösterimi sonrası ise adeta izdiham yaşandı. 10 dalda Oscar'a aday olan filmin oyuncuları, Matt Damon hariç tam kadro Berlin'deydi. Fotoğraf çekimlerinde sıklıkla 'kovboy narası' atan Jeff Bridges ve Josh Brolin, performansıyla herkesin yıldızı olan 15 yaşındaki Hailee Steinfeld'e 'abilik' yaptı. 'Poz keserken' kolladıkları genç oyuncuya toplantıda da su ikram etme yarışına girdiler. Steinfeld, neşesi, doğal gülümsemesiyle çoktan herkesin gönlünü fethetmişti zaten. Jeff Bridges'ın 'Big Lebowski'den 12 yıl sonra Coen'lerle buluşması, Hailee Steinfeld'in olağanüstü oyunculuğu, filmin John Wayne'in oynadığı eski versiyonundan farklılıkları, John Wayne-Jeff Bridges kıyaslaması vs. gibi konular etrafında döndü soru-cevaplar.

Bugün Meksikalı yönetmen Paula Markovitch'in 'Ödül' (El Premio) filmi var yarışma bölümünde. Bir de Kevin Spacey, Jeremy Irons, Paul Bettany ve Demi Moore'lu kadrosuyla JC Chandor imzalı Margin Call gösterilecek. Yarın ise sahne 'ev sahiplerinin'. Alman yönetmen Ulrich Köhler'in 'Schlafkrankheit'i ile Almanya'da yaşayan Türk yönetmen Yasemin Samdereli'nin Almanya'ya Hoş Geldiniz filmleri yarın seyirci karşısına çıkacak.

Zaman