Mitoloji'de ilk canlılar arasında yer alır yılan. Bir de yılanların şahı vardır, Şahmaran. Duvarlarda nakşedilmiş resmini görmeyen, farklı farklı şekillerde anlatılan öyküsünü bilmeyen yoktur. Gelin Şahmaran'ın aşk ve ölümsüzlük masalını bir de Metin ve Kemal Kahraman'ın ezgilerinden dinleyelim, onların kaleminden okuyalım.

DİCLE MÜFTÜOĞLU / ETHA- Metin- Kemal Kahraman kardeşler, Saé Moru (Şahmaran) albümleri ile dinleyicilerinin karşısına çıktı. Bu albüm, Kahraman kardeşlerin diğer derleme albümlerinden farklı olarak Şahmaran masalı ve eserlerini derledikleri kitapçık içeriyor.

Kitapçıkta Anadolu'nun farklı dillerinden derlenen masal, farklı renklerle anlatılıyor. Kitapçık asıl olarak Kürtçe ve Zazaca anlatımlar üzerine kurulu. Masal, Metal-Kemal Kahraman'ın bir sözlü tarih çalışması sonucu kitapçık halini alıyor. Albüm ise bu masaldan esinlenilerek oluşturulan beste ve şiirlerden oluşuyor. Okay Temiz, Erkan Oğur ve Sayat Nova korosunun katkıları ile oluşturulan albümde, iki eseri koro seslendiriyor.

MÜZİK GEÇMİŞİ

1980'lerde Grup Yorum ile müzik hayatına başlayan Metin Kahraman ile son albümleri Şae Moru hakkında konuştuk. '90'lara kadar Grup Yorum içerisinde olan Kahraman, burada türkülerle bir bağ kurduklarını belirtti. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin gelişmesiyle birlikte kendi kültürlerine dair müzikler yapmaya karar verdiklerini belirten Kahraman, yarı yarıya Zazaca eserlerin olduğu ve Gülbahar ile birlikte çıkardıkları "Seheryeli Desmal" ve ardından kardeşi Kemal cezaevinden çıktıktan sonra hazırladıkları "Deniz Koydum Adını" adlı albümü hatırlattı. Kahraman, o zamanki albümlerinde bestelerin ağırlıkta olduğunu, sadece birkaç derleme esere yer verdiklerini söyledi.

Kahraman, 1997'de çıkardıkları "Yaşlılar Dersim Türküleri söylüyor" ile sözlü tarih çalışmaları yapan müzisyenler olarak tanındıklarını anlattı.

20 YILDIR ARŞİV ÇALIŞMASI YAPILIYOR

Dersim'e dair her şeyin kaydedilmesi amacıyla çalışmalarını yürüttüklerine işaret eden Kahraman, "Çünkü binlerce yıl öteden gelen bir dil gözümüzün önünde yok oluyordu" dedi.

Kahraman, şöyle devam etti: "Şimdi de en son Sevoro Hezara ona bağlı olan Şahmaran. Yayınlayamadığımız Dersim'in duaları, beyitleri, gurbantları gibi bir çalışmayı Çevaru hezaru ile yayınlamak istiyorduk, ama ekonomik nedenlerden dolayı kaldı. 200 sayfalık kitapçık anlatıcıların biyografileri, bağlı oldukları ocaklar hakkında bilgi, dedikleri 40 semah, dirban ve dua örneğinin Türkçe'ye çevrilmiş hali gibi bir kapsamlı çalışma 5 yıldır duruyor. Yaklaşık 20 yıldır sözlü tarih çalışması yapıyoruz. Henüz çok fazla bir şey yayınlayabilmiş değiliz. Yer yer böyle çalışmalarla gün ışığına çıkabiliyorlar. Ama uzun vadede yapılacak çok iş var. Böyle çalışmaların kurumların desteği ile olması lazım ama olmadı bugüne kadar."

ZAZACA YOK OLUYOR

"Kirli savaş ile birlikte Dersim'de köy boşaltmaların yaşandığı ve bununla birlikte kültürün ve dilin de yok olamaya yüz tuttuğunu" belirten Metin Kahraman, Zazaca'nın UNESCO'nun "yok olma tehlikesi altındaki diller listesinde" olduğunu kaydetti.

"Tabi bizim gibi buna tanık olan sanatçılar da elimizden geldiğince bu kültürü kalıcı hale getirmeye çalıştık. Türküleri derlemekle başladık" diyen Kahraman, bu çalışmanın sadece Dersim'de değil her yerde ve özellikle yasaklı diller üzerinde yapılması gerektiğini belirtti.

Kahraman, sözlü tarih çalışmasını köy köy dolaşarak, özellikle yaşlıların bulunduğu yerlere giderek yaptıklarını söyledi.

Şahmaran'ın Seyri-mesel Tiyatrosu ile birlikte yaptıkları "Masalların Düğünü" projesi ile başladığını belirten Kahraman, "'Masalların Düğünü' projesi de nasıl bir Türkiye istiyoruz diye bir kampanya vardı o dönemde. Biz de o kampanyaya destek olmak için, nasıl bir Türkiye istediğimizi 8 ayrı cemaatin insanları olarak dile getirdik. Yani Ermenilerin, Kürtlerin, Zazaların, Lazların, Arapların masallarını sahneleyerek gösterdik. Şahmaran da o zaman başladı. Şarkıları için de 5 yıl çalıştık" dedi.

Şahmaran masalının 107 yaşında İsveç'te hayatını kaybeden Mursae Sılemani'den derlendiğini belirten Kahraman, "İlk çıkış noktamız Dersim'in Ox köyünde Mursae Solemani'nin anlattığı, 35 sene önce Mustafa Düzgün tarafından kaydedilen Şahmaran'ın Zazaca versiyonunu sahneledik" şeklinde konuştu.

HER DİLDEN ŞAHMARAN

Albümdeki çalışmanın Anadolu'daki bütün diller üzerinde yapılan Şahmaran araştırması üzerinden Türkçe'ye çevrilerek hazırlandığını belirten Kahraman, şöyle konuştu: "Hangi metin, hangi anlatı hangi dilden alındı o belli. Dört renkli yazdık. Her bir renk bir dili temsil ediyor. Burada Mardin versiyonu örnekleri de var. Mardin'de de bir sözlü tarih çalışması örnekleri var. Orada sözlü tarih çalışması yapan Ceylan Tari diye bir arkadaşımızın desteği oldu.

Her dilden faydalanarak hazırlanmış, aslına hiç dokunulmadan. Şiirleri Kemal yazdı. Tüm parçalarda yok ama şiirsel anlatılar ona aittir, kitabı da Kemal hazırladı. Ben daha çok alan çalışması yapıyorum. O Almanya'da, zaten gelemiyor."

MASALLARIN ŞAHI: ŞAHMARAN

Başkaca masal derlemelerinin de olduğunu, bunu ilerleyen zamanlarda yayınlayacaklarını belirten Kahraman, "Şahmaran'ın onların içinde özel bir yeri var. Bu masalın referans dili Zazaca ve Kurmanci'dir. Belki de bu yüzden ilgi alaka görmedi. Bu yüzden buna yöneldik. İleride belki de Dersim halk masalları diye daha çok şey yayınlayacağız" şeklinde konuştu.

Kahraman, Şahmaran'ı şöyle anlattı: "Şahmaran yeni bir metindir. Esasen bütün dinler tarihini, yaratılıştan bu güne, Adem'den bu güne kadar bütün peygamberlerin izlerini bu kitapçıkta görmek mümkündür. Masalların şahıdır desek yeridir. Çünkü masal içinde yeni bir masal, masal içinde yeni bir masal gibi bir kurgusu var."

Bundan 30-40 yıl öncesine kadar her evin duvarını süsleyen Şahmaran'ın şimdi hayatlarımızdan çıkarıldığını söyleyen Karaman, "Şimdi ne oldu da bizi terk etti?" diye sorarak ekledi: "Bugün Şahmaran hikayesi dendiği zaman niye bu metinler değil de bir film hatırlanır? Bu kadar önemli bir edebi teksirin nasıl hasır altı edildiğini gösteren bir durumdur. Bütün diller özgürlüğüne kavuştuğunda, dillerin içine doğru kazı yapıldığında yaşadığımız coğrafyada aslında birlikte yaşama adabını daha rahat oluşturabiliriz. Sadece Kürtler, Zazalar değil, Anadolu'nun bütün halkları kendi kültürel haklarını talep etme noktasına geldiler. Yakın zamanda Çerkesler sokağa çıktı. Biz milletler olarak değil de, kültürler olarak meseleye yaklaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Millet ulus tartışmaları milliyetçileri körükleyebilir ama bize bu lazım değil, bize bu dillerin tamamı lazım. Bu coğrafyayı da ancak bu diller üzerinden alabiliriz. Yeni birşey söyleyebiliriz."

ŞAHMARAN'IN HİSSETTİRDİKLERİ

Metin Kahraman, "Şahmaran masalı size ne hissettirdi?" sorusuna şu şekilde cevap verdi: "Çok şey öğrendik tabii ki. Dönüp bütün kitabi dinlere bakmamız gerektiğini anladık. Onunun dışında bugün kötü bir şey gibi görünen yılanın yaratılış kurgusunda neredeyse dört melek kadar önemli bir figür olduğunu gördük. Çünkü henüz melekler varken, Adem ile Havva cennetteyken kapıyı bekleyen yılandı. Cennet kapısını bekliyordu. Tanrı onu nöbetçi yapmıştı. Şeytan gelip onu kandırdı ve içeriye girdi Adem ve Havva'nın yememesi gereken yasak meyveleri yemesini sağladı.

Yaradılışta yeri olan yılan bugün dinler tarihinde korkulan bir figür. Bizim hayatımızdan da atılan bir figür. Çünkü doğrusu yazılmadı.

Biz bu masalı yazılı kaynaklardan çok anlatılar üzerinden derledik. Sözlü anlatıların daha kıymetli olduğuna inanıyoruz. Yazılı zaten orada duruyor. Halk arasındaki anlatılarda bu durumu görmek mümkün. Dini bir metindir yaşam ölüm, ölümsüzlük, aşk, ihanet, sevgi, aydınlık dünya, karanlık dünya gibi her şeyi konu edinen insanlığın bütün sorularını tartışan bir masaldır."