1980'de Çorum Katliamı sonucu İstanbul'a göç eden bir Alevi ailenin hikâyesinden yola çıkan Saklı Hayatlar, önyargıların yol açtığı bir trajediyi aşkın ve masumiyetin aynasında sorgularken, bu topraklarda yaşayan ve yaşatılan ayrımcılığı da gözler önüne seriyor.

EZİLENİN DRAMI EZENİN TRAJEDİSİDİR!

Filmin yönetmeni A. Haluk Ünal, "Türkiye'nin tüm saklı hayatlarını örnekleyen Alevi kimliğinin dramı, aynı zamanda Sünni çoğunluğun da trajedisidir" diyor.

Ünal'ın senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı Saklı Hayatlar'da Ceren Hindistan, Yusuf Akgün, Laçin Ceylan, Ahmet Mümtaz Taylan, Zerrin Sümer ve Irmak Ceren Öztürk rol alıyor.

Bu topraklarda yaşayan, yaşatılan ayrımcılığı ortaya koymayı; önyargıların yol açtığı bir trajediyi, aşkın ve masumiyetin aynasında sorgulatmayı hedefleyen film bütün ezilen ve saklanan kimliklerin öyküsünü Aleviler özelinde anlatmayı amaçlıyor.

ALEVİ KİMLİĞİNİN DRAMI, SÜNNİ ÇOĞUNLUĞUN DA TRAJEDİSİDİR!

Alevilerin yaşamak zorunda bırakıldıkları “saklı hayatlar” ilk kez beyazperdeye taşınıyor.

 “Kürt realitesinden” sonra Alevilerin maruz bırakıldığı toplumsal baskı ve önyargılar da artık Yeşilçam’ın senaryolarına giriyor. Beyazperdede Alevi kızla Sünni oğlanın imkânsız aşkına değinen filmler görmüştük. Ancak Alevi toplumunun yaşamak zorunda bırakıldığı ötekileştirmeyi, ayrımcılığı doğrudan konu edinen bir film yapılmamıştı şimdiye kadar. Kültür Bakanlığı Fonu’ndan da destek alan Saklı Hayatlar bu konuda bir ilk.

A. Haluk Ünal’ın yöneteceği ilk sinema filmi olan Saklı Hayatlar’da Ceren Hindistan, Yusuf Akgün, Lâçin Ceylan, Zerrin Sümer, Ahmet Mümtaz Taylan gibi güçlü ve seyircinin iyi tanıdığı oyuncular yer alıyor. Filmin bir de çocuk oyuncusu var: 8 yaşındaki Irmak Öztürk. Yapımcılığını Drama İstanbul’dan Serpil Güler’in üstlendiği filmin görüntü yönetmenliğine Altın Koza’da iki kez ödül almış olan Gökhan Atılmış, müziklerine ise bir dönem “İmkansız Aşk” şarkısı dillerden düşmeyen Cem Yıldız imza atacak. Vizyona Mart 2011’de girmesi planlanan filmin dağıtımını ise Tiglon yapacak.

1980’de Çorum katliamı sonucu İstanbul’a göç eden bir Alevi ailenin hikâyesinden yola çıkan Saklı Hayatlar, sıradan insanların yaşadığı kimlik çatışmalarının yol açtığı gerçek bir trajediyi anlatıyor. Filmin senaristi ve yönetmeni Ahmet Haluk Ünal Saklı Hayatlar’ı şöyle özetliyor:
“Uzun yıllardır bu topraklarda yaşatılan ama şimdiye kadar sinemada yeterince konu edilmemiş bir ayrımcılıktan yola çıkıyoruz.  Gündelik ve ulvi hayatın, aşkın ve evlat sevgisinin kesiştiği noktada,  kimliksel önyargılar yumağının yol açtığı trajediyi görselleştirmeyi hedefliyoruz.”

GERÇEK HİKAYELER, YENİ HİKAYECİLER

Filmin örgüsünü oluşturan ana hikâye gerçek olaylardan esinlenmiş. Ayrıca filmde yer alan ayrıntılar yaşamdan alıntılanmış.
“Türkiye’de, egemen olandan farklı dinsel, politik ya da cinsel bir kimliğe sahipseniz saklanarak yaşamak zorundasınız. Ancak egemen kimliğe görünüşte de olsa uyum sağlayıp, kimliğinizi ortaya koymadığınız sürece ‘huzurlu’ yaşayabiliyorsunuz” diyen Ünal’a göre, “Kimlikler üzerindeki baskı sadece devletten de kaynaklanmıyor. Gündelik hayatı birlikte yaşadığınız sıradan insanların,  ‘ötekilerin’ önyargıları farklı olmayı cehenneme dönüştüren en önemli unsur.”

“Anadolu’nun farklı kimliklere sahip insanları olarak resmi tarihin, resmi ideolojinin bize bellettiklerini bir kenara koyup birbirimizin gerçek acılarını, karşılıklı önyargılarla birbirimize çektirdiğimiz tüm acıları dinlemeye ve paylaşmaya başlamanın zamanı artık” diyen Ünal, “Kendimizin ve başkalarının hikayelerini hissetmenin, paylaşmanın en zengin en yoğun dili olan sinema, kimliksel önyargıların çözülmesine de önemli bir katkı yapabilir” görüşünde.

SAKLI HAYATLAR YENİ BİR YARATICI YAPIM MODELİNİN İLK FİLMİ:
DRAMAİSTANBUL FİLM ATÖLYESİ

Saklı Hayatlar sadece konusuyla bir ilke imza atmıyor.  Ekibi ve yapım süreciyle pek çok başka ilki de bir araya getiriyor. Saklı Hayatlar daha önce pek çok senaryosu perdeye aktarılmış olan A. Haluk Ünal’ın yönetmen koltuğunda olduğu ilk sinema filmi ama ilk uzun metrajlı filmi değil. Ünal 2008’de “Müslüm Baba’yı bıçaklayan genç bir Kürt hayranının hikâyesinin anlatıldığı ilk uzun metrajlı televizyon filmi Esrarlı Gözler’in  senaryosunu yazmış ve Müge Turalı ile birlikte yönetmişti.

Saklı Hayatlar, yapımcı şirket Dramaİstanbul Film Atölyesi’nin de ilk filmi olacak.  Geniş bir yerli yabancı yazar ekibini bünyesinde barındıracak olan Dramaİstanbul, gelişmiş sinema sektörüne sahip ülkelerde uygulanan bir yapım yaratım modelinin Türkiye deki ilk örneği ve ilk uluslararası sinema atölyesi olma özelliğini taşıyor.

Bir proje havuzu ve yaratıcı atölye olarak çalışmalarına devam eden Dramaİstanbul, sektörel anlamda birbirini tanımayan ya da ulaşamayan, küçük bir iletişim ve çalışma çemberinde tıkanıp kalmış  yapımcı, senaryo, öykü, roman yazarlarının buluşma ve beraber çalışma noktası olmayı amaçlıyor.

GÜÇLÜ KADRO,  GÜÇLÜ EKİP,  GÜÇLÜ GİŞE BEKLENTİSİ

Saklı Hayatlar’ın yapımcısı ve proje tasarımcısı, Dramaİstanbul’un kurucularından Serpil Güler sektörün de çok iyi tanıdığı bir isim. 20 yıl önce başladığı sinema yolculuğunu artık yapımcı olarak sürdüren Güler, son on yılda  büyük bütçeli dramalarda  uygulayıcı yapımcı  olarak çalıştı.

Filmin görüntü yönetmeni  “Sis ve Gece “ ve “ Beynelmilel” filmleri ile Altın Koza Film Festivali’nde iki ödül kazanan Gökhan Atılmış.

Filmin müziklerini ise Hırsız Polis dizisi için bestelediği “İmkansız Aşk” şarkısı dillerden düşmeyen, Zülfü Livaneli, Şükriye Tutkun, Yıldız Tilbe gibi birçok sanatçıya albüm çalışmalarında eşlik eden başarılı müzisyen Cem Yıldız yapacak.

Filmin iletişim danışmanlığını pointistanbul, fotoğraf danışmanlığını ise Galata Fotoğrafhanesi, Yücel Tunca ve Özcan Yurdalan üstlendi. Afişini ise reklam sektörünün tanınmış art direktörlerinden Barış Sarhan yaptı.

“Kısıtlı mali imkanlara rağmen filmin senaryosuna inanan çok güçlü bir oyuncu kadrosu ve çok güçlü bir ekip kurduklarını” belirten yapımcı Serpil Güler, bir ilke imza atacak olan Saklı Hayatlar’ın hem sektörde hem seyirci tarafında beklenen ilgiyi uyandıracağına inanıyor.