Dünya tarihinin en zor kitaplarından biri Ulysses. Anadilinde bile yeterince zorken, başka dillere aktarılmaya çalışıldığında yeni yeni sorunlar çıkıyor. James Joyce’un 1904’te yayımlanan eseri, Nevzat Erkmen çevirisiyle Türkçeye 1996’da kazandırılmıştı. Shakespeare çevirileriyle tanınan Kawa Nemir, bu eserin Kürtçe çevirisine talip oldu, geçen yılın 16 Haziran’ı yani kitabın jargonuyla Bloomsday’de çalışmaya başladı. Çalışmasını yarılayan Kawa Nemir, Radikal'den Ayça Örer'e konuştu:


DİL BENİM BEDENİMDİR

Devletin uzun yıllar yok saydığı bir dilde çeviri yapmaya nasıl karar verdiniz?

Her dilin çevirmeninin karşılaşabileceği zorluklar diyebilmeyi isterdim. Kürtçeye uygulanan, ‘modern’ zamanlarda sözlü kültürden yoğun yazılı kültüre geçişteki planlı Türk, Arap ve Fars ulusal devlet engellemelerinden dolayı dilimiz 20. yüzyılda büyük bir müdahaleye maruz bırakıldı. Kürtçe metin görmüş ve okumuş olmak, handiyse şehir efsanesine dönüştü. 90 kuşağı ya da Rewşen kuşağı diye adlandırılan kuşağın şair ve çevirmen üyesi olarak yazmaya ve çeviri yapmaya başladığımda, önümde böyle bir manzara, zorlu bir yol vardı. Önce devletin yok saydığı dili büyük bir emekle geri almak, sonra bu dille rüya görmeye başlamak, en yakınındaki insanlardan başlayarak aileyle, devletle, dilsel dağınıkla, dünyaya savrulan yazılı birikimi edinmek için çatışa çatışa çemberi yarmak ve tüm bunları bir arada ve üstelik de maduniyete aldırmadan yapmak. ‘Dil benim bedenimdir ve bu benim bedenim, benim kararım’ dedim.

Shakespeare, Edgar Allan Poe, Herman Melville… Bu isimleri Kürtçeye kazandırmak fikri nasıl oluştu?

Şiir ve öykü dışında, çevireceğim şair ve yazarlarla ve eserleriyle ilgili kıstasım, hayatımın şair ve yazarları olmalarıydı. Shakespeare, Edgar Allan Poe, Herman Melville, Oscar Wilde, William Butler Yeats, J. M. Synge, Samuel Beckett, Walt Whitman, Emily Dickinson, T. S. Eliot, Ezra Pound, Amy Lowell, H. D., William Blake, John Keats, Sara Teasdale, Sylvia Plath, Anne Sexton’den Patrick Kavanagh ve Seamus Heaney’e kadar çevirdiğim birçok şair, romancı ve tiyatro yazarı Kürt kalesine sızdırdığım Truva atları. En ihtişamlısı Shakespeare. Shakespeare tutkum, 1990’da İstanbul ’da özel bir okulda okumaya başladığımda beni esir aldı. Kendime sordum: “Shakespeare’i anadilime çevirebilir miyim? Acaba soneler Kürtçe nasıl yankılanacak? Shakespeare’in tragedyalarını ve komedyalarını Kürtçe olarak sahnede izleyebilecek miyim? 1994’te soneleri çevirmekle başladım. Bu 16 yılımı aldı, 2010’da İngilizceleriyle birlikte basıldılar. Bugüne kadar Bir Yaz Gecesi Rüyası, Hamlet, Romeo ve Juliet ve Othello’yu çevirebildim, şimdilerde Ulysses’ten arta kalan zamanlarda Macbeth’le uğraşıyorum.

Ulysses gibi çevirmenlerin zirvesi görülen bir eser için nasıl çalışmaya başladınız?

Finnegans Wake’le birlikte Joyce’un en büyük ve en zorlu eseri diye bilinen Ulysses’i çevirme kararım da benim Shakespeare sürecime çok benzer bir süreç. Ama şu farkla: Tüm çevirmenlik hayatım boyunca biriktirdiğim dil birikimimi Joyce’u çevirebilmek için yaptım. Çeviriler, Joyce’la müsabakaya çıkabilmek için idmandı. Sürekli Joyce ve özellikle Ulysses’i okudum. Notlar tuttum, beyhude çaba gibi görünse de, büyük bulmacanın içinde gezinip durdum, durmaktayım. Hazırlık 20 yılımı aldı. Geçen yılın haziran ayının 16’sında, yani Bloomsday’de başladım Ulysses’i çevirmeye. Ulysses çevirisi, şimdi tüm zorluklarıyla büyük şenliğe dönüşmüş durumda. Ulysses’in kendi gövdesinin içinden böylesine büyük bir hazırlık yaparken, çeviride kuracağım dil için gerekli Kürtçe dilsel malzemenin okumalarımda altını çizmekle, seyahatlerimde dinleyip kaydetmekle ve derlemekle uğraştım. Giderek daha iyi görüyorum ki hâlâ yetersiz sözlüklere sahip Kürtçe gibi bir dile Ulysses gibi bir metni çevirmeye girişirken en doğrusunu yapmışım.

Kürtçenin uzun süre yok sayılmasının dil ve dilbilgisi üzerindeki etkileri neler?

Devletin Kürtçeyi yok sayması, Kürtçeyi mahvolmanın eşiğine getirmişti bir zamanlar. Bana göre bu dönem kapanmış değil. Fakat bir süredir bir yandan, özellikle ülkemin kuzey parçasında, Kürtçe sentaks Kürt dil hareketini yürüten yetkili Kürtler eliyle Türkçe sentaksa esir hale getirildi neredeyse.

Bu, benim için çok ciddi bir eleştiri konusu ve herkesi bununla mücadele etmeye, müdahil güç olmaya davet ediyorum. Boyutu şimdi fazla bilinmiyor ama benim Kürtçenin geleceğiyle ilgili ciddi endişelerim var. Bunun kaynağı daha çok Kürtlerin kendileri. Kürtçe, bazı Kürtlere emanet edilemeyecek kadar mühim bir meseledir.