Diyarbakır Sur Belediyesi ve Anadolu Kültür ile birlikte Ermenice, Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Süryanice dilleriyle yazılan "Üç Dilli Üç Kitap" projesi kapsamında basılan kitaplar Taksim Cezayir Restaruant’ta yapılan resepsiyonla tanıtıldı.

Proje kapsamında Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan'ın "Gavur Mahallesi" Ermenice, Kürtçe ve Türkçe, şu anda hayatta olmayan Süryani yazar Naûm Faik'in "Beth-Nuhrin" kitapları Kürtçe, Türkçe ve Süryanice, Kürt yazar Şeyhmus Diken'in "Diyarbekir El Sallıyor" Türkçe, Kürtçe, İngilizce yayımlandı.

Resepsiyona, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Gülten Kaya, BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Rakel Dink, Yazar Nuray Mert, Barış Meclisi Sekretaryası adına Hakan Tahmaz, Milliyet yazarı Kadri Görsel, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve Osman Kavala ile birlikte kalabalık bir grup katıldı.

Diyarbakır Sur Belediyesi’nin hazırladığı kısa tanıtım filminden sonra, projenin ortaklarından ve Anadolu Kültür adına bir konuşma yapan Osman Kavala, Sur Belediyesinin çok kültürlü bir toplum konusunda güzel iyi şeyler yaptığını belirtti. Kaval, daha önce de Sur belediyesinin birçok projesini desteklediklerini ifade ederek, bu anlamlı projeyi de desteklediklerini ve halklar arasında kültür diyalogunun oluştuğunu ifade etti.

Projenin sorumlusu Abdullah Demirbaş, Türkiye'den gitmeye zorlananlar için sadece özrün yeterli olamayacağını, bu proje gibi pratik uygulamaların gerekli olduğunu söyledi. Demirbaş şöyle konuştu: "Bize yıllarca çok dillilik çalışmalarında 'yapın ama resmiyete dökmeyin' dendi. Ama biz var olanı halka teslim etmek istedik. Bu yüzden görevden atıldım. Ama biz artık öl, öldür yerine yaşa, yaşat politikasının olmasını istiyoruz. Çünkü babayız anneyiz ve ölen her şeyden bir parçamız gidiyor.”

Mıgırdiç Margosyan, en son Diyarbakır'daki Gavur Mahallesi'nde yaşadıklarını şöyle anlattı: "Kendi adımı taşıyan sokaktaki çocuklara, Margosyan kim diye sordum, ismimi bile zar zor söyleyebilen çocuk, 'valla efsane bir adammış' dedi. Keşke o sokağa adım verilmeseydi de, mahallede bir kaç gavur daha yaşasaydı. Ama yine de direnecek ve yaşayacağız."

Sırrı Süreyya Önder, anadilin yedi yaşına kadar edinildiğini daha sonra öğrenildiğini ancak edinilen hiçbir dilin öğrenilmediği müddetçe baki kalamayacağını söyledi. Önder, "Kürdistan coğrafyasında çok dilli belediyeler meselesinde ağır bedeller ödendi. Yüzlerce yönetici kovuşturmaya uğradı. Ama bu insanlar yılmadı; çok dilliliği devlet nezdinde değil ama halkın nezdinde meşru hale getirdi” dedi. (ANF)