İletişim Yayınları ses getirecek bir derlemeyi okurla buluşturdu geçtiğimiz günlerde: Polis Destan Yazdı.

“Gezi Parkı eylemlerine katılanların neredeyse yarısı, evden çıkmalarına gerekçe olarak ‘Polis şiddetinin artmasını’ anmıştı. Polis cebri, öngörülenin tersi etki yapmış, iktidarların anlamlandırmaya yanaşmayacağı biçimde, bizatihi toplumsal kalkışmanın yükseltici nedenlerinden biri olmuştu. Olaylar yaygınlaştıkça, Türkiye’de siyasi iktidarlar değişse de sabit kalan polis ‘müdanasızlığında’ da yeni bir evreye geçildi. Doğrudan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dan gelen ‘Emri ben verdim’ güvencesi, tüm Türkiye’nin ‘Gezi’ye açılan sokaklarında devletin vatandaşına açtığı savaş izlenimi veren sistematik, yaygın, sıklıkla hukuk dışına çıkan yoğun şiddete sahne oldu.” Böyle diyor gazeteci yazar Pınar Öğünç, Polis Destan Yazdı adlı kitaba yazdığı önsözde.

İletişim Yayınları’nca basılan kitap yedi farklı ildeki Gezi eylemleri esnasında kendisi veya yakınları polis şiddetine maruz kalmış 56 kişiyle görüşülerek hazırlanmış bir “travma”  derlemesi.

Değişik yaşlardan, değişik toplumsal gruplardan, değişik saiklerle protestolara katılmış veya sadece “oradan geçerken” gazın içinde kalmış 56 mağdur ve tanık. İlk kez orada cop ve gaz yiyenden tecrübelilere, “hafif morluklar”dan gözünü kaybedene... Canlarını kaybedenlerin yakınlarına...

Başlarına gelenleri belki de hiç duymadığınız insanların yaşadıklarına da ışık tutan bu eser, polis şiddetinin boyutlarını, ardında bıraktığı fiziksel ve psikolojik hasarı tüm sertliğiyle gözler önüne seriyor. Polis ve devlet şiddetiyle ilgili bir arşiv oluşturuyor.

Deniz Koloğlu, Didem Gençtürk, Gözde Kazaz, H, İlksen Mavituna ve Saner Şen tarafından derlenen kitaba Tonguç Cankurt “Polis şiddetinin cezasızlığı”, İlker Küçükparlak “Travmaya tanıklık ve travmayla baş etmek”, Tanıl Bora ise “Polis şiddetinin ideolojisi” başlıklı yazılarıyla desteklemiş. (Radikal)