Deniz Güneş / Demokrat Haber

Pabucu Yarım, geçen hafta kitapçılarda yerini alan bir karikatür albümü. Kitapta karikatürleri bulunan 12 çizerin tümü, siyasi tutuklu olarak uzun yıllardır çeşitli F tipi cezaevlerinde kalmakta. F tipi cezaevlerinin yoğun kısıtlılık ve tecrit koşullarına rağmen, bulabildikleri kısıtlı malzemeyle, çoğunlukla sadece kara kalem kullanarak hem Türkiye gündemini izlemiş, hem de bulundukları F tipi koşullarını eleştirmişler.

DUVARLARI DELEN HAYAL GÜCÜ

Tutukluların hayal gücü ve yaratıcılıklarıyla F tipi cezaevinin yüksek güvenlikli duvarlarını ve tel örgülerini rahatlıkla aşarak, özgürce sokaklarda dolaştığını görüyoruz karikatürlerde. Özgürlüğün fiziki kapatılmışlıkla yok edilemediğini, baskıların ve sınırlandırmaların ancak özgürlük duygusunu ateşlemeye yaradığını tutuklular çizdikleriyle ve mizah yoluyla en açık bir şekilde ortaya koymuşlar.

MİZAH ‘VARIM’ DEMENİN YOLLARINDAN BİRİ

Pabucu Yarım, cezaevlerindeki siyasi tutukluların hayata dair söyleyecek sözleri olduğunun ifadesi. Duvarlar ve demir kapılar ardında üretilen öykülerin, şiirlerin, romanların, resimlerin ve çizgilerin dışarıya, yani okura ulaşması F tipi cezaevlerinde uygulanan insanlık dışı tecrit koşullarının bir nebze de olsa kırılması anlamına geliyor. Mizah, insanın en çıplak haliyle ‘ben buradayım’ ve ‘varım’ demesinin de şimdiye dek bulunmuş en mahirane yollarından biri.

KANTİNDE SATTIKLARI BOYA KALEMLERİNE EL KOYANLAR

Kitapta çeşitli cezaevlerinde tutukluların kendi imkânlarıyla çıkardıkları iki mizah dergisinin çeşitli sayılarının kapaklarına da yer verilmiş; Golik ve Kirpi, F tipinden firar edip biz okurları selamlarken gülümsüyorlar adeta. Kitabın ilk sayfalarında yer alan bir dava dilekçesi ise karikatürler kadar ironik bir durumu anlatıyor. Cezaevinde ‘arama’ adı altında yapılan hücre baskınında el konulan renkli boya kalemlerinin geri verilmesi talebiyle bir tutuklunun Ceza İnfaz Hakimliği’ne yazdığı bir dilekçe, F tiplerinde renklerin bile yasaklandığını anlatıyor. Kaldı ki el konulan boya kalemlerinin cezaevi kantininden parayla alınan malzemeler olması da ayrı bir konu.

SEMİH POROY’UN KATKILARIYLA

Sözün özü, cezaevlerinde yaşamak zor. Cezaevlerinde öykü de, şiir de, çizgi de tutsak ve her şey gibi renkler de yasak. Karikatürist Semih Poroy’un katkılarıyla hazırlanan kitapta yer alan iki önsöz, Pabucu Yarım’ın derdini rahatlıkla anlatıyor. Semih Poroy şöyle yazmış önsözde:

“BOĞUŞMAYI ZEVKLİ HALE GETİRMEYE ÇALIŞMAK İYİ BİR YOL”

“… Cezaevlerinde; yapıp ettikleriniz, yazıp çizdikleriniz büyük bir göz tarafından izlenmektedir. Mahremiyetiniz ortadan kalkmıştır. Düşüncelerin dışarıya iletilmesi bakımından bir dizi engelle boğuşmak gerekmektedir. Kısıtlı koşullarda sürekli yeldeğirmenleriyle savaşmamak için boğuşmayı zevkli hale getirmeye çalışmak iyi bir yoldur. Bunun yöntemlerinden biri de ortadaki sorunla, sorunu yaratanlarla dalga geçmektir. Böyle anlarda mizah yardıma koşar. Onun çizgiyle anlatımı olan karikatür de…”

Kitabı yayına hazırlayan Demokrat Haber yazarlarından Sibel Öz de şöyle diyor önsözde:

 “ÇIK DIŞARIYA, OYNAYALIM”

“Pabucu Yarım” albümünü, hapishanedekilere, “Çık dışarıya, oynayalım” demek için hazırladık. O yüksek güvenlikli F tipi hapishanelerin yüksek duvarlarının önüne dikilip avazımız çıktığı kadar “Pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım” diye seslenmek istedik. Neden mi? Ses sek çizgilerimizi yağmurlar yıkadı, ebe bir türlü saymayı bitiremedi, yakar topta da hiç canımız kalmadı. Onlarsız tüm oyunlar yarım, eksik, tatsız tuzsuz… Kimse kimseyi sobelemesin artık, saklambacın da canı cehenneme… Biz arkadaşlarımızı istiyoruz!

İMZA GÜNÜ

Kitap için 10 Kasım’da TÜYAP’ta imza günü düzenlencek. Hapisteki çizerleri yerine Pabucu Yarım’ı Semih Poroy imzalayacak. Yolu düşenler saat 14.00’te, TÜYAP 4. Salon numara 120’de Notabene yayınları standına uğrayabilir.