"Nostaljik bir mazi güzellemesi yapmak istemem, " diyor Can Dündar, zindana dönüşen, koyu bir karanlık olan 70'lerdeki ilişkileri anlattığı yazısında: "Ama aşkın ha babam ertelendiği o kanlı karanlıkta bile, en dayanışmacı ve masum yanları saklıydı insanoğlunun... Şimdi bakıyorum da, umursamaz kalabalıklarda metruk bir yalnızlık yaşıyor neslim..."

 

Aşka Veda, isimli son kitabında Can Dündar aşka dair yazılarını bir araya getiriyor. Can Yayınlarından Mayıs ayı başında çıkacak kitabın kapak görseli de hemen dikkatleri çekiyor.

 

Kapakta bir kot pantolon cebinden ucu görünen prezervatif Dündar'ın vermeye çalıştığı mesajı dile getiriyor: Aşka Veda...

 

Dündar, Körkütük, sırılsıklam aşkları, özlemi, yalnızlığı, ayrılığı ve terk edilme acısını; "kâh içten içe kabaran kâh gürül gürül çağlayan o deli nehri," anlatıyor.

 

Siyasetten ve popüler kültürden kadın ve erkeklerin zaman içinde değişen yüzlerine bakıyor. "Söylenmemiş o iki sözcük yüzünden heba olup gitmiş" nesiller ile nihayet kavuşan ama mutsuz mu mutsuz olan günümüz gençliğini karşılaştırıp şiirini kaybeden zamane ilişkileri sorguluyor. Şehvet sevdadan soyunduğunda, Eros okunu kırdığında, piyasa duruma el koyduğunda aşkın nasıl can çekişmeye, körelip çirkinleşmeye başladığını sergiliyor.

 

Hazsız evliliklerden evliliksiz hazlara, sekssiz aşktan aşksız sekse; ateşten gömleği gönüllü giyenlerden, aşkını kariyerine feda edenlere geçişin izini sürüyor.

 

Aslında bir türlü veda edemediğimiz, her daim ihtimal dahilinde olan aşkı anlatıyor Can Dündar, Aşka Veda'da. Ve olası bir sevda kuraklığı tehlikesine karşı, okurları uyarıyor... (GAZETECİLER.COM)