Bu ülkede yaşamak zor, ama hayat çok ucuzdur...

Bir polis kurşunu, bir sapık saldırısı ile aniden ölürsünüz...

Okuldan dönerken bir minibüste veya kartopu oynarken, ya da eve ekmek götürürken öldürülürsünüz...

Katiliniz iyi halden 2-3 yılda tahliye olabilir...

Hapishanelere fazla yük olmasın diye...

Mezarlık hizmetleri de bedavadır ayrıca...

Belediyeden ölmüşün ruhuna kumanya da cabası...

***

DÖRT YÜZ?

Cumhurbaşkanı bu aralar yaptığı konuşmalarda mütemadiyen "Verin 400'ü, size Yeni Türkiye'yi kuralım, verin 400'ü, size Başkanlık sistemini kuralım" diyor, ama bu 400'ün ne olduğunu açık açık söylemiyor...

Merak ettim, neydi bu 400'den kastedilen?

Bulgularımı, daha doğrusu tahminlerimi sizlerle paylaşıyorum:

-400, Erdoğan'ın uğur sayısıdır. Herkesin 400 taş toplayıp sarayın önüne duvar örmelerini istemiş olabilir.

-Saraya 400 ilave araba istemiş olabilir. Biliyorsunuz Saray'da oturanların sayısı her geçen gün artıyor...

-Saraya 400 ek hizmet binası istemiş olabilir. Sarayı baştan daha büyük yapacaklardı ama parayı denkleyemediler...

-Her vatandaştan ilave 400 lira "Saray Vergisi" istemiş olabilir. Şaşırmayın canım. Aylık değil, yıllık...

- Heba edilen son 400 yılı kastediyor olabilir. Tarihin muhteşem yüzyılına dönüş çok şanlı olacaktır.

-Saraydaki karşılama törenlerinde hizmet verecek savaşçı kılıklı adamların sayısını 400'e çıkartmayı istiyor olabilir.

-Saray çevresi için 400 tane cami istemiş olabilir.

Valla, benim tahminlerim bu kadar. Sizin ekleyecekleriniz varsa bilemem...

***

BU BİR RÜYA DEĞİL

Kartopu oynarken camekanına zarar verdiği diye esnaf tarafından bıçaklanan Gazeteci Nuh Köklü ölmezden önce "Ne olur bu bir rüya olsun" demişti...

Ben de cinayetlerde kullanılan suç aletlerinin peşine düştüm ve bazılarıyla konuşma fırsatım oldu.

Onlara "Gerçekten bu bir rüya mı?" diye sordum.

İşte aldığım yanıtlar:

Nuh Köklü'nün kalbine saplanan bıçak: Bu bir rüya değil.

Uğur Kaymaz'ı babasıyla birlikte öldüren 13 kurşun: Bu bir rüya değil.

Çengelköy'de Kübra Kart'ı 52 parçaya ayıran bıçak: Bu bir rüya değil.

Mersin'de Özgecan Arslan'ın bileklerini kesen bıçak: Bu bir rüya değil.

Roboski'de 34 kişiyi katleden bomba: Bu bir rüya değil.

Ali İsmail Korkmaz'a vuran sopa: Bu bir rüya değil.

Okmeydanı'nda Berkin Elvan'ı öldüren gaz kapsülü: Bu bir rüya değil.

Görüştüğüm bütün suç aletleri masum olduklarını ve görevlerini yapmaya devam edeceklerini soğukkanlı bir şekilde itiraf ettiler.

Her yerde serbestçe dolaşmaya devam ediyorlar...

***

PATİNAJ BAHANE

12 yıldır iktidardalar.

Patinaj yapmaktan şikayet ediyorlar.

Patinaj yapıyorsan çözümü basit...

Başarısız olduğunu kabul edeceksin.

Parlamenter sitemi zaten yarı başkanlık gibi kullanıyorsun.

Yargı ayağı doğrudan size bağlı.

Yasama gücü elinizin altında.

Yargıtay ve Danıştay'ı gözden çıkardınız.

Başarısızlığa mazeret aramayın...

Tek istediğiniz mutlak iktidar...

Tek lider tek parti egemenliği...

Patinaj bahane...

***

KEŞKE RÜYA OLSAYDI

Bir cumhurbaşkanı kendisini yasama organının yerine koyamaz.

Bir kanunun çıkmasını ısrarla savunamaz, yasama gücüne baskı yapamaz.

Sadece...

Yasama kurumundan geçen kanunları denetleyebilir, yeniden görüşülmesini isteyebilir, ya da onaylayabilir...

Ama ille bu yasa çıkacak diyemez...

Bir hukuk devletinde biri bu kurallara uymuyorsa yasaları çiğniyor demektir...

Ama biz böyle bir kural tanımazlığı rüyalarımızda görsek inanmazdık...

Keşke bu yaşadıklarımız bir rüya olsaydı...