Bu sabah sonunda gece yattığım niyeti bozmadım, hayatın gündelik ritminde kaybolmadan kendi istediğim şeyi yaptım ve Limonata filmini seyrettim. Evden çıkmadan önce sırtımda çantam, üç beş çorap katladım, kahvaltı sofrasını buzdolabına tıktım, arkamdan bağıran dağınıklığa kulaklarımı tıkayıp üzerlerine bir güzel kapıyı kilitledim.

Dışarıda yine çok güzel hava var, dün bu yüzden sinema saatlerini sürekli erteleyip dost sohbetlerine takılı kalmıştım ama bu sefer evime en yakın sinemaya yürüyerek gittim.

Ali Atay katıldığı Beyaz Show da son söz olarak, sadece seyredin demişti, ön yargıyla gitmeyin filme. Tam ne demek istediğini anlamamıştım, acaba programda bir şeye mi morali bozuldu diye düşünmüştüm. Çünkü programın tamamını seyredememiştim.

Yolda ki keyifli halimi kendim de yakalayınca, anladım ne demek istediğini ama ben görüntülere, renklere tutulmuştum. Fragmanından bir yol hikayesi olduğunu düşünmüştüm, bizim insanımız nasıl çeker merak ediyordum.

28983832

Bir ekip ruhu gördüm. Filmi anlatmayacağım, gidin seyredin, oğluma kahvaltı da aynısını söyledim. Onunla gidecektik, beni çok bekletti, sabah uyurken güne sızdım ben de. Gidip Seyredin, zevkinizi berbat etmek istemiyorum.

Bir sahnenin ardından gelen sahnede ezberi bozuluyor seyredenin. Bu zevki elinizden asla almak istemem.

Bir daha anladım ki seyirciye duyguyu aktarmak için anlatacak bir hikayeniz olmalı, o hikayeyi geçirebildiğiniz insanlar biriktirmelisiniz, bunun için duyguyu sahiden yaşamayı bilmelisiniz, ondan sonrası akıp yol oluyor zaten, size de peşine düşmek kalıyor.

Senaryosunu Ertan Saban ile birlikte yazmış Ali Atay. 2009 yıllarında filiz vermeye başlamış sonrasında demlenmeye bırakılmış hikaye. Ali Atay babasını çok genç yaşta kaybetmiş, o yüzden hikayenin kurgusunda, onun dediği gibi tam ortasında baba figürü var. Babası ölünce, anlatacakları birikmeye başlamış olmalı. Filmin sonunda üvey kardeşiyle (Serkan Keskin) birlikte olan mezarlık sahnesi de kendi ağabeyiyle yaşadıkları anıya dayanıyormuş.

İki insanın sahici bir senaryo yazabilmesi için birbirlerinin sözlerini havada kapıp tamamlamaları gerekiyor. Yoksa her şey kopup ve yarı ölü oluyor. Burada Ertan Saban demek ki Ali Atay’ın anlatmak istediği iki insan hikayesini bir ucundan yakalamış.

limonata-2015-filmini-full-izle-303Ertan Saban, Mekodanyalı, Üsküp’te doğmuş. Onun çok iyi bir karakter oyuncusu olduğunu düşünüyorum, üstelik farklı fizik yapısı da ona mesleğinde ona artı kazandırıyor. Onun kadar oynadığı role bürünen birine pek rastlamadım bizim oyuncularımız arasında. Korkutucu karakterini ezberimizden saf bir adamı oynayarak derhal silebiliyor. Bunun için üç sezon bir dizi de oynaması gerekmiyor.

Bu filmde bazen şivesinden dolayı ne söylediğini anlamadım. Sonra sürekli gülen insanların onun şaşkınlığına güldüğünü düşündüm. Aslında ortada komik bir şey yoktu. Onun yabancılığı, Selim’in memleketinde/onun küfürbaz, kendi çöplüğünde sakil duruyordu sadece. Ama hiç komik değildi aslında. Selim (Serkan Keskin) hiç tanımadığı babasının varlığında çocukluk ederken (oysa futbol takımındaki kendinden küçük diğer çocuklara da ağabeylik, babalık ediyordu), Sakip babasının vasiyetini yerine getirmenin telaşında aynı zamanda kardeşine ağabeylik ediyordu, elbette farkında olmadan.

Selim’in annesi, Türkçeyi düzgün konuşamıyor, laz şivesiyle konuşuyor, Selim’in babası, ölüyorum dediğinde Allah rahmet eylesin diyor. Sen nasılsın diyor adam, romatizmalarından, klasik yaşlılık ağrılarından bahsediyor. Türkçesi düzgün olana komik geliyor bu, ama sonradan Türkçe öğrenen birileri varsa etrafınızda, biliyorsunuz ki duygusunu anlatması için insanın o dile hakim olması gerek, içinden geçeni anlatacağın kelimeler yeterli derece bilmiyorsan, dışarı savurdukların duyduğun kalıplardan öteye geçemiyor, dildeki kalıplar bazen duyguya da kaçıyor. Bu yüzden en çok kalıpları olanlar gülüyor belki de.

limonata-2015-filmini-full-izle-775Serkan Keskin oyunculuk yeteneğini birçok kez kanıtlamış bir sanatçı. Üstelik onun üzerine yapışmış, seyircinin öyle görmekte ısrar ettiği sevdiği bir karakteri oynadı uzun süre. Bu baskıya direnmek zor olmalı ama o büründüğü diğer karakterler de seyircinin zihnindeki İsmail Abi’nin sesini kısmayı, görüntüsünü uzaklaştırmayı bir kez daha başarmış Selim karakterinde.

Funda Eryiğit, kasabalı, utangaç bir o kadar da tutkulu bir kadını canlandırıyor. Sandalyesinde sıkıntıyla kıvranıyor karşısında bira içen adamın yanında ama gözlerinde bir an tutkuyla ona bakıp, baban senden çok bahsederdi. Ben de çok merak ettim seni diyor. Kısacık bir sahnesi var ama size çok şey anlatıyor.

limonata-2015-filmini-full-izle-298

Bu oyuncu kadar senaryonun da başarısı, çünkü oyuncu senaryoda karakterinin kim olduğunu anlarsa ona bürünmesi, ona can vermesi gerçekleşiyor. Oyuncuyu yükselten ya da onun performansını aşağı çeken her zaman içine girdiği hikaye/senaryo oluyor.

Ali Atay, senaryo bana geldiğinde onun duygusunu öğrenmek için bunu hangi müziği dinlerken yazdınız diye soruyorum demiş bir röportajında. Bir filmde oynarken, yönetmenin o filmi düşünürken ne dinlediğine, nereden baktığını düşünmeye çalışırım demiş.

Limonata-Film-HMag

Kendileri senaryoyu yazarken Saban Bajramovic dinlemişler. Ben de dinledim, adını daha önce duymadığım sanatçının şarkılarını, resmini gördüğüm duygunun sesini duymak istedim.

Filmi seyrederken not aldım yine ama çok ağladım. Ağlamamı engellemekten nefret ediyorum. Duygu değdiğinde açılan kapaklar yüzünden tutamadığı gözyaşlarını istediği gibi akıtamamak kötü bir şey. Ağlarken birden gülümsemek de ferahlatıcı bir şey tabi.

Tek bir fazlalık yok filmde. Ne fazla bir diyalog, ne fazla bir görüntü, her şey yerli yerinde akıyor. Bu arada Selim’in küfürlerinden bazılarını da not ettim. Kendi küfür edebiyatımı geliştirmek adına, sabahın köründe demenin başka yolunu sevdim.

Ali Atay, fotoğraf bile çekmemişken sadece duyguyu aktarmak amacıyla geçmiş kameranın başına, böyle diyor. Bunda kesinlikle başarılı olmuş, darısı attığı adımın sonunu, niyeti bozulmadan sonlandırmayı arzulayan herkesin başına.

Güzel günlerde görüşelim efendim.