Bianet’in "Kadın dayanışması hayatınıza ne kattı?" sorusunu cevaplayan eski HDP milletvekili Sebahat Tuncel, “Kadın dayanışmasını büyütüp tüm kadınlarla yanyana olmak çok önemli” dedi.

Tuncel’in 8 Mart mesajı şöyle:

“Gerçekten kadın özgürlük mücadelesi çok zor ama bir o kadar da önemli bir mücadele. Kadınların karşılaştıkları şiddet ve zorluklar karşısında yalnız olmadıklarını bilmeleri onların hayatla daha kolay başa çıkmalarını da beraberinde getiriyor.

“Biz kadınlar yıllardır 2 konuyla özellikle mücadele ettik. Erkek egemen sistemin ortaya çıkarttığı sorunlar, özellikle özel alanda yaşadığı şiddet. Bu sistemin ürettiği şiddet politikalarına karşı kadın özgürlükçü perspektiften ve kadının ikincil durumunu ortadan kaldırmak, kadın-erkek eşitliği perspektifinden toplumu değiştirmek, dönüştürmek için mücadele ettik.

“İkinci konu da savaş ortamında kadınların yaşadığı sorunlar. Buna karşı barışçı perspektifle bir araya geldik. Savaş sadece insanların ölümüne değil, doğanın ortadan kalkmasına da sebep oluyor. Savaşta kadın bedeni ganimet olarak değerlendiriliyor. Şimdi coğrafyamızda, özellikle de Kürdistan’da ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere baktığımızda, buradaki kadın mücadelesinin, savaşa karşı barış mücadelesini yükseltmenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha görüyoruz. Burada da kadın dayanışmasını büyütmek, yani Ortadoğulu kadınlarla, Arap kadınlarla, Kürt kadınlarla, savaş mağduru tüm kadınlarla yanyana olmak da çok önemli.

“En son özyönetim mücadelesi sırasında gördük ki, kadın bedenleri çırılçıplak soyulup teşhir edilirken aslında onun şahsı bir halka karşı geleneksel kodlamalara değinilerek, namus kavramı üzerinden şiddet aracı olarak kullanılmak isteniyor. Oysa ki onlar kadınlar bu savaş politikalarına direndikleri için oradalar. Bunu görünür kılmak ve bir daha bu tip vakaların yaşanmaması için kadın dayanışmasını güçlendirmek durumundayız.

“Bu yıl alanlara çıkanlar da kadın direnişi üzerinden sokağa çıktılar. Sadece kadın mağduriyeti değil. Cerattepe’den HES’lere karşı direniş ve özyönetim direnişi, erkek egemen anlayışa karşı direnişi ve yanyana gelmeyi de ifade eden bir duruş, bir kutlama oldu.”