BAŞSAVCILIK'TAN TARTIŞILACAK İTİRAZ: ALİE MECLİSİ VEYA AŞİRET KARARIYLA OLMAYAN CİNAYETE TÖRE CİNAYETE DENİLEMEZ!

BAŞSAVCILIK TÖRE İLE BİR "BÖLGEYİ" İLİŞKİLENDİREN GARİP YORUMLAR YAPTI


Kemal GÖKTAŞ / Vatan Gazetesi

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Başsavcılığı'nın tartışma yaratacak itirazı üzerine önüne gelen dosyada, nişanlısı ile telefonlaşan kişiyi öldüren sanığa töre cinayetinden verilen ağırlaştırılmış müebbet hapsin bozulması gerektiğine karar verdi. Genel Kurul, sanığın "kasten öldürme" suçundan cezalandırılması ve cezasından haksız tahrik indirimi yapılmasına hükmetti. Böylece sanığa verilecek ceza da ağırlaştırılmış müebbet yerine 12 ila 18 yıl arası hapis olacak.
Erzincan'da yaşayan C.Ö, nişanlısı N.'nin telefonunda G.A'ya ait aramalar gördü. C.Ö, nişanlısından neden G.A ile telefonlaştığını sordu. N. ise G.A'nın kendisini arayarak rahatsız ettiğini söyledi. Bunun üzerine C.Ö, G.A'yı ısrarla aramaya ve küfür ve tehdit içeren mesajlar atmaya başladı. G.A ise sonunda C.Ö'yü arayarak olayları konuşmak istediğini söyledi ve bulunduğu kahvenin adresini verdi.

C.Ö gittiği kahvede G.A'yı buldu ve konuşmak üzere otobüs durağına gitti. C.Ö, yaşanan tartışmadan sonra bir el ateş ederek G.A'yı öldürdü. Tesadüfen oradan geçen G.A'nın babası ise C.Ö'ye sopayla saldırdı ve yaraladı.

Davada tanık olarak ifade veren C.Ö'nün nişanlısı N., G.A'nın kendisini rahatsız ettiği iddiasını sürdürdü. Ancak telefon detay kayıtlarından nişanlı kızın G.A'yı defalarca aradığı ve mesaj bıraktığı ortaya çıktı. Mahkemede, N.'nin daha önce G.A'nın kız arkadaşı olduğu, ancak G.A'nın askere gitmesi üzerine N'nin C.Ö ile nişanlandığı ortaya çıktı. Ayrıca N.'nin G.A'ya askerde iken mektup yazdığı da ortaya çıktı.
Sanık C.Ö, mahkemede verdiği ifadede, maktül G.A'nın nişanlısı hakkında "O kızla vakti zamanında çok güzel dolaştık. Bu kız kaşarın teki, motor" gibi ifadeler kullandığını iddia etti. Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi, C.Ö'yü "kasten öldürmek" suçundan müebbet hapse mahkum etti, ancak "haksız tahrik" indirimiyle önce 24 yıla, sonra da iyi hal indirimiyle 20 yıla düşürdü. Mahkeme kararının gerekçesini şöyle açıkladı:

NAMUS MESELESİ...
"C.Ö, nişanlısını başkasının aranmasından son derece rahatsızlık duymuş, yaşadığı sosyal çevre ve eğitim durumu da nazara alınarak olayı namus meselesi olarak değerlendirmiştir. Maktül, sanığın içinde bulunduğu psikolojik durumu bilebilecek olmasına rağmen, olayı yokuşa sürüp N. hakkında C.Ö'yü tahrik edici ifadeler kullanmıştır. C.Ö de hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında uğradığı haksız tahrik sonunda eylemi gerçekleştirmiştir.

MEDENİ İNSANLAR KONUŞMALI AMA ÇEVRE MUHAFAZAKAR
Şüphesiz, eğitimli ve modern insanların böyle bir durumda oturup medeni şekilde konuşması gerekir. Ancak nispeten muhafazakar bir çevrede yaşayan sanık ile maktülün birbirlerinin kadına bakış açısı, namus anlayışları nazara alındığında özellikle maktülün sanık ile nişanlandığını bildiği N. ile ilişkisinde daha dikkatli olması, en azından sanığın namusu gördüğü N. hakkında tahrik edici ifadeler kullanmaması gerekirdi."

"NAMUSUNU KURTARMA" GEREKÇESİ TÖREYE GİRER
Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise C.Ö'nün "töre saiki ile öldürme" suçundan ceza verilmesi ve tahrik indirimi yapılmaması gerektiğine hükmederek mahkeme kararını bozdu. Kararda "Sanığın, G.A'nın nişanlısıyla görüşmesini kendisinin ve ailesinin namusu ve şerefini eksilten bir davranış olarak nitelendirerek eylemini töre ve namusunu kurtarmak saikiyle yaptığı" belirtildi. Bozma üzerine dosya yerel mahkemeye gitti. Mahkeme bu defa Yargıtay'ın kararına uyarak C.Ö'yü ağırlaştırılmış müebbete mahkum etti.
Dosyanın ikinci kez geldiği 1. Ceza Dairesi bu kararı onadı. Ancak bu defa Yargıtay Başsavcılığı karara çok çarpıcı gerekçelerle itiraz etti. Genel Kurula gönderilen itirazda, haksız tahrik indirimi yapılması gerektiği şöyle savunuldu:

"AİLE MECLİSİ YA DA AŞİRET KARARI YOKSA TÖRE SAYILMAZ"

 "Töre saikiyle işlenen suçlar, bireysel bir tepkiden ziyade aile fertlerinin çoğu kez de aşiret üyeleri gibi geniş bir insan kitlesinin karar sürecine dahil olmasını gerektirir. Faille mağdur arasında bir akrabalık ilişkisinin olması yasal bir zorunluluk değilse de töre cinayetleri genellikle geniş aile yapısı içinde aile bireylerine karşı işlenmektedir.

"TÖRE, BİR BÖLGENİN İŞİ"

Araştırmalar, namus cinayetlerinin töre cinayetlerinden farklı olarak algılandığını ve namus cinayetlerinin daha ziyade bireysel bir eylem olarak değerlendirildiğini, töre ile veya herhangi bir bölge ile ilişkilendirilmediği görülür.

"ALDATAN KARISINI ÖLDÜRENİN CEZASI İNDİRİLMELİ"

Örneğin, rızasıyla başka bir kişiyle ilişkide bulunan kadının kocası tarafından öldürülmesinde, koca namusunu temizlemek saikiyle hareket etmektedir. Fakat kadının eylemi hukuk düzeni tarafından kabul görmez. Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıştır. Koca hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekir.

"BAŞKASININ NİŞANLISI İLE İLİŞKİ KURMAK HAKSIZ TAHRİKTİR"

Sanığın nişanlısı olan N.'nin maktül ile rızasıyla ilişkide bulunduğunu bilmesi halinde dahi haksız tahrik uygulanmalıdır. Başkasının nişanlısı ile ilişki yaşayan kişinin eylemi de öbür nişanlı bakımından haksız eylem oluşturur."

GENEL KURUL DA "İNDİRİM YAPILMALI" DEDİ
İtirazda, sanığın taammüden, yani planlayarak öldürme suçunu da işlemediği, maktülle 10 dakika konuşmuş olmasının olayın spontane geliştiğini gösterdiği savunuldu ve sanığa haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan 12 - 18 yıl arası hapis cezası verilmesi istendi. Ceza Genel Kurulu da itirazı kabul etti.

"YENİ" ÜYELERİN OYUYLA
Genel Kurul'daki görüşmeler sırasında yeni Yargıtay üyelerinin tamamının Başsavcılığın itirazının kabulü yönünde oy kullandığı, eski üyelerin ise ikiye bölündüğü öğrenildi.

 http://kemal-goktas.blogspot.com/2011/06/yeni-yargitayin-yeni-kararlari-namus.html