DÖKH’ün “Jin, jiyan, azadi” sloganıyla düzenlediği, Paris’te suikast sonucu öldürülen üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e atfedilen 1. Ortadoğu Kadın Konferansı, Diyarbakır'daki The Green Park Otel’de üçüncü gününde devam ediyor.

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un çağrıcısı olduğu konferansın ilk gününde, BDP İstanbul Milletvekili, HDK sözcüsü ve DÖKH aktivisti Sebahat Tuncel ile BDP Eşbaşkan Yardımcısı ve DÖKH aktivisti Yüksel Mutlu moderatörlüğünde, “Ortadoğu’da Kadına Dayalı Toplumsal Tarih ve Toplumsal Cinsiyetçiliğin İnşası” başlıklı tartışma yürütüldü. Konferansın ikinci gününde ise “Ortadoğu’da kadına dayalı toplumsal tarih ve toplumsal cinsiyetçiliğin inşası” ele alındı.

Konferansın üçüncü ve son gününde DÖKH Aktivisti Ceylan Bağrıyanık ve HDK Kadın Meclisi üyesi, DÖKH aktivisti Yurdusev Özsökmenler moderatörlüğünde “Ortadoğu’da kadın hareketlerinin ortak mücadele sorunları ve çözümleri” başlığı altında Ortadoğulu kadınlar, deneyimlerini paylaşarak önerilerini sunuyor.

BOTİN: KADININ TEMSİL ORANI YÜZDE 40'TAN AZ OLMAMALI

Batı Kürdistan (Suriye Kürdistanı) Halk Meclisi adına konferansa katılan Velide Botin günün ilk konuşmasını yaptı. Botin, Tunus, Mısır ve Libya’da yaşananlarda kadınların ön plana çıktığına işaret etti. Suriye’deki gelişmelere dikkat çeken Botin, “Biz ilk günden bu yana halkımızın yanında yer aldık. Ve bizim başarımızda kadın vardır. Biz her alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kadının temsil oranı yüzde 40’dan az olmamalıdır. Özel kurum ve kuruluşların yapılandırılması meşru haklarımız doğrultusunda olmalıdır. Biz zulme karşıyız ve ne olursa olsun bununla savaşacağız. Biz Kürdistan’ın batısında halk meclisi içerisinde çalışıyoruz. Kadınların ve gençlerin gücüyle demokrasiye ulaşacağız” diye konuştu.

'ÖCALAN'IN ÇAĞRISINI DESTEKLİYORUZ'

Botin, Sakine Cansız’ın katledildiği günün, kadının kurtuluş günü olarak ilan edilmesi ve kadının meşru savunma hakkının da sağlanması gerektiği biçiminde iki öneride bulundu.

Botin son olarak da, “Öcalan barışın ve sevginin öğretmenidir. Kadının özgürlüğünü elde etmesi için Öcalan’ın çağrısını destekliyor ve özgürlüğünü istiyoruz” dedi.

Türkiye’den Emek Partisi adına katılan Sema Barbaros ise, işçi kadınlarla yaptıkları toplantılardan çıkardıkları sonuçları paylaştı. Barbaros, devlet baskısına maruz kalan Kürt kadınlarının yaşadıklarını özetledi. Türk devletinin, işçi ve emekçilerin haklarını bastırmaya çalıştığı gibi Kürt sorununu da bastırmaya çalıştığını ifade etti.

SHADİ AMİN: ALMANYA’DA LEZBİYEN VE SÜRGÜN OLMAK, KÜRT OLMAK KADAR ZOR

Konferansa İran’dan katılan Shadi Amin ise, lezbiyen ve transeksüel ağ içerisinde çalışma yürüttüğünü söyledi. Kendi durumunu anlamayan kadınlara eşcinselliği açıklamanın zorluğuna dikkat çekerek, iki gündür yapılan konuşmalarda eşcinselliğe ilişkin konuşmalar yapılmamasını “Nasıl eşcinsel kardeşlerinizi unuttunuz?” diyerek eleştirdi.

Duygularını dile getirerek deneyimlerini paylaşan Amin, “Sizin konuşmalarınızı dinledim. Bu kadınlar ne yapmak istiyorlar anlamaya çalıştım. Yalnızca emperyalizm için mi, demokrasi için mi? Ben İran toplumunda lezbiyen ve Almanya da sürgün olarak yaşayan bir kadınım. Kürt kadını olmak zordur. Ancak Almanya’da sürgün bir lezbiyen kadın olmak da zordur” diye kaydetti.

Bir kadın konferansında anlaşılmadığı hissine kapıldığını söyleyen Amin, “Kendi toplumlarımızda görünmez olduğumuzu biliyoruz. Ancak aynı ataerkil sisteme karşı savaşan kadınların sizi görmemesi ayrı bir şey” diyerek sözlerini sürdürdü. Üç yıl önce İran’da idam edilen Şirin Elemhuli’yi anarak sözlerine devam eden Amin, İran’da cinselliğe karşı idama, recme varan uygulamaları hatırlattı. Trans bireylere karşı homofobik yaklaşımları da eleştiren Amin, İran’da lezbiyenlere yönelik şiddete değinerek, İranlı lezbiyenlere yönelik şiddetin kişisel bir konu olarak kabul edildiğini söyledi. Bunların din ve kültür adı altında gerçekleştiğini belirtti.

PAKİSTAN’DA KADINLARIN OKUMA ORANI YÜZDE 36

Pakistan’dan Şehnaz İkbal, ataerkil sistemin Pakistanlı kadınlar üzerindeki etkilerine dikkat çekti. “Pakistan’da kadınların okuma oranı yüzde 36. Kadınlar şiddete maruz kalıyor. Kadının durumunu düzeltmek için sosyal reformlar vb. birçok çalışma yapıldı. Pakistan’daki bağımsızlık süreci, diğer ülkelerdeki bağımsızlık süreçlerinden çok farkıl değildi. Ancak seçme ve seçilme hakkı, eğitim ve diğer haklarımızı almamız uzun sürdü” diye konuştu. Ziya-ül Hak tarafından gerçekleştirilen İslamlaşma sürecine de değinen İkbal, şeriat mahkemelerinin kurulduğunu hatırlattı. Bu süreçte “kadının durumu ne olacak” biçimindeki sorulara ise kadın hareketlerinin yürüttüğü mücadelelere dikkat çekti.

‘KADINA YÖNELİK CİNSEL BASKI KADINI ENGELLİYOR’

Doğu Kürdistan’dan (Irak Kürdistanı) konferansa katılan Soraya Fallah ise, Paris’te katledilen 3 Kürt kadın devrimci şahsında yaşamını yitiren kadınları selamlayarak sözlerine başladı. Ortadoğu’daki değişimde kadının aktif olarak siyasette yer almasının etkili olduğunu söyleyen Fallah, “Kadınlar yaşadıkları yerlerde siyasete katılım göstermekte. Kürt kadınlarının kurumalara katılarak siyaset yürütmesinin önünde engeller var. Kürdistan’daki Kürt kadın özgürlük hareketi kadınların ön yargılarını kırarak siyasete katılmaları yönünde çalışmalar yapıyor” dedi.

“Kadına yönelik cinsel baskı çok olduğu için, kadınlar siyasette aktif yer alamamıştır” diyen Fallah, Kürt kadınlarının, toplumda babalarının, kardeşlerinin, kocalarının ‘namusu’ olarak görüldüğünü ve bu yüzden de siyasal sürece aktif olarak katılmalarının engellendiğini belirtti.

Doğu Kürdistan’da siyasal çalışmalar ve toplumsal sosyal çalışmalar yürütüldüğünü belirten Fallah, “Doğu Kürdistanlı kadınlar siyasal çalışmalarda daha çok erkeklerin arkasında duruyorlardı. Artık bu durum değişti. Biz erkeklerin arkasında çalışmıyoruz. Özellikle Merivan’da artık erkekler bizim arkamızda çalışıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

İRANLI TAHMASEBİ ERKEN EVLİLİKLERE DİKKATİ ÇEKTİ

İranlı aktivist Sussan Tahmasebi de, İran’daki erken evliliklere ve doğum oranlarına dikkat çekti. Evrensel insan haklarının sadece Batılı bir kavram olmadığı ve insani bir kavram olduğunun konuşulması gerektiğini vurguladı. Kadınların Suriye gibi birçok yerde insani yardım için en önde olduğunu söyledi.”Birlikte yaşamak geleceğin vizyonudur. Ve bu konuda pozitif alternatifler sunmak zorundayız” dedi.

Türkiye'den Yüksel Avşar, kadın ve kadın sorununa mitolojik olarak yaklaştı. Dinler ve felsefelerin kadının varoluşuna yaklaşımını ve mitolojinin kadına bakışını örneklerle ele aldı. Kürt kadınlarını diğer kadınlardan farklı kılan bir şey olduğunu söyleyen Avşar, “Buraya gelen tüm kadınların bir yeri ve kimliği var. Biz Kürt kadınlarının ne kimliği ne yerimiz var” ifadesini kullandı.

Hazırlanmakta olan anayasada Kürt halkının haklarının, dilinin ve kimliğinin anayasal güvence altına alınmasının Kürdistan topraklarının Doğu Anadolu gibi ayrımlara gitmeden Kürdistan olarak belirtilmesi taleplerini de dile getirdi. (ANF)