Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç kadına şiddetin nedenini, kadının çalışmasına bağladı: "Kadınlar çalıştığı için erkek fıtri (yaradılış) rolünü kaybedip vahşi cinayetlere sürükleniyor"

Ali Bulaç dün “Başörtülü aday yoksa oy da yok” adlı yazısında başörtülü kadınların seçilme haklarına destek veriyordu. Geçmişte “Başörtülü aday yoksa oy da yok” diyen kadınlara çok ağır ithamlarda bulunan Bulaç bu yazısında geri adım atıyordu ancak bu defa kadınlar hakkında çok daha tartışmalı ifadelere yer veriyordu.

YUVA KURULMUYOR

"Kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Kapitalist piyasa kadını ev dışına çıkarıyor, ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor. Erkek kışkırtılmış kadınla evlenmek istemiyor. Olan kadına oluyor. Yüz binlercesi iş, aş peşinde, yalnız."

KADIN DEVLETLEŞİYOR

"Erkeğin fıtri rolünü kaybetmesi, onu vahşi cinayetlere sürüklüyor. Sonunda kadın devlete sığınıp kendini devletleştiriyor. Devlet her eve polis tayin eder hale geldi. Kadınların yediği acı meyvenin sonucu, beklemekten başka çare yok."

"KADINLAR YEMEKTE OLDUKLARI 'ACI MEYVE'NİN SONUCUNU BEKLEMELİLER"

Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç'ın kadınların birinci görevinin annelik ve ev hanımlığı olmasını yazması tartışma yarattı ve sosyal medyada tepki mesajları yağdı.

Ali Bulaç köşesinde şöyle yazmıştı:

(...) "Bence prensip olarak –dinî öğretinin tamamından ve beşeriyetin her bölgesinde ve din havzasında gözlenen örfünden anladığım kadarıyla- kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Zaruret varsa iş piyasasında öncelikle onun emeğini hak edecek kadar ücretle istihdam edilmesi gerekir.

Liberal kapitalist piyasa ise kadını farklı çerçevede evin dışına çıkmaya zorluyor; anneliği ve ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor; pozitif ayrımcılıkla kadın yuva kurmuyor; erkekler bu şekilde kışkırtılmış kadınlarla evlenmek istemiyor; sonuçta olan yine kadına oluyor.

Birkaç tanesinin iyi durumuna karşılık yüz binlercesi iş-aş peşinde koşturuyor, yalnızlık içinde hayatını sürdürüyor, bir süre sonra saçını başını yoluyor ama iş işten geçiyor.

Erkeğin fıtrî rolünü kaybetmesi onu kadına karşı acımasız şiddete, vahşi cinayetlere sürüklüyor, sonunda kadın devlete sığınıp kendini devletleştiriyor. Şimdi devlet her eve polis tayin edecek hale geldi.

Bu çıkar yol değil ama ailede meydana getirdiği tahribattan iktidarı uyandıracak sesler maalesef kısık. Madem bizim kadınlar da bu modern tecrübeyi yaşamakta çok kararlı, yemekte oldukları "acı meyve"nin sonucunu beklemekten başka çare yok"