Zozan Özgökçe / Demokrat Haber Van

Şu aktivist hayatım boyunca onlarca kadının çaresizliğine, ızdırabına, bel ve karın ağrısına, tutamadığı gözyaşlarına, titreyişlerine tanık olmuşumdur. ‘Bu kadar çok ağlayarak harap etme kendini’ derdim ilk zamanlarda ve bu telkinin bir işe yaramadığını gördüğüm için artık ‘bırak gözyaşlarını isterse sel olsun’ diyorum. Bırak diyorum çünkü biliyorum ki o kadın sadece kürtaj operasyonuna ağlamıyor. Kadınlar kürtaj kararını verirken, yalnızlıklarına ve bu olayı yaşamak durumunda olmaları gerekliliğine, binlerce soru işaretinin birbirine geçişine ve sonrasında pişman olma risklerine gözyaşı döküyorlar.

Onlarca kadının elini kürtaj sırasında sıkmışımdır. Ve sıkarken bilirim ki onun sevgiyle sıktığı başka eller onu bu süreçte yalnız bırakmıştır. Oysa o el ele sevgi ile tutuşan eller karın üzerinde tekme atışlarını hissetmek için tekrar tekrar birbirine kenetlenmeliydi.

Ama olmuyor, olmayınca olmuyor…

Kürtaj tartışmalarından önce zaten az sayıda kürtaj yapılıyordu Van’da. Başbakan’ın fetvasından sonra sadece kanamalı olarak hastanelere ulaşanlara kürtaj yapılıyor. Bunun dışında kadının kronik hastalığının olması, çok çocuklu olması, yaşlı olması veya en doğal hakkı olan kürtaj hakkını kullanmayı tercih etmek istemesi sebebiyle bile kürtaj olamıyor.

Çok çocuklu, yoksul, evliliği kötü giden, boşanmayı düşünen, gelecek kaygısı olan, ruhen ve bedenen kendisini iyi hissetmeyenler, tecavüz sonucu hamile kalanlar, evlilik dışı hamile kalanlar ve sorumsuz adamlardan hamile kalanlar kürtajı seçiyordu. Zaten çocuk bakımını yalnız başlarına yüklenmiş olan kadınlar, gebelikten korunma konusunda da kocalarından bir destek alamıyor. Korunmanın günah olduğuna dair pompalanan inançla da istenmeyen gebelik her an kapıda belirebiliyor. Kapıda beliren gebelik de tabii ki kadınları korkutuyor çünkü erkekler kapıyı çalanla kadını yalnız bırakarak evi terk ediyorlar.

KÜRTAJ YASAĞI KADINLARI ZOR DURUMA SOKUYOR

Kürtaj bir erkeğin beceriksizliği, sorumsuzluğu, vicdansızlığı ve fallokratik dünyasının yansımasıdır. Devlet kürtajı yasaklayarak kadınları daha da yalnızlaştırmıştır. Kürtaj yasağı erkeklerin yaşamına bir zorluk getirmiyor yalnızlaştırılmış kadınları zor duruma sokuyor. Kutsallaştırılmış ailenin erkekleri ve onu kutsallaştıran erkek devlet asla kadın açısından bakmıyor. Evlilik dışı hamile kalan kadının en temel hakkı olan yaşam hakkının ihlal edilmesi riski olabiliyor ve kürtaj talebini reddedenler kadınların bu riskle karşı karşıya kalma durumuna bakmıyor. Hamile olduğu ortaya çıkarsa kadın öldürülebilecek durumdayken bile devlet ‘doğur’ diyor. İşin yükü kadında ve bu yükü taşıyıp taşımama kararı kadında değil.

Kadınlara yüklenmiş bekaret, namus gibi olgular can yakıcılığı ile kendisini gösteriyorken doğurganlık özelliğini taşıyan kadına yüklenmiş ulvi annelik rolü kadının yaşamına mal olabiliyor.

17 yaşında bir genç kadın bir şekilde bana ulaştı. Sevdiği erkek arkadaşından hamile kalmış. Sevgilisine hamile olduğunu söylemiş ancak söylediğinin ertesi sevgilisine telefonla ulaşamıyor. Oysa daha birkaç gün öncesine kadar bir çocuklarının olmasını hayal etmişlerdi birlikte. En kısa zamanda evleneceklermiş ama sevgilisinin bir işe girmesi gerekiyormuş, çünkü işi olmayan biri ile ailesi evlenmesine razı olmazmış.

Kadının hamile olduğunu sahte bir sevinçle karşılayan adam hemen ertesi günden itibaren kadının telefonlarına ve mesajlarına yanıt vermemiş. Aradan haftalar geçiyor ama hiç ses yok.

İNTİHAR EDECEK AMA AİLESİNİN ‘NAMUSUNU’ KİRLETECEĞİNDEN KORKUYOR

Kadın intiharı düşünüyor ama intihar etmesi durumunda hamile olduğu ortaya çıkarsa ailesinin ‘namusunu’ kirleteceğinden korkuyor, canına kıymaktan değil. Bana ulaştığında 8 haftalık hamile. Hastaneleri geziyoruz ve kürtaj için koca imzasının gerektiğini söylüyorlar. Herhangi biri imzalasın diye düşünüyoruz ancak kadın hiçbir erkeğin duymasını istemiyor. Durumu bir doktora açıyoruz ama pişman oluyoruz. Doktor ‘bu adli vaka’ diyor da başka bir şey demiyor. İyi ama kadın kürtaj olursa bu azaptan kurtulacak, adli bir vakaya dönüşürse aile duyacak, işler uzayacak, yasal kürtaj süresi geçecek ve kadın savcılığa falan gitmek istemiyor. Nihayet kürtaj yapmayı kabul eden bir doktor buluyoruz ama yüksek bir ücret istiyor. Aramızda para topluyoruz ve kadın kürtaj oluyor. Kürtaj olmadan hemen önce sıkı sıkı elimi tutuyor ve hayırlı dualar ediyor.

TECAVÜZE UĞRADIĞINI SÖYLEYEMİYOR

Bir gün başka bir kadın telefonun ucunda ağlamaktan konuşamıyor. ‘Kurban olayım bana yardım et’ diyor. Sakinleştirmeye çalışıyorum. Sakinleşiyor. ‘Neredesin söyle hemen geleyim’ diyorum. Gidip alıyorum bir yerden. Anlatmaya başlıyor. Bir gün minibüs beklerken ev sahibi adam araba ile önünde duruyor. Nereye gidecekse onu oraya bırakmayı teklif ediyor. Tedirgin tedirgin arabaya biniyor. Adam yolu uzattıkça uzatıyor. Tenha ve karanlık bir yerde adam durduruyor arabayı. Kadının saçlarından tutuyor, uzun bir boğuşma sonrası tecavüz ediyor. Feci şekilde dövüyor. Kadın bir şekilde kurtuluyor ve eve gidiyor. Kızları annelerini o halde görünce şok oluyorlar. Ama kadın bir sürü yalan söylüyor. Tanımadığı birkaç adamın yolunu kestiğini ve cüzdanını çalmak istediklerini söylüyor. Tecavüze uğradığını söylemiyor. 1 ay sonra hamile kaldığını anlıyor. Ev sahibini bu süreçte görüyor ve adam kadına ‘sen dulsun, birilerine söylesen de herkes seni suçlu bulacak’ diyor. Kadın kimseye söyleyemiyor. ‘Ne yapayım Zozan abla, şikayet etsem kızlarıma rezil olacağım. Eski kocam ve ailesi duyarsa çocuklarımı alırlar elimden, beni herkese rezil ederler.’ Evet kadın haklı. Tahmin ettiklerinin çok daha ağırını da yaşayabilir. Tek yol var, kürtaj olmak. Vicdanlı bir doktora anlatıyoruz meseleyi kadına kürtaj yapıyor.

Peki bu kadınlar kürtaj olamasaydı ne olurdu? Biri mezarda olacaktı, diğeri de yaşayan bir ölü.

Kürtaj kadının yalnızlaştırılmasının bir sonucudur. Ve kürtaj bir kadının hayatını kurtarabilir.

İlkin erkek, sonra toplum sonra da yasalar, fetvalar ve uygulamalar kadınları böyle yalnız bırakırsa ne olacak?

Çöpte/ cami avlusunda bulunan çocuklar… Karnını bıçaklayan, rahmini şişle delen, günlerce çocuk düşsün diye yüksek yerlerden atlayan, canına kast eden kadınlar…

Onlar, bunları yapmaya mecbur bırakılmış kadınlardır. Buna mecbur kalmalarında ise hepimiz suçluyuz…

Çünkü kürtaj yalnızlıktır…