PKK Merkez Komite Üyesi Dilzar Dilok, IŞİD’in Şengal’e yönelik saldırılarını değerlendirdi.

IŞİD’in tüm eylem, fetva ve saldırı biçimlerinin erkek egemenlikli zihniyet taşıdığını belirten Dilok, “Êzidî halkı İslamiyet’in kuruluşundan bu yana 72 Ferman’a, soykırıma -bu da 73. oluyor- karşı direnmiş, tüm fakirleştirme, yoksullaştırma, işsizliklere, coğrafyasının daraltılmasına rağmen onuruyla ve kendi inancıyla, kendisi olarak yaşamak için her şeye direnmiş bir topluluktur. Bu direniş; önünde saygıyla eğilmeyi gerektiren bir direniştir” dedi.

Dilok, IŞİD’in Ortadoğu’nun farklılığını ve renkliliğini oluşturan, etnik yapılara, inanç gruplarına yöneldiğini, tekçi bir zihniyetle hareket ettiğini ifade etti.

IŞİD’in kadına soykırım gerçekleştirdiğini de belirten Dilok, bu soykırım gerçeği karşısında tüm kadınların ortak bir cephe oluşturarak mutlaka bir eylem sahibi olmaları gerektiğini belirtti.

ÖZELLİKLE KADINLAR HEDEF

Dilzar Dilok, IŞİD’İ kadın bakış açısıyla değerlendirmek gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“IŞİD’in yaptığı tam bir erkek emperyalizmidir. Bundan dolayı da erkek zekasıyla hareket etmektedir. Erkek zekası ne yapar, önce erkeklere saldırmaz. Bulunduğu yerde önce kadınlara saldırır. İşte güçlü kadın varsa ona saldırır, zayıf erkekler varsa onlara saldırır, ya da bunları tabiri caizse karılaştırmaya çalışır ve kendine bir erkeklik yaratır. Egemenlik olgusu böyle oluşuyor zaten. Şimdi IŞİD’in yapmaya çalıştığı ve hareket ettiği zihniyet erkek egemenlikli hiyerarşidir. Rojava’da bunu yapmaya çalıştı, cihat evliliği ilan etti, Kürt kadınlarını düşürme, karılaştırma aslında bir siyasal fuhuşun normal bir cinsel fuhuşa dönüştürülmesi şeklinde bir şey. Ya bırakacaksınız, ya kaçacaksınız, ya da karılarımız, metalarımız olacaksınız. Aslında buna karılıktan daha geri bir durum diyebiliriz.”

FEMİNİST HAREKET SESSİZ

Dilzar Dilok, dünya feminist hareketinin aslında bu erkek emperyalizmi karşısında yenildiğine değinerek, “Bunu kabul etmek gerekiyor. Şunu görelim; sadece Kürt kadınları, Şii ve Arap kadınları değildir soykırıma tabi tutulanlar. Tabii burada somut olarak bu etnik ve inanç topluluklarına mensup kadınlardır bu uygulamalara maruz kalanlar, ama hiçbir kadın herhangi bir IŞİD gücü karşısında kendisini tecavüzden kurtaramayacaktır. Orada bir Êzidî kadınına, bir Arap kadınına yapılan tecavüz tüm dünya kadınlarına yapılmıştır. Bedensel olarak olmayabilir, ama fikirsel olarak, kadın kimliği olarak yapılmıştır. Ama şunu özellikle belirtmek istiyorum; Türkiye feminist hareketi, tek bir açıklama ve değerlendirme yapmamıştır. Farklı etnik, cinsel kimlikler ve inanç grupları da dahil olmak üzere başta kadın özgürlükçü olduğunu söyleyen tüm kesimler, bu tecavüz, soykırım ve saldırıları karşısında kaybetmiştir. Eğer bir feminist hareket varsa, bu soykırımı, bu tecavüzü kendisine yapılmış olarak kabul edip kesinlikle bir eylem başlatması gerekiyor.

‘HER KADININ BİR EYLEMİ OLMALIDIR’

Dilok, IŞİD karşısında her kadının bir duruşu olması gerekliliğine değinerek, “Kendine kadınım diyen, kadınlığı bir özgür kimlik olarak gören her birey, kadınlığı temel toplumsallaşma olgusu olarak gören her birey, kesinlikle IŞİD karşısında bir duruş sahibi olmak zorundadır. IŞİD karşısında bir söylemi olmak zorundadır. Bir eylemi olmalıdır. IŞİD’in kendi somutunda açığa çıkardığı erkek emperyalizmi karşısında bir duruşu olmak zorundadır. Her kadının bir söylemi olmalıdır, her kadının bir eylemi olmalıdır. Eğer yoksa kadınlık namına da bir şey kalmayacaktır” ifadelerini kullandı. (Özgür Gündem)