Serdar Korucu / Demokrat Haber

Gezi Parkı eylemleri 15. gününde en kapsamlı polis müdahalelerinden birini yaşadı. Taksim Meydanı’ndan yükselen dumanlar Beyoğlu’nu kaplarken gözaltı dalgası yaşandı. Gözaltına alınanlar arasında 3 LGBTT Blok üyesi de vardı. Ve onların avukatları ile görüştürülmediği açıklandı bugün “Lambda İstanbul” tarafından, twitter üzerinden…

LGBTT’ler (Lezbiyen Gey Biseksüel Travesti Transseksüel) diğer Gezi Parkı eylemcileri gibi 11 Haziran’daki büyük müdahalenin kurbanı oldular. Ancak onları diğerlerinden ayıran “direniş”lerinin tam 32 yıl önce de bu topraklarda bir başka baskıya uğramasıydı.

“Bu ameliyatın çok zor ve de çok tehlikeli olduğunu biliyorum. Hatta çok küçük bir hata yüzünden ameliyat masasından kalkamayacağımı da biliyorum ama, yine de seve seve gidiyorum. Neden mi? Hemen açıklayayım. Ben artık bu ameliyatı yaptırmaya mecburum. Ruhen kadınım.”


18 Ağustos 1980’de basın toplantısı düzenleyen Bülent Ersoy net kararını bu sözlerle açıkladı. Dediğini yaptı da. Yaklaşık 8 ay sonra, 14 Nisan 1981’de Londra’da geçirdiği ameliyatla kadın oldu. Ancak uzun zaman cinsiyetini kabul ettiremedi.

Hukuk mücadelesi sürerken en büyük darbeyi devletten yedi. İstanbul Valiliği, 11 Haziran 1981’de Bülent Ersoy ile Serbülent Sultan, Savaş Sökmen ve Talha Özmen’in sahneye çıkmasını yasakladı.

Karar bir ay öncesinde başlatılan soruşturma ile alınmıştı. İstanbul Valiliği’nin talimatı üzerine Emniyet Müdürlüğü yetkilileri İstanbul’da sahneye çıkan eşcinsel sanatçılarla ilgili soruşturma başlatmış, soruşturma sonunda eşcinselliğini reklam aracı olarak kullanarak şöhret olduğu öne sürülen isimlere yasak gelmişti.

İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, “Hiçbir eşcinsel sosyal faaliyette bulunamayacak” diyordu. Danıştay da kararı bozmayınca teker teker şehirlerde yasak yürürlüğe giriyordu.

Sanatçıların da tepkisi gecikmeyecekti. Ancak 1981 yılındaki Ses Dergisi’ne göre bazısı olumlu bazısı olumsuzdu…

İbrahim Tatlıses:

“Önemli olan sanattır. Ancak bugüne kadar bu tip kişiler sanatı hep ikinci planda tuttular. Bülent Ersoy’u bu eleştirilerin dışında tutuyorum. Öteki şarkıcılar adeta sahneleri kullandılar. Giysileri hareketleri ve konuşmaları hep topluma ters düşüyordu. Bunlara karşı alınan tavır sanat adına kutlanacak bir harekettir.”

Sezen Aksu:

“Ben eşcinselliği herhangi bir hastalıktan farklı bulmuyorum. Eksik olmasınlar, sansasyonel haber organları bu zavallı insanların çelişkilerini ticari amaçla sonuna kadar sömürdüler. Bugün bu meselenin bu kadar vıcıklaşmasının sorumlusu büyük çapta onlardır. Yasaklama kararına gelince, onları reddetmeden önce, topluma yeniden kazandırma yolunun denenmesinden yanayım.”

Seyyal Taner:

“Bizler Fatih’lerin Barbaros’ların ve Kanuni’lerin torunlarıyız. Böyle bir geçmişi olan toplumda sanatı yönlendirmeye çalışanların homoseksüel olmaları çok ters ve uygunsuzdur. Alınan karar çok yerindedir.”

Ersan Erdura:

“Alınan karar yerindedir. Sanıyorum bundan sonra sahnelere ciddiyet gelecektir. Bunun dışında fazla bir şey de söylemeye gerek yoktur.”